Bugün 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 98 nci yıldönümü ve aynı zamanda da Şehitler Günü.
Yüce ulusumuza kutlu olsun.
Bu muhteşem zaferi TESUD olarak bugün saat 13.30’da Beşiktaş Afife Jale Kültür Merkezi’nde anacağız.
Bilindiği gibi, Birinci Dünya Savaşı’nın ikinci yılında, hem düşmanlarımızın hem de müttefiklerimizin gözü, hasta adam olarak nitelendirilen Osmanlı Devleti’nin mirasında idi. Denilebilir ki, bu mirasın en önemli payı İstanbul ve Boğazlar hakkında başta İngiltere olmak üzere Rusya’nın, Almanya’nın ve Balkan devletlerinin çok farklı görüş ve hedefleri vardı. İngiltere de hem Osmanlı mirasının en önemli payını kontrol altına almak hem de zor durumda olan Rusya ile bağlantıyı sağlamak için Çanakkale Boğazı’nı zorla geçerek İstanbul’u ele geçirmeyi kararlaştırmıştı.
İngiltere ve Fransa o günlerin en güçlü donanmasını 19 Şubat 1915 günü Çanakkale Boğazı önünde hazır ettiler.
108 yıl önce de İngiliz donanması yine Ruslara yardım için Çanakkale Boğazı’nı zorla geçmişti. O tarihte de Osmanlı İmparatorluğu Rusya ile savaş halinde idi. Napolyon ile başı dertte olan İngiltere de, Napolyon’a karşı Rusların serbest kalmasını temin için, Ruslara istekleri doğrultusunda savaşın sonlandırılmasını istiyordu. Bu talepleri kabul etmeyen Osmanlı’ya baskı yopmak üzere İngiltere, 14 parçadan oluşan donanmayı 20 Şubat 1807’de Çanakkale Boğazı’ndan geçirerek Marmara Denizi’ne sokmayı başarmıştı.
Toplarını İstanbul’a çevirip tehdide kalkan İngiliz donanması başlangıçta bir panik yaratsa da, Osmanlı bir yandan İstanbul sahillerine top yerleştirmeye, bir yandan da Çanakkale Boğaz tahkimatını güçlendirmeye başladı. Marmara Denizi’nde sıkışıp kalacağını anlayan İngiliz donanması, 4 Mart 1807’de yine Çanakkale’den çekip gitmek zorunda kalmıştı.
Tarihte bir sonuç alınamasa da bu macera örnek alınarak şimdi yine boğazı zorla geçmeye heveslenmişlerdi.
Bilindiği gibi bir ay kadar keşif vb. hazırlık yapan, 100 parça gemiden oluşan bu mağrur donanma, 18 Mart’ta Çanakkale Boğazı’na girdi.
Düşman donanması ile Boğazı savunan topçularımız arasında cehennemi andıran bir ateş muharebesi başladı. Gemiler ateş kusuyor, sahil bataryaları da cevap veriyordu.
Savaş yedi saat kadar sürdü.
Bu mağrur ve yenilmez kabul edilen armadanın üç büyük zırhlısı, iki muhribi, yedi mayın gemisi ile 900 askeri denize gömülmüş, dört büyük zırhlısı da ağır hasar almıştı.
Akşam olmadan malubiyeti kabul eden mağrur düşmanın, taarruzu tekrarlayacak cesareti bile kalmamıştı.
Zafer Türk Ordusu’nundu.
Düvel-i Muazzama Çanakkale’de ilk savaşı kaybetmişti, ama İstanbul’dan vazgeçmemişti. Bu defa da Gelibolu Yarımadası’nı işgal ederek Boğazı açmaya karar verdi.
Kısa süre içinde 83 bin kişilik bir orduyu, 234 parça gemi ve 72 uçakla bölgede topladı. Gelibolu Yarımadası’nın güneyine çıkarılacak kuvvetle Çanakkale Boğazı açılacak ve İstanbul ele geçirilecekti.
25 Nisan’da çıkarma başladı. Kuzeyde düşmanı Yb. Mustafa Kemal ve tümeni, güneyde de, 9 ncu Tümen birlikleri karşıladı.
Düşmanın bütün gayretleri Mehmetçiğin kahramanlığı, cesareti ve fedakarlığı karşısında tel tel dağıldı. Her yolu denese de sonuç alamıyordu. Yeni kuvvetler getirdi. 7 Ağustos’ta kuzeyden kuşatıcı bir taarruza başladı. Yine Mustafa Kemal ve Kolordusu karşısında çaresizdi. Gemilerin toplarının koruduğu sahile çekilip canını zor kurtardı.
Mağlubiyeti kabullenmekten başka çare yoktu. 1916 yılı başında mağrur düşman, Yarımada’yı yine sahiplerine bırakmak zorunda kalmıştı.
Zafer yine Türk Ordusu’nundu.
Bu kanlı savaşta, düşmanın zayiatı 43 bini ölü 252 bin, bizim zayiatımız 57 bini şehit 213 bindir.
Çanakkale’nin aziz ve kahraman şehitleri Türklüğün ölmeyeceğini, çöken imparatorluğun içinde zinde bir milletin varlığını ortaya koymuştu.
Tarihin kaydettiği en kanlı savaşlardan biri olan Çanakkale Savaşı; 20 nci yüzyıla damgasını vuran, mazlum milletlere kurtuluşun yollarını açan, yüce ulusumuzu kendi vatanında esaretten kurtaran, cumhuriyetimizin banisi, Türklerin Ata’sı Mustafa Kemal’i tarih sahnesine çıkardı.
Ve Mustafa Kemal’le birlikte bu savaştan Kurtuluş Savaşı’nın kadroları da çıktı.
Çanakkale’de her Türk ailesinin mutlaka bir ferdi vardır ve bu zafere her Türk ailesi ortaktır.
Muhteşem Çanakkale Zaferi tarih durdukça milletimizin övünç kaynağı olacaktır.
Mehmet Akif’in, “İsteme benden makber, sana aguşunu açmış duruyor Peygamber” diye seslendiği kahraman şehitlerimizi, Çanakkale’nin ebediyete intikal etmiş bütün aslanlarına, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün kahraman komutanlarımızı minnetle ve şükranla anıyorum.
Mekanları cennet, ruhları şad olsun.