Çay sudan sonra dünyada en fazla tüketilen yani içilen bir içecektir. Çayın beş bin yıllık geçmişi vardır. Hoca Ahmet Yesevi'nin çay üzerine duası vardır. Der ki; "bizim dergâhımızda çayı çorba niyetiyle içenler doyarlar..." Çay her sohbetin ve muhabbetin baş perçinleyicisidir. Çok iyi bir çay tiryakisi olmamama rağmen çay içmediğim zaman kendimde bir eksiklik hissederim. İç Anadolu çocuğu olduğumuz için (Aksaray/Ortaköy) fındıkla tanışmam çay ile tanışmam gibi olmamıştır. Gözümü açtığımda çayı gördüm ama fındığı görmedim. O nedenle fındık benim için bir Doğu Karadeniz insanı gibi değer ifade etmiyor. Ancak fındık çok güzel, basit, pratik ve faydalı bir yiyecek olduğu şüphe götürmez bir gerçektir. Fonksiyonu ve halkın geçim kaynağı olarak İç Anadolu için buğday ve arpa eskilerin deyimiyle zahire ne ise Karadeniz için de çay ve fındık odur. Mısır ve hamsiyi de zikretmezsek eksik kalır, Karadeniz için. Çay ve fındığın konuşulduğu günlerde geçen hafta sonu 4-6 Ağustos 2006 tarihinde MÜSİAD'ın konuğu olarak Trabzon'daydım. MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat, çay ve fındığın Trabzon'u yakından ilgilendirdiğini belirterek, "Fındık cari açığı azaltmaya faydası olan 2 milyar dolara yakın ihracat geliriyle çok önemli, ithal girdisi olmayan bir kaynak. Fındık ve çay konusunda milli politikaların oluşturulması gerekir" dedi. Anlaşılıyor ki çay ve fındık konusunda hala milli bir politika oluşturulmamış. Trabzon'da bulunduğumuz günlerde sabık başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın da Rize ve Trabzon'u kapsayan bir geziye çıktığını haber aldım. Havaalanı çevresinde az da olsa Mesut Yılmaz posterli vasıtaları görmek mümkündü. Trabzon halkıyla konuşuyoruz. Hükümete karşı şikâyetler bir hayli artmış. Fındık ve çay konusunda eleştirilerden tutundan, işsizlik ve terör en çok konuşulan konular arasında. Özellikle son günlerde bölücü terörü kurban giden şehitlerimizin artması halkta terör ve yandaşlarına karşı ciddi bir tepki meydana gelmiş. Bu durumdan insanlar hükümeti sorumlu tutuyor. MÜSİAD'ın Trabzon yönetim kurulu üyesi tek bayan olan avukat Ayşe Sula'ya, PKK yandaşlarının yer yer gösteri denemelerin ne anlama geldiğini soruyorum: Sula'nın cevabı, kesin ve net bir ifadeyle, "PKK yandaşları zaman zaman Trabzon'da deneme amaçlı gösteri mahiyetinde bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Ancak buna Trabzon halkı müsaade etmez ve şehrimizin sakin ve huzurlu ortamını bozamazlar. "diyor. Dünya fındık ihtiyacının yüzde 70'ini Türkiye'den karşılıyor. Türkiye, ürettiği fındığın yüzde 80-85'ini ihraç ediyor. Fındık şimdi siyasi bir malzeme haline dönüştü. Halk tüccarın fındığı düşük fiyata aldığından şikâyetçi. Hâsılı bu alanda da eski alışkanlıklarımızı sürdürüyoruz. Fiskobirlik'in 233 bin ortağı var. Fındığın beşte birini satın alan bu kurumun mutlaka belli bir finansmana sahip olması gerekiyor. Rekoltenin yüksek olduğu senelerde stok yapıp fiyat dengesi kurması lazım. Fındıktaki en temel sorunlardan birinin rekolte konusunda anlaşılamama olduğunu söyleyen Eski Fiskobirlik Genel Müdürü Cemal Öztürk, Başbakan Tayyip Erdoğan'a fındık konusunda yanlış bilgi aktarıldığını savundu. Fındıkla ilgili tartışmaları Mevlana'nın fil hikâyesine benzeten Öztürk, "Karanlık odada fındık tanımı yapmaktan vazgeçilmesi gerekiyor" dedi. Öztürk, kooperatif birliklerinin düzenlenmesi için kurulan Yeniden Yapılanma Kurulu'ndaki bürokratların konuyu bilmediklerini şu örnekle gösterdi: "Beni arayıp, 'Cemal Bey, söyleyin üreticinize bu sene fındık ekmesin' diyorar. Fındık patates değil ki bir yıl ekip diğer yıl ekmesin." Trabzon Ticaret Borsası Meclis Başkanı Mehmet Cirav da, fındığa devletin her yıl fiyat verip vermemesi konusunda bir karara varması gerektiğini dile getirdi. Cirav, üreticilerin yüzde 90'ının elindeki fındığı 5 YTL civarında sattığını, fiyatların son 1,5 ayda düştüğünü belirterek, Başbakan'ın açıklamaları olmasa da fiyatların aşağı geleceğini bildirdi. Fındıkta geçen yıldan kalan borçlar ve bu yıl doğacak sorunlar için 1 milyar YTL'ye yakın kaynak bulunması gerektiğini söyleyen Cirav, çözüm için lisanslı depoculukta geç kalındığını, hükümetlerin prim sistemine geçmesini talep etti. Cirav, üreticilere fındıklarını üçe bölüp satmaları önerisinde bulundu. MÜSİAD'ın Trabzon çıkarmasında çay ve fındık konusunda tarafları bir araya getirdi. Bununla da kalmadı Türkiye'nin dört bir yanından şube başkanlarını bir masada bakanla buluşturarak sorunlarını doğrudan bakana sunma imkânı buldular. Bakana dosyalar verildi, bölgeleriyle ilgili sorunların çözümü konusunda söz aldılar. MÜSİAD bu yaptığı iş bile belli başına çok önemli ve örnek bir çalışmadır. Çay ve fındık birbirine çok güzel yakışan ikili. Hatta izdivaç bile yapmaları mümkün. Çayımızı yudumlarken fındığımızı rahat bir şekilde yediğimiz günlerde bu sorun çözülecek diye düşünüyorum. Biraz Nasrettin Hoca'nın "keçi kılı" hikâyesine benzedi ama ne yapalım mesele siyasi bir zemine çekilince çözüm uzuyor. Dileğim o ki en kısa zamanda çay ve fındık meselesinin çözülmesi ve üretici halkın yüzünün gülmesidir. Gerisi laf-ı güzaftır. Not: Aziz okurlarım İstanbul dışında olacağım için haftalık yazılarıma bir süre ara vereceğim. Bu nedenle izin istiyorum. Yeniden buluşmak ümidiyle Allah'a emanet olun.