“ÇIRPINIRDI KARADENİZ…”

“BULANLAR, ARAYANLARDIR”

Karadeniz’de, Sakarya Gaz Sahası’nda bulunan 320 milyar metreküplük doğalgaz rezerv elbette Türkiye’yi enerji konusunda dışa bağımlı olmaktan kurtaramayacaktır, ama bu konuda atılmış çok önemli bir adımdır. Neil Armstrong aya ilk ayak bastığında ne demişti: “Bu insan için küçük, fakat insanlık için büyük bir adımdır.” 

 320 milyar metreküplük doğalgaz rezervi, Türkiye’nin enerji konusunda dışa bağımlı olmaktan kurtulma yönünde attığı çok önemli bir adımdır. Bu konuda kararlı adımlar attığımızda, elbette devamı gelecektir. 

Ne diyordu Cenap Şehabettin; hatırlayalım: “Ara, ara, daima ara. Bugün altın araken bakır, yarın bakır ararken altın bulusun.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Karadeniz’de, Sakarya Gaz Sahası’nda “Fatih”in bulduğu 320 milyar metreküplük doğalgaz rezervi “müjde”sine ilişkin eleştirelerin, daha çok siyasi ağırlıklı değerlendirmeler olmasını normal karşılamak gerekir. 

Halbuki, içinde bulunduğumuz konjonktürde konuya Türkiye’nin geleceği açısından bakmak daha yararlı olacaktır. “Karadeniz doğalgazı 2023’te evlerimizde olacak” müjdesini yeni müjdelerin izlemesini diliyoruz. 

Dünyanın en donanımlı sismik araştırma ve sondaj filosuna sahip ülkelerden biriyiz. Oruç Reis ve Barbaros ile Fatih, Yavuz ve Kanuni’yle çevremizdeki denizlerde sismik araştırma ve sondaj çalışmaları yapıyoruz. Denizlerin binlerce metre derinliklerinde petrol ve doğalgaz arıyoruz. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak, bu çalışmaları 70’li yıllardan beri yapmaktayız. 

Denizlerin binlerce metre derinliklerinde sismik araştırma ve sondaj yapmak, yeterli büyüklükte rezerv bulmak, bunu karaya taşıyıp işlemek, depolamak, kullanılır ve pazarlanır duruma getirmek hem zahmetli hem de pahalı uğraşlardır. Bilgi, teknoloji ve birikim gerektirir. 

Bütün bu olumsuz koşullara rağmen, üç yönündeki ülkelerde petrol üretilen, üç tarafındaki denizlerde hidrokarbon yataklarına ulaşmak amacıyla sondajlar yapılan bir ülke olarak bizim, bu çalışmalardan uzak durmamız mümkün değildir. 

Üç yanımızdaki ülkelerde, Suriye’de, Irak’ta, İran’da, Azerbaycan’da ve Rusya’da petrol var, Türkiye’de petrol yok!  Petrolün ilk bulunduğu yılardan beri Türklerin petrole ulaşması engellendi. II. Abdülhamid’in Alman uzmanlara çizdiği petrol haritasındaki bütün merkezler işgal edildi, silah gücüyle ve politik oyunlarla elimizden alındı. Hedef Türklerin kendi topraklarındaki enerji kaynaklarına ulaşmasını engellemekti. 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu dağıldı, gitti. 

ENERJİ DEMEK, GÜÇ DEMEKTİR

Enerji konusu siyasi sorunlar ve sonuçlar üreten bir konu. Enerji demek güç demek. Yeni bir dünya düzeninin kurulmaya çalışıldığı bir dönemde hem bölgesel hem de küresel aktörler gücü ellerinde tutmak istiyorlar. 

Bugüne kadar küresel bir güç olamamamızın nedeni, yeterli enerji kaynaklarına sahip olmamamızdı. Enerji konusunda dışa bağımlı olmak, bazı konularda ödünler vermemize neden oluyor; pazarlık gücümüzü kırıyordu. 320 milyar metreküplük bu keşif, doğalgaz konusunda pazarlık gücümüzü artıracaktır. Rusya Enerji Güvenliği Fonu Yöneticisi Konstantin Simonov bu gerçeği şöyle ifade ediyor: “Erdoğan, bu adımla, bölgede enerji konusunda büyük oyuncu olma niyetini bir kez daha sergilemiş oldu. Rusya ile doğalgaz fiyatı pazarlığında etkili enstrüman yapılmak istendiği kesin. Keşif, Gazprom ile pazarlıkta da kullanılacaktır.” 

Yunanistan’ın “müjde”ye bakış açısını Real News şöyle özetliyor: “Erdoğan’ın hedefi Akdeniz.” Çok anlamlı bir değerlendirme, değil mi?

