“...Siyasî fikirlerin baskısından uzak bir tarihçi için, 1. Meclis-i Meb’usan’ın süresiz tatilini, II. Abdülhamid’in büyük hizmetlerinden biri olarak telâkki etmemek, tamamen imkânsızdır. Zira Türkiye İmparatorluğunu, Avrupa’da kızgın ve saldırgan bir emperyalizmin hüküm sürdüğü 1878’de tasfiye edilmekten kurtarmıştır. Bu tasfiye bu tarihte olsaydı, 1922’de İstanbul’u ve İzmir’i değil, ancak Konya ve Sivas’ı savunmak mevkiinde kalabilirdik. Nitekim 30 yıl sonra, 1908 Meşrutiyeti İmparatorluğa ancak 10 yıl muhafaza edebilmiştir. Almanya şansölyesi ve devrinin en büyük devlet adamı Prens Bismarck, Müşir Ali Nizamî Paşa’ya: ‘Bir devlet, millet-i vahîdeden mürekkeb olmadıkça, parlamentosunun faidesinden ziyade mazarrâtı olur.’ demiş ve Türkiye’de meclisin dağılmasını yerinde görmüştür...” (Yılmaz Öztuna)

X

3 Mart 1878’de Ayastafanos (Yeşilköy) anlaşmasını Safvet Paşa ağlayarak imzaladı. Anlaşma mucibince Bulgaristan prensliği haksız bir şekilde büyüyor; Ege denizine inmiş bulunuyor; böylece, Rumeli toprakları bölünmüş oluyor; Kars, Ardahan, Doğubeyazıt ve Batum Rusya’ya bırakılıyordu. En mühim maddelerini belirttiğimiz bu anlaşma kat’iyyen uygulanmamıştır. Ayrıca en yeni altı zırhlımızın, harb tazminatı olarak Ruslar tarafından istenmesi, Abdülhamid Han’ın çelik iradesi karşısında bertaraf olmuştur.

X

Ahlâksız bir tip olan Ali Süavî, 20 Mayıs 1878 günü darbe teşebbüsünde bulundu! Gayesi Beşinci Murad’ı tekrar tahta geçirmekti. İki saatte bastırılan hâdise Abdülhamid Han üzerinde büyük tesir yaptı. Aklı eren de, ermeyen de Abdülhamid’i hal’ etmek istiyor, onun düşmesiyle her şeyin düzeleceğini sanıyordu...

X

Bulgaristan’ın dolayısiyle Rusya’nın, Ayastafanos anlaşmasıyla Ege kıyılarına inmesine büyük devletler tepkide bulundu. Çünkü bu, Rusya’nın Akdenize kayması demekti. Durumu çok iyi kavrıyan Sultan Abdülhamid Han siyasî dehasını kullanması sayesinde anlaşmanın icaplarını sureti kat’iyede yerine getirmedi. İngiltere de Kıbrıs’ı elde etmek amacıyla safımızda yer aldı. Nitekim, 4 Haziran 1878’de Kıbrıs’ın idaresi geçici olarak İngiltere’ye bırakıldı.

Türkiye ve Rusya’dan başka İngiltere, Almanya, Fransa, Avusturya, Macaristan ve İtalya’nın katıldığı Berlin konferansı neticesinde yani 13 Temmuz 1878 günü imzalanan muahede ile Ayastafanos anlaşmasının hükümleri kaldırıldı. Böylece Rusların Akdenize inmesine sed çekilmiş; Balkanlarda nüfus kazanmasına mâni olunmuş oldu.

     X

Devletin başta İngiltere ve Fransa’ya daha sonra harb tazminatı olarak Rusya’ya borcu vardı. Borçların çoğu Sultan Mecid ve Sultan Aziz devirlerinden kalma olup iki yüz elli iki milyon altın tutarındaydı. Bir çare bulunmadığı takdirde alacaklıların müdahalesine daha çok fırsat vereceği düşüncesiyle Sultan İkinci Abdülhamid Han, buna da bir formül buldu. Böylece 20 Aralık 1881’de Düyun-ı Umumiye kuruldu. Memleketin birçok gelir kaynakları doğrudan doğruya bu müesseseye bağlandı. Bunun üzerine alacaklı devletler borcun yarıdan fazlasını hibe ettiler. Bu iş de Abdülhamid’in dâhiyane buluşuyla halledilmiş oldu.

     X

27 Haziran - 28 Temmuz 1881 tarihleri arasında Yıldız Mahkemesi teşkil olunarak Sultan Aziz’in katlinden mes’ul olanlar muhakeme edildiler. Zamanın en büyük Türk hukukçusu Ahmed Cevdet Paşa ve Gazi Osman Paşa verilen idam cezalarının ibreti âlem için uygulanmasını istiyorlardı. Zira Sultan Aziz’in katli, devlete büyük felâketler kapısını açmıştı. Abdülhamit ise idam cezalarını müebbet hapse çevirdi. Böylece baş sorumlulardan Midhat Paşa şimdilik bir ölümden kurtulmuş oldu. Bilâhare Midhat Paşa Taif kalesinde öldürülecektir.

X