Ne yaptık? Ne yapıyoruz? Ne yapacağız?

Bir çoğumuzda muamma, cevapsız sorular. 

Birileri bizlere budala diye hitap etse bozuluruz, kendimize sıkca söylüyoruz gibi. Sürekli bir arayış, sorgulama için de olmamız akıllı insan olmanın gereği. Ne yaşananlardan, ne de yaşadıklarımızdan yeterli çıktıyı alamıyoruz. Araştırma, gözlemlerimiz olsa dahi doğru sentez çıkarmakta zorlanıyoruz. Mevlana asırlar önce yazmaya çalıştıklarımı birkaç cümle de anlatmış. ’“Anlaşılmak gibi bir derdimiz vardı... Ne zaman ki kendimizi anlatamadığımızı fark ettik, İşte o vakit susuşlar dostumuz oldu...’’

Kötü, bu seçim gerçekten kötü, mücadele ve sorgulama yetimizi, imkanlarımızı kaybediyoruz. Somut ve soyut kayıplarımızdan geriye ne kaldı ise alıyoruz yanımıza, çekiliyoruz kenara, inzivaya. Oysa yağmurdan kaçmak yağmuru durdurmaz. Anadolu da dillendirilen bir küçük hikaye vardır. Şiddetle yağan yağmurdan koşar adım kaçmaya çalışan birine diğeri seslenir;

- Ne yapıyorsun, ne bu telaş, Allahın rahmetinden kaçılır mı ?

- Allahın rahmetinden elbet kaçılmaz, ben üzerine basmamak için koşuyorum..

Neresinden baksanız yaşadıklarımız da bir haklılık bulma şansımız var. Mesele haklı olmak mı? Yaşadıklarımız da iyi ve doğruya dair yürüme, mücadele, sorgulama halimi? Sabır göstermek, tüm mevzuların içinde depresyona girmeden, dengeyi bozmadan, budala da olmadan kalma hali. Felsefe bilimi kendi tanımını ve işlevini bir cümle ile şöyle açıklar: “Gerçeğin peşinde bir ömür koşma hali, bayrağı sonrakine teslimdir’’ Gerçeklere vakıf olmamız bir insana biçilen ömür kadar değildir. İnsan yaşamının dünya da ki varlığının elli bin yıl olduğunu yazan kaynaklar var. Elli bin yıl da yetmediğine göre kaç bin devam edecek muammadır. Bilim çalışmaları projelendirilirken plan yapılsa dahi, bazı çalışmaların çalışma süresin de takvim yoktur, insan yaşamıyla birlikte devam eder.

Yaşamlarımız da başarıya ulaşmak için hedefe inