Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?

1982 yılında Antalya’da doğdum. Lisenin ardından önce tiyatroyu seçtim. Hacettepe Üniversitesi güzel sanatlar fakültesinde tiyatro bölümünü kazandım. Sonrasında Mersin Üniversitesi ziraat fakültesinden 2003 yılında mezun oldum. Antalya’da 5 yıldızlı otellerde üst düzey yönetici olarak çalıştım. Şu anda TV A ekranlarında “İş’te Kadın” adlı programı hazırlayıp sunmaktayım. İlk kitabımdan sonra 2. Kitabımın son çalışmaları bitmek üzere. “İstanbul Kadar Güzeldi” yakında raflarda.

Neden Medya? 

Özellikle medyada olmalıyım diye bir düşüncem olmadı. Ama tiyatro eğitimi aldığım senelerden bu yana ekran önünde olmak gibi bir hayalim vardı. Kamera arkası ya da önü oldukça heyecanlı ve muhteşem keyifli. Neden medya sorusu gerçekten tam olarak benim için “neden bu kadar geç kalmışım” diyebileceğim bir şey.

Medyaya ilk adımı nasıl attınız?

Hikayesi oldukça keyifli. Instagram, sosyal medya hayatımın vazgeçilmezi diyebilirim. Adana’nın güzel ve keyifli mekanlarını tanıtırken sevilen ve takip edilen bir insan haline geldim. Bir gün çok başarılı bir kadından TV A haber müdürümüz Özge Öztoprak telefon açarak “bir program yapmak istiyoruz” İş’te Kadın adlı programı sunmamı ve bunu çok iyi bir şekilde yapabileceğime inandığını söyledi. İlk başlarda heyecanıma yenik düşüp kendimi izlediğimde vazgeçmeyi düşünmedim değil, fakat vazgeçmek asla benim hayatımda yer almadı.

Medya dışında yapmak istediğiniz çalışmalar var mı?

Öncelikle turizm hayatım Adana’da sona erdi. Medya, tv benim başlamadan bıraktığım ama hep özlediğim bir şeydi. Medya dışında kendi markamı oluşturmak istiyorum. Bununla alakalı çalışmalarım var. Markam ile ilgili her şey sürpriz olsun. Belki bir röportajda o zaman yaparız.

Mesleğinizde bir rekabet baskısı/etkisi hissediyor musunuz? Eğer hissediyorsanız bu mesleğinize nasıl yansıyor? Bu rekabet ortamının size ve mesleğe olumlu olumsuz etkileri nelerdir?

Tabi ki bir rekabet var. Fakat gerçekten her meslekte, inandığım şu ki; emek veren ve çok çalışan kazanır hayatta. Baskı hissetmiyorum. Tamamen işime odaklanıyorum. Işıklar yanıyor, kamera kayıt diyor ve o an “tamam” sadece seyirci, konuğum ve ben. Rekabeti düşünmeyecek kadar işimle ilgileniyorum.

Medya dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Yeniliklere kapalı olan insanları ve içinde çalışma ışığı olmayan her şeyi, herkesi değiştirmek isterdim. Bir de daha çok kendi olan insanları ekranda görmeyi isterdim.

Yaptığınız iş için kurs eğitimi şart mı ya da bu işi yapabilmek için sizce iletişim mezunu olmak gerekli midir? 

Kesinlikle şart. Fakat sadece eğitim ile ekran karşısına geçenlerde var ama inanın izlemek istemiyor izleyici. Bunun yanında enerjik, pozitif, Güleryüz ve “ekran ışığı” dedikleri o şeyin sizde olması gerek. İletişim mezunu olmak gerekliliği olduğunu düşünmüyorum. Ekran önü çok başka bir dünya. Bunun bir okul okuyarak insana yüklenmesi bence çok zor. Tabi ki teknikleri bilmek gerek ama artık çok güzel kurslar var.

Salt spikerlik / sunuculuk kursu ile spikerlik / sunuculuk yapılabilir mi? 

Yapılabilir belki ama ne kadar seyirciye o duyguyu geçirebilir, izlenebilir seyirci o enerjiyi alır onu bilemem. Hepsi bütün spikerlik hem enerji hem de tabi ki eğitim alınması gereken bir meslek.

Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkânınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Heyecan ve fazla duygusallık yönümü değiştirmek isterdim.

Medya ile aranız nasıl? Televizyon, internet, gazete, dergi gibi iletişim araçlarından ne şekilde faydalanıyorsunuz? Sosyal medya ile aranız nasıl?

