Bu gün son dönemde anlam veremediğim şekilde artan vahşet, şiddet ve işkence konusuna değinmek istiyorum.

Evet dünya zor bir dönemden geçiyor.

Zaten zor ayakta dururken bir de Corona belası çıktı, evlere kapandık.

Kimimiz işsiz kaldı, işi olanların sa geliri azaldı.

Hiç bir yerde huzur kalmadı.

En sosyetemiz bile Paris’e gidip alış veriş yapamaz, Milano’da bir kahve içemez oldu. 

Geçim zor, sinir stres tavan, patron acımasız,dünya adaletsiz vs. vs.

Peki bu neden şiddet olarak dışarı vuruyor?

Neden sevgimizi kaybettik?

Yoksa asırlar boyu bizi dizginleyen, içimizde en derinlerimize gömdüğümüz,günah sevap dengesi gözeterek içsel savaş verdiğimiz inancımızı mı kaybettik...

Belki yasalara göre 3-5 yıl ceza yatıp çıkarım diyenleri suç işlemekten alıkoyan hep sonsuz cehennem korkusuydu. Veya iyilik,hayır işleyenlerin motivasyonu yine sonsuz cennet mükafatı...

Demek ki biz insanlar inancımızı kaybedince insanlıktan da çıkıyormuşuz.

Yolunu şaşırınca aklını da şaşırır, hadsiz düşünceler vuku bulur beyninde.

Allah’ın yarattığı en mükemmel mahluktur insan. Tüm dünya onun hizmetine kurulmuştur der.

Ballı meyveler,en lezzetli av etleri, kuşlar, böcekler, çayır çimenler, uçsuz bucaksız ormanlar hep onun için yaratılmıştır. Bunun içinde hoyratça kullanır, doğayı, zevk için öldürür hayvanları. Kaburga kemiğinden yaratılan kadına eziyeti de hak görür kendinde ve hatta öldürür...

Ey arkadaş neye inanıyorsun bilmiyorum ama umarım inandığın şey doğrudur. Yoksa mahşer günü ne hesap vereceksin sen düşün gayrı...

Yalancı mıyım?