Yakın geçmişte Türkiye’ye karşı hasmane duygularını ifade etmekten çekinmeyen hatta Türkiye Hükümetini dize getirebilmek için ekonomik yaptırımlar uygulayan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün mal varlıklarını dondurma kararı alan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın korumaları hakkında yakalama kararı çıkaran, Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’yı tutuklayan, geçen yıl Haziran ayında Türkiye’ye savaş uçağı, hava savunma sistemleri ve helikopter satılmasını yasaklayan tasarıyı parlamentoda onaylayan Amerika’nın Başkanı Trump Japonya’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı görüşmeden sonra ‘sanki Türk dostuymuş ve olan bitende hiç dahli yokmuş gibi bir davranıp’ yaşanan gerilimlerin suçunu Obama yönetimine atarak ‘yeni bir Amerika profili’ çizmeye çalıştı.

Düne kadar S 400 alımına karşı feveran eden Trump Japonya görüşmesinin ardından “Obama yönetiminin Türkiye’ye adil davranmayıp Patriot füzelerini satmadığı için Türkiye’nin de Rusya’dan S 400 aldığını” söylemesi, ‘yumuşamanın tezahürü gibi’ görünse de perdenin arkasında başka filmler çevirmesi kuvvetle muhtemeldir. Stratejik ortak ruhuna defalarca ihanet eden Amerika hiç bir zaman güven veren bir ülke olmasa da Trump’ın ‘Türkiye’nin haklılığını teyit eden’ ifadeler kullanması, ticaret hacminin 75 milyar dolar seviyesine çıkarılması hedefi konulması ve savunma sanayiinde yeni adımlar atma kararının alınması Okyanus ötesinden gelen soğuk rüzgarları bahar havasına çevirecek gelişmeler olarak karşımıza çıkıyor.

**

CEHENNEMİN YENİ KÖRÜKÇÜSÜ HAFTER

Japonya’da ılık rüzgârlar eserken bir anda görüldü ki Ortadoğu coğrafyasında Türkiye için oluşturulmaya çalışılan cehennemin körükçüsü nöbet değiştirmiş! Nisan ayında Libya hükümetini tanımadığını açıklayıp silahlı mücadele çağrısı yapan Halife Hafter’in liderliğindeki ‘Libya Ulusal Ordusu’ isimli silahlı grup bazı kentleri ele geçirerek Trablus’a doğru ilerlediği sırada ‘uluslararası meşruiyete sahip’ Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçlerinden gördüğü mukavemete dayanamayıp kaçarken ikmal ve harekât noktaları olan Giryan kentini de kaybetti.

Hafter'in sözcüsü Ahmed Buzeyd el-Mismari, ‘uğradıkları bozgunu fatura edercesine’ Türkiye’yi hedef tahtasına oturtup ‘Bütün Türk hedeflerini düşman hedefi sayacakları” tehdidini savurdu. El-Manara medya platformunun sosyal hesabında, ‘Libya Hava Kuvvetlerine, ülke karasularına yaklaşan tüm Türk gemilerinin hedef alınması yönünde talimat verdiğini ve Kara Kuvvetlerinin Türk hedeflerini düşman hedefleri olarak gördüğünü’ söyleyen Mismari, “Biz şu anda teröre ve teröristlere karşı mücadele ediyoruz. Komşu ülkelerden ve Arap Birliği'nden Türkiye tehdidine karşı duruşunu belli etmesini bekliyoruz” şeklindeki sözleriyle Türkiye’yi teröre destek vermekle suçladı.

Bu suçlamaların hemen akabinde 6 Türk vatandaşın alıkonulduğu haberlerinin de gelmesiyle Dışişleri Bakanlığı Hafter’e sert uyarılarda bulunarak “Vatandaşımızın alıkonulması haydutluk ve korsanlık niteliğinde bir eylemdir, derhal serbest bırakılmalarını bekliyoruz. Aksi takdirde Hafter unsurları meşru hedef haline gelecektir” açıklamasını yaptı.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’da barış ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunmaya devam ettiklerini ancak; hasmane tutum veya saldırıların bedelinin de çok ağır olacağını, en etkili ve şiddetli şekilde mukabele edileceğini, her türlü tehdit ve düşmanca harekete karşı gereken tedbirlerin alındığını söyledi. 

Trump Japonya’da Türklerin ruhunu okşayan mesajlar verirken Libya’daki terör unsurlarının Türkiye’yi tehdit etmeleri manidar değil midir?

Binlerce tır silah yollayarak  ‘teröristleriyle’ Suriye’yi bataklığa çevirmesine rağmen Türk Ordusuyla baş edemeyen Amerika’nın yeni bir cephe daha açmanın gayretinde olma ihtimali kuvvetlidir.

