Bugün sizlerle paylaşacağım konum ego denilen duygunun kadın ve erkek didişmelerinde ne kadar etkili olduğunun buradan analizini yapacağız hep birlikte.
Kadın her daim geri planda görünüp fakat varlığını her sözde her davranışta gösterir.
Erkekse ataerkin Türk toplumuna uygun davranır, Avrupai yaşamayı tercih eder.
Tam Türk toplumunun alışık olduğu görüntülerdir.
Her daim örf anane koruma kültürü koruma derdi kadının görevidir, erkekte güçtür fakat bu gücünün yanında kadının etkisi kaçınılmaz.
Hal böyleyken tüm roller paylaşılmışken ego denen duyguya esir olup neden hayat zehir ve tatsız olur ki  derseniz? Kadın ana, eş, arkadaş, dost, sevgili olurken erkekse toplumsal gücü ile birlikte özgür yaşamayı tercih eder ama bizim Türk erkeğinin de aile koruma iç güdüsünü göz ardı etmemek lazım babaların babası Türk babası.
İşte canlar Türk toplumun bizlere vermiş olduğu rollerimizi bir de egomuzla harmanladığımızda, ortaya aile sürtüşmeleri çocuklarımızın oradan  oraya savruluşları ve ileride yetişen insan topluluğunda topluma kazandırdığımız egolu insan halleri ortaya çıkıyor.
Peki çözüm nedir?
Çözüm empati, sinerji, anlayış, ayrılık olmuş olsa bile arada dost kalma duygusu ve tercihleri kabullenip, her insanın bir tek yaşama sansı olduğunun bilincine varıp  ego denen o çılgın ve bir  o kadarda hayatı zehir eden duyguyu kontrol altına alıp yaşamın keyfini çıkarmak bize yüce yaratıcının bahşettiği insan olma özelliğindendir.
İnsan gibi yaşamak didişmelerden en önemlisi iç didişmelerimizden uzak yamamız dileği ile..
Umarım..! Öpüyorum canlarım sizleri sevgiyle ve egomuzdan uzak yaşamamız daha gülümseyen toplun için haydi egomuzu bastıralım Türkiye.