Kaşıkçı cinayetinde bir yılı geride bırakırken cevapsız kalan sorularla beraber uluslararası toplum da Kaşıkçı soruşturmasında sınıfta kaldı.. Cinayete ilişkin süreci ve gelişmeleri Ortadoğu uzmanı Mustafa Özcan ile konuştuk..

Cemal Kaşıkçı’nın ortadan kayboluşunun üzerinden tam bir yıl geçti  akıbeti ve cesediyle alakalı konular hala bir muamma, konuyla ilgili yeni bir gelişme var mı?

İlk iki aydaki bilgileri aşacak yeni bilgiler yok. Nitekim, Cumhurbaşkanı Erdoğan da The Washıngton Post gazetesine yazdığı makalede Cemal Kaşıkçı’nın ortadan kaldırılan cesediyle alakalı olarak yeni bir bulgu ve gelişmenin olmadığına dikkat çekmiştir.  Temsilciler Meclisi Çoğunluk Lideri Nancy Pelosi  ise Cemal Kaşıkçı’nın kafasının çeşitli kimyasal birleşimlerle birlikte eritildiğini ileri sürmüştür. Lakin bunu neye dayanarak söylemiştir elinde herhangi bir veri var mıdır yoksa analizlere dayalı bir çıkarım mıdır? Bu hususta bir netlik bulunmamaktadır.  İstanbul’a gelen üç dört mangadan oluşan ölüm ‘melekleri’  7 dakika içinde boğduktan sonra cesedi parçalara ayırmışlar ardından da bu parçalar yok etmişlerdir.  Bu parçaları nasıl yok ettiler,bunlardan nasıl kurtuldular, bu mesele hala esrarını koruyor ve muamma perdesi altında duruyor.

Peki cinayetin sorumlularına dair  yeni bir gelişme var mı?

Suudi Arabistan kendi görevlilerinin bu cinayeti işlediğini kabul etti bununla birlikte sorumluluk kime kadar uzanıyor noktasında bir karartma yaşanıyor.   Zincir, Veliaht Prens Muhammed Bin Selman ile bağlantı noktasını teşkil eden Suud El Kahtani’ye kadar uzanmasına rağmen o noktada düğümlendi. Meselenin tam vuzuha kavuşması siyasi iradeyle alakalı bir durum.  İnfaz ekiplerine, ölüm mangalarına talimat veren siyasi bir ayak olmalı, bu noktada tıkanma var. Bu noktanın aşılması ancak iki ihtimale bağlıdır. Suudi Arabistan içinde Muhammed bin Selman veya onu aşan baba Selman Bin Abdulaziz bizzat olaya el koyacak ve işleniş biçimini açıklayacaktır. Muhammed bin selman bu hususta baş zanlı olduğundan dolayı Suudi Arabistan bu yönde işbirliğine yanaşmayacaktır. Kaldı ki Prens Muhammed bin Selman Kaşıkçı olayı ikinci yılına girerken sorumluluğunu ilan etmesi olayı karartmaya matuf yeni bir manevra denemesinden ibarettir.  Olayın sene-i devriyesinde failler gündeme geleceğinden ön alma kabilinden Muhammed Bin Selman bu yolla sorumluluğu meçhule atmıştır.  Bu cinayeti sorumluluğu altındaki bazı görevlilerin işlediğini söylese de kendisinin talimat vermediğini söylemiştir. Böylece fasit daireyi uzatmak istemiştir.

 Olayı ortaya çıkarabilecek ikinci unsur ise uluslararası irade veya devletler topluluğudur. Lakin  Trump’ın azil sürecinin de gösterdiği gibi  Trump Muhammed Bin Selman’la görüşmelerinde  şantajın dışında bir şey yapmamıştır.  Putin Muhammed Bin Selman ile samimi pozlar vermiştir.  Muhammed bin Selman batılı devletlerden hatırı sayılır bir karşılık görmemiştir.  BM ise büyük devletlerin iradesi olmadan bu meseleyi çözümleyemez. Sadece soruşturmakla kalır. Bu düzeyde de kalmıştır. Lakin herkes failin kim olduğunu veya talimatın kimin verdiğini tahmin edebilmektedir.  MİT eski mensuplarından Metin Ersöz’ün dediği gibi Suui Arabistan’da üst düzey siyasi suikastlar en üst düzeyden talimat alınmadan yapılmaz.  

Uluslararası toplum nezdinde infiale neden olan bu mesele bu noktada unutulacak mı peki veya tıkanmış durumda mı?

Bununla birlikte Cemal Kaşıkçı’nın laneti Muhammed bin Selman’ı rahat bırakmamaktadır.  Arapların sıkça kullandıkları bir deyimle: Beşşiri’l katile bi’l katl velev ba’de hin. Gecikmeli bile olsa katili ölümle müjdele. Artık Suudi Arabistan sarıyı Teksas’a dönmüş durumda hiç kimse güvende değil. Kral Selman’ın korumaları gün ortasında infaz ediiyor.  Yalanlansa bile Suud El Kahtani’nin fiziken tasfiye edildiği iddiaları ortalıkta dolaşıyor.  Dolayısıyla Cemal Kaşıkçı laneti Muhammed bin Selman’ın peşini bırakmıyor ve yaşarken kabusu ölürken de rövanşı olacaktır. 

RÖPORTAJ: ESRA BARIK