BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ: BOP (9) PENCERE: VAROL SİNAN UYGÜN
Abone Ol
TÜRKİYE, KIBRIS VE BOP
Türkiye tarihinin çok önemli bir dönüm noktasında.
Bu sisli dönemeçte Türkiye'nin yarınlara birlikte yürümek üzere elele vermek istediği "dostlarının", kendisinden, çağdaşlaşma adına, vermesini istediği tavizleri, yapmasını istediği "reformları" çok iyi değerlendirek gerekir.
Türkiye'nin çağdaşlaşma adına vereceği tavizler konusunda da, "Batı'dan bir adım önde" sloganını benimserse, yarın bu "çağdaş değişiklikleri" uygulayacağı zeminin ayağının altından çekiştirildiğini farkettiğinde duyulacak pişmanlığın hiçbir yararı olmayacaktır.
Çağdaşlaşma yolunda Gazi'nin gösterdiği hedeflerden şaşmak yok. Fakat, aynı Gazi'nin, dünyada emperyalizme karşı kazanılmış tek Kurtuluş Savaşı'nın başkomutanı olarak kimlerle elele vererek, kimlerle niçin, nasıl savaştığını da unutmamak gerekir. Uluslararası ilişkilerde, "denge kurma'nın başarı kazanmada çok önemli bir unsur olduğunu hatırdan çıkarmayalım.
İçinde bulunduğumuz bölgede dengeler yeniden kurulurken, haritalar "3-5 bin devletçikli bir dünya" oluşturacak şekilde yeniden çizilmek istenirken, Türkiye'nin attığı ve atacağı her adımı çok iyi değerlendirmesi gerekir.
TÜRKİYE, KIBRIS VE BOP
Türkiye, Büyük Ortadoğu Projesi'ne eklemlenirken "söz dinler bir müttefik" haline gelmesi için, bir takım tavizler vermeğe zorlanıyor. Kıbrıs'taki uluslararası hukuku hiçe sayan baskıları ve oyunları "sansür ricaları" ile sessizce seyrediyoruz!
Kıbrıs'ın Osmanlı'dan koparılışı tam bir hukuksuzluk örneğidir. Bugün Rumlar'ı kollayarak "demografik adalet" sağladıklarını söyleyenler, önce adanın tarihine bir göz atsınlar. Kıbrıs'ın Osmanlı'dan Rum'a geçişi tambir gasp örneğidir.
Kıbrıs, Fas'tan Çin Denizi'ne uzanan bir coğrafya'da çok önemli bir konumdadır. "Büyük Ortadoğu Projesi'nin tam göbeğindeki bu konumunun önemi, son Irak Savaşı'nda da görülmüştür. Amerikalı dostlarımız Irak Savaşı'nda Kıbrıs'ı bir uçak gemisi olarak kullanmışlardır.
Geniş bir coğrafyada 22'si Müslüman 26 ülke halkını modern dünya ile tanıştırma operasyonuna hazırlanan Amerika, bu büyük projenin gerçekleştirilmesinde, çoğunluğu din kardeşi olan Avrupayı yanında görmek istiyor.
Bu nedenle 1 Mayıs'ta AB'ye üye yapılacak olan Kıbrıs'ın sorunsuz bir ülke olarak topluluğa katılabilmesini sağlamak için Türkiye'ye baskı yapıyor; zaman içinde adanın Türk ve Müslüman kimliğini yok edecek şekilde hazırlanmış Annan Planı'nı kabul etmesini istiyor.
OYNANMAK İSTENEN OYUN AÇIK DEĞİL Mİ?
Oynanmak istenen oyun açık.
Dayatılan Annan Planı, bu haliyle, Türk tarafının idam fermanı.
Hükümet iktidarını sürdürebilmek amacıyla, Amerika'nın dolayısıyla IMF'nin desteğini kaybetmek istemiyor. Seçim arefesinde bir ekonomik çalkantının yaşanması işine gelmiyor.
Bu nedenle Başbakan, "görüşme süreci'nin etkilenmemesi için" basının da, Denktaş'ın da susmasını öğütlüyor.
Susalım, susalım ama, dünyanın neresinde ulusal bir davanın susarak, tepkisiz kalarak kazanıldığı görülmüştür?
"1879'da fiilen, 1923'de resmen elimizden çıktığını" söyleyen Prof. etiketli angutlar, bugün Kıbrıs görüşmelerinde, hangi sıfatla masada olduğumuzu söyleyebilirler mi.
Bugün masadaysak, Türk tarafının haklarını savunuyor durumdaysak, bunu, 1950-60'larda milletçe meydan meydan şahlanmamıza borçluyuz. Rahmetli Menderes-Zorlu ikilisi Londra ve Zürih anlaşmalarını bu güçlü sesi arkalarına alarak imzalatmayı başardılar.
Denktaş Perşembe günkü Ankara çıkarmasında milletin şahlanışını görmekten mutluydu "Ben bu heyecanı dünyanın görmesini istiyorum" diyor ve ekliyordu:
"Basına bakarsanız böyle bir şey yok. Oysa Fatih Rüştü Zorlu Zürih'te Türkiye'den gelen sesi göstererek İngiliz'i ve Rum'u razı etmişti. Basın, Türkiye'de milletin verdiği sesi duyuyordu."
Ulusal davalar tek yürek, tek ses olmadan kazanılamaz.
Perşembe günü ATO'nun Meclis salonunda Denktaş:
"Açız dedik doyurdunuz. Para dedik, can dedik, kan dedik verdiniz. Şimdi ses istemeye geldim" dediğinde, "feda olsun" hidalarıyla dakikalarca ayakta alkışlandı.
Hükümetin de, bir takım basının da bu sesi biran önce duyması gerekir. Yarın çok geç olabilir...