Bizim ailemiz (Baba tarafı), özbeöz Türk ırkı olan Kayı Aşiretinin kök saldığı yerlerden birisi olan Çankırı kökenlidir (anne tarafımız ise İzmirlidir)... İstanbul’un 1.bölgesinden Milletvekili seçildiğim dönemde, bana candan destek veren, kampanyada gece-gündüz çalışan gruplardan birisi de Çankırı Dernekleriydi. Burada Çankırı’nın bir merkez köyü olan “Maruflu” ismini taşımam etkili olmuştu... 

Ailemizde, Türk-Osmanlı Devletinde nazır ve devlet adamı olarak görev yapan dedelerim Zühtü Paşa (Maarif ve Nafia Nazırı), Mehmet Ziyaeddin Paşa (Maliye Müsteşarı ve Nazırı, Mektebi Mülkiye Müderrisi/Prof./Osmanlı Sarayı Padişaha bağla Sefirler Dairesi Reisi), Konya ve Kayseri Mebusu Mülkiyeli Sadettin Serim Bey Çankırı kökenliydi. TBMM’de adettir, seçim bölgelerinden otobüslerle parti delege ve üyeleri gelirler, onlar için en önemli husus milletvekillerinin misafirleri olarak meclis lokantasında yemek yemektir. Benim seçildiğim, İstanbul’un 1. Bölgesi, Kadıköy, Üsküdar, Ümraniye, Tuzla, Pendik, Kartal, Maltepe, Sultanbeyli, Adalar, Şile, Beykoz ilçelerindeki ANAP’lı partililerime ek olarak, Çankırı’dan da partililerimiz gelirlerdi, onları da ağırlar, dertlerini dinlerdim. Ben aynı zamanda bir nevi Çankırı Milletvekiliydim. 

Esasen, Anayasamız seçilen milletvekillerinin, tüm Türkiye’nin milletvekilleri olduklarını öngörür. Çankırılıların, sürekli davetlerine icabet ederek, değerli arkadaşlarım, Mülkiyeli Dr. Birol Yüksel ve Hüseyin Çarhoğlu ile birlikte, Çankırı’ya gittik. İlk olarak merkezde, Mülkiyeden tanıdığım, valimizi, vali muavinlerimizi, resmi vazifelileri ve ANAP Çankırı İl Başkanlığını ziyaret ettik. Daha sonra, Maruf’a geçerek, ata yadigarı topraklarda, bizi bağırlarına basan hemşerilerimizle birlikte Cuma namazı eda ettik. Maruflulular, köy meydanında masaları dizmişler, sofra hazırlamışlardı. Hüseyin Bey arkadaşımız, onlara yük olmama düşüncemle daha önceden yemek işini organize etmişti. Ata topraklarında bulunmak, maziyi yaşamak, beni fevkalade heyecanlandırmıştı. Maruf, okuyup yüksek mevkilere gelenlerin yeri... Bu nedenle nüfus giderek azalıyor. Örneğin bizim aile 1800’li yıllardan beri, devlette, padişahın yakınında görev almışlar, daha sonra Cumhuriyette, Atatürk’e, Atatürk ilke ve inkılaplarına sımsıkı bağlı olarak, devlete, sadakatle hizmet etmişler, İstanbul’a yerleşmişler. Kışın Sultanahmet’te, yazları Kızıltoprak’ta yaşamışlardır. İstanbul’un köklü ve gerçek ailesi olmuşlardır. Bu nedenle benim kardeşim Sancar’ın ve kuzenim Kaymakam Semih Ağabeyimin dışında, çoğu Çankırı’yı ve Maruf’u görmemiştir. 

Maruflu hemşerilerime, bir konuşma yaptım, “Deyin bakalım benden ne istersiniz” dedim. Maruflular, okul, öğretmen, sağlık ocağı, gölet, PTT birimi, asfalt yol istediler. Dr. Birol hepsini not aldı. O yıllarda, Meclis’te ANAP olarak biz ana muhalefetteydik. Ancak ben TBMM, Plan-Bütçe Komisyonunda etkili bir konumdaydım. Değerli dostum, devlet adamı, Vali, Çankırı Milletvekili ve Milli Eğitim Bakanı Sn. Nevzat Ayaz’ı ziyaret ettim. Nevzat Bey, “Selçukcuğum, hiç merak etme, tüm istekleri yerine getiririz, ancak, sen Plan/Bütçede ödenek konusunda yardım ol” dedi. Zaten Eğitim Bakanı olduğundan okul, öğretmen işini hemen halletti. İsteklerin hemen hemen hepsini yerine getirdik. Daha sonra Maruf’a tekrar Nevzat Bey ile birlikte gittiğimizde, konuşmasında Maruflulara “Bana teşekkür etmeyin, tüm bu yapılanları, Selçuk Maruflu yerine getirmiştir” demek inceliğini gösterdi. Çankırı’ya dönük yatırım ve hizmetleri hep destekledim. Bunlardan birisi de Çerkes İlçesi’nde kurulan dev bir et ve gıda entegre tesisidir. Açılışı Sn. Mesut Yılmaz ve Çankırı Milletvekili İlker Tuncay ve Mete Bülbün ile birlikte yaptık. Entegre tesisi, araç ile tam 3 saatte gezebildik. (Şimdi ne haldedir, bilmiyorum)... 

Daha öncede DPT’deyken, İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlere göçü ve sağlıksız kentleşmeyi önlemek için “Çankırı-Çorum-Yozgat-Kastamonu” Bölgesel Sanayi Bölgesi Projesi hazırlamıştık. Eğer bu proje tatbik edilebilseydi, hem o, bölge Türkiye’nin göz bebeği, sanayi bölgesi olacak, büyük istihdam yaratacak, sağlıksız göç azalacaktı, örneğin İstanbul’un nüfusu 20 milyonlara yürümeyecekti. Bu proje aslında bugünde güncelliğini ve geçerliliğini korumaktadır. Çankırılılar, Maruflular, vatanına ve milletine yürekten bağlı, milliyetçi, Atatürkçü kişilerdir.