Karadeniz müjdesi KKTC’de sevinç yarattı; Başbakan Tatar, “Keşifler Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de devam edecektir” diyordu.  

Sismik araştırma ve sondaj gemilerimizle Karadeniz ve Akdeniz’de çalışmalar yapmamızın amacı, “Mavi Vatan”daki hidrokarbon rezervlerine ulaşabilmek, yüzeye çıkarıp kullanabilmek ve pazarlayabilmektir.

Başımızın dik olması, bağımsız, çıkarlarımızı gözeten bir dış politika izleyebilmek için, başta enerji olmak üzere, pekçok konuda dışa bağımlılığımızı azaltmamız gerekir.

YENİ İPEKYOLU, TÜRKİYE VE KARADENİZ MÜJDESİ

Küresel ekonominin lideri olmaya hazırlanan Çin’in süratle tamamlamaya çalıştığı Yeni İpekyolu merkezli olarak, ABD ile Çin ve destekçileri arasında yaşanmakta olan mücadelenin bir cephesi de enerji savaşlarıdır. Yeni İpekyolu tamamlandığında 65 ülke birbirine bağlanacak ve Yeni bir dünya düzeni kurulmuş olacaktır. 

Yeni dünya düzeni, küresel çaptaki enerji ticaretinde geçerli olacak yeni bir para birimi getirecektir. Bu para biriminin dolardan bağımsız olması, ABD’nin “küresel lider” sıfatının sona ermesi demek. ABD’nin böyle bir sonucu kolayca kabul etmesi mümkün değildir. Türkiye’deki ya da dünyanın herhangi bir köşesindeki enerji konulu gelişmeleri bu çerçevede değerlendirmek gerekir. 

Yeni İpekyolu’nun en önemli kavşak ülkelerinden biri de Türkiye’dir. O nedenle Türkiye, Karadeniz ve Akdeniz’deki sismik araştırma ve sondaj çalışmaları, topraklarından geçit verdiği enerji boru hatları nedeniyle bölgesel ve küresel aktörler tarafından yakından izlenmektedir. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun, “TürkAkım boru hattına destek veren Türk şirketlerine yaptırım uygulanacaktır” tehdidi, ABD’nin, Türkiye’nin enerji tedarikçisi ülke olma yolunda yaptığı ve yapacağı çalışmalara bakışını özetlemektedir. 

Küresel çapta bir egemenlik mücadelesi yaşanıyor. Türkiye, hem jeostratejik konumu hem de tarihi ve kültürel bağları nedeniyle Yeni Dünya Düzeni’nin omurgası sayılan Yeni İpekyolu’nun en önemli ülkelerinden biridir. Bu mücadelede, Türkiye’yi kendi cephelerine çekmek isteyenlerin enerji kartını kullanacakları biliniyor. Türkiye de, bu gerçeği gördüğü için, Karadeniz’de ve Akdeniz’de sismik araştırmalarına sondaj çalışmalarına devam ediyor; uluslararası hukuk çerçevesinde haklarını savunmaya çalışıyor. 

KARADENİZ’DEKİ KEŞİF BİR BAŞLANGIÇTIR

Karadeniz’de, Sakarya Gaz Sahası’nda bulunan 320 milyar metreküplük doğalgaz rezerv elbette Türkiye’yi enerji konusunda dışa bağımlı olmaktan kurtaramayacaktır, ama bu konuda atılmış çok önemli bir adımdır. Neil Armstrong aya ilk ayak bastığında ne demişti: “Bu insan için küçük, fakat insanlık için büyük bir adımdır.” 

20 milyar metreküplük doğalgaz rezervi, Türkiye’nin enerji konusunda dışa bağımlı olmaktan kurtulma yönünde attığı çok önemli bir adımdır. Bu konuda kararlı adımlar attığımızda, elbette devamı gelecektir.

 “ARA, ARA, DAİMA ARA…” 

Ne diyordu Cenap Şehabettin; hatırlayalım: “Ara, ara, daima ara. Bugün altın araken bakır, yarın bakır ararken altın bulusun.” 

Tez zamanda ülkemizin, hem petrol, hem doğalgaz hem de güneş enerjisi konusunda enerji tedarikçisi bir ülke olmasını diliyoruz. Unutmayalım, yeryüzünde dolaşmakta olan her elektrikli arabanın pili Türk malı. Dünya’ya sunacağımız enerjiler petrol ve doğalgaz ile sınırlı değil. Yani, Türkiye’nin enerji tedarikçisi bir ülke olma olasılığı bir düş değil.