Günümün çoğu sosyal medya da geçiyor. Çünkü artık işim haline geldi. Gazete ve dergi genelde dijital ortamda takip ediyorsun. Belli başlı sevdiğim tv programları var seyrediyorum. Önceki yıllardaki kadar olmasa da zaman zaman tv programlarını da seyrediyorum.

TV A’daki çalışmalarınızdan bahseder misiniz? 

TV A ailesinde olmak çok keyifli çünkü gerek yöneticilerimiz gerek ekip arkadaşlarım bana çok destek veriyorlar. Bana inanıp bu programı yapacağıma inanmaları beni her program öncesi daha da bir adım öteye taşıyor. Canlı yayın olmasından ötürü heyecan bende hiç bitmiyor. 2 saat önce kanala geliyorum, tüm dekor ile bizzat ilgileniyorum. Ekip arkadaşlarımın destekleriyle kamera karşısına çıkıp harika bir program geçiriyoruz. TV A benim en güzel serüvenim. Hepsine buradan çok teşekkür ediyorum.

İşte Kadın programında neler var nasıl bir program bize bahseder misiniz? 

Kadına, ailelere ve hayata dair her şey var. Konuları, konsepti, dekorasyonları kendim belirleyip seçiyorum. Takipçilerimden fikirler ve istekler alıyorum. Tabi ki konseptimiz mutfakta geçiyor. İzleyicilerimiz kendilerini evinde sohbet ediyor hissiyatı ile izliyor. Samimi, sıcak sohbet, konu ve konuklarla program sunuyorum. Oldukça keyifli canlı yayın olması sebebi ile keyif ve heyecan daha da artmıyor değil. Her meslekten konuklarımız var. Hepsi çok değerli. Her geçen gün izleyicisi yükselerek devam eden “İş’te Kadın” her cumartesi saat 15.00 ‘da Canlı Yayında.

İyi sunuculuğu nasıl tarif edersiniz?  

Disiplin, kendine güven, enerji bunlar olmadan dünyanın en iyi eğitimini de alsanız da bence çok zor.

Sunuculuğun dünyadaki stresli mesleklerden olduğu ifade ediliyor. Sizce böyle mi? Spikerliğin stresli yanları neler? 

Kesinlikle en stresli mesleği. Haftada 1 gün 1 saat canlı yayın yapmama rağmen tüm hafta hazırlık ve stresle geçiyor. Stresten öte bir duygu ama çok keyifli buna değer.

Sizce ekranda olmak için güzellik şart mı? 

Görselliğe önem veriyorum. Güzellik tek başına yeterli değil, fakat ekranda olmak için açıkçası güzel olmak bir artı.

Öylesine yazdım kitabı nasıl ortaya çıktı bize kitabınızdan bahseder misiniz? 

Hayatımdaki en önemli şey “Aşk”tır benim tabi ki aşkı anlatıyor. Sevgiliye duyulan ve genelde İstanbul’la ilintili aşkı anlatıyor. Yaşadıklarımı yazmayı severim. Her yazı yaşanmış ve beni anlatan yazılardır.

Yeni Medyanın (Sosyal Medya ve İnternet) Geleneksel Medyayı (Radyo – tv gazete) yok edeceği söyleniyor siz buna ne dersiniz? Yeni Medya sizce ne yönde ilerleyecek? 

Evet yok edecek, ancak zamanını tahmin etmek kolay değil. Bir şeylere ulaşmak daha da kolay olacak.

Boş zamanlarınız nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kitap okumayı ve yazmayı çok seviyorum. Seyahat etmeyi ve fotoğraf çekmeyi severim ama dostlarımla vakit geçirmek vazgeçilmezim.

Hayatımın Kitabı/Filmi diyebileceğiniz bir kitap/film var mı?

Kitap: Dostoyevski / Karamazov Kardeşler fakat küçük bir öneri, kitabın iyi çevrilmiş olmasına dikkat edin.

Film: Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku

Gelecek planlarınız nelerdir? Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istersiniz?

Şu an da TV A’ da ve programımda yaptığım işten çok memnunum. Kitap yazmaya devam edeceğim. Kendi markamı oluşturup Buket UYAR ismini daha da ileriye taşımak istiyorum.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı? 

Hayatta en önemli şey sevgi. Önce kendinizi sonra işinizi sevin. Gerisi çok kolay sonuçlanacaktır. Takipçilerim olmasa bu kadar başarılı olamazdım. Hepsini çok seviyorum. Sevgiyle ve saygıyla.