**

IRAK’TAN NAHOŞ SESLER

Son yıllarda terör gruplarına karşı ‘neticeye odaklı’ operasyonlara yönelen Türkiye, Irak topraklarında yuvalanan PPK unsurlarını kapana kıstırınca Iraklı idarecilerden nahoş sesler yükseldi. Irak Dışişleri Bakanlığı geçen hafta sonu yaptığı açıklamada, Türkiye'nin PKK'ya yönelik ‘saldırıları’ sırasında sivil kaybı yaşandığı belirtilerek Türkiye’yi kınadı. İki ayrı hava saldırısında 5 sivilin öldüğü ve 6 sivilin de yaralandığı iddia edilen açıklamada Türkiye'den, Irak hava sahasının ihlal edilmemesi de istendi. Dikkat edin, teröristlere yapılan operasyondan ‘saldırı’ diye bahsediyorlar. Terörü kendi topraklarında yıllarca büyütüp besleyenlerin bugün terörün yok edilmesine tahammül göstermelerini beklemek aşırı iyimserlik olurdu.

Irak’ın ‘suç isnat etmeye yönelik’ açıklaması üzerine Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Issam Muhammed Dışişleri Bakanlığına çağrılarak, “Egemenliğinize değer veriyoruz ama siz de topraklarınızda teröristleri barındırmayın. Sivil zayiat olduğu iddialarınızı kabul etmiyoruz ve operasyonlarımız kararlılıkla sürecek” şeklinde cevap verildi.

Irak’ın ‘tepki zamanlaması da’ Libya’da olanlar gibi manidar. Liderler zirvesinde verilen dostane mesajlara Ortadoğu’da iki ülkenin hasmane mesajlarının eşlik etmesini tesadüf olarak kabul edemeyiz.

**

SAADET VE DSP’DE CHP TEPKİSİ

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini CHP’li aday Ekrem İmamoğlu’nun İP, HDP, SP ve DSP’nin de desteğiyle kazanmasından sonra ilk tepki Saadet Partisi’nden yükseldi. 31 Mart seçimlerinde Iğdır'ın Tuzluca ilçesin belediye başkanlığını kazanan Ahmet Sait Sadrettin Türkan partisini ağır sözlerle eleştirerek istifa etmişti.

“Tebrikler Saadet Partisi, kazandırdınız. Cihat anlayışınız buysa, yarın sabah ilk işim mensubu olduğum, ne yapmaya çalıştığı belli olmayan, aziz İstanbul'u yanlış ellere teslim eden bu siyasi organizasyondan yolumu ayırmaktır. Allah sizi bildiği gibi yapsın” diyen SP’li Türkan’ın ardından bir tepki de DSP’den geldi.

31 Mart seçimlerinde İBB adayı gösterilen, 23 Haziran seçimlerinde ise partisi tarafından adaylıktan çekilen DSP'li Muammer Aydın, “Siyaset ilke ve doğrultu tutarlılığı gerektirir” diyerek istifa ettiğini açıkladı.

Partisinde Genel Başkan Yardımcılığı ve Başkanlar Kurulu üyeliği görevlerinde de bulunan Aydın, ‘Genel Başkan Önder Aksakal'ın 23 Haziran seçimi sürecinde parti tüzük ve ilkelerine, Başkanlar Kurulu ve Parti Meclisi kararlarına ve ülke menfaatlerine ters, şahsi menfaate dayalı kararlar aldığını’ iddia edip, “Benim artık bu görevlerde kalmam için bir sebep yok” diyerek istifa etti.

**

ÇANAKKALE’NİN DÜŞTÜĞÜ AN!

Son yıllarda bazı siyasi partilerden de destek gören LGBT toplulukları gündem olmanın yanında etkinliğini de artırıyor. CHP’li Çanakkale, Edirne, Şişli, Kartal, Ataşehir, Burhaniye, Foça ve Kuşadası Belediyelerinin sosyal medya hesaplarından ‘LGBT haftasına dair kutlama mesajları’ yayınlanırken, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Önümüzdeki senelerde birlikte yürümek dileğiyle” şeklinde bir paylaşımda bulundu. 

Çanakkale Belediyesi’nin LGBT Logosuyla paylaştığı ‘Aşkım da değişebilir, gerçeklerimde’ mesajına karşılık T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar’ın paylaşımı manidardı. Necmettin Halil Onan’a ait, “Dur Yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın, bir vatan kalbinin attığı yerdir (…) Can veren Mehmed’in yattığı yerdir” dizelerinin altına, “Yüz yıl önce işgale gelenler bugün kültürel emperyalizmle taarruzdalar. Mermileri bu kadar yaralayamazdı” notunu düşen Bayraktar milli hislere tercüman oldu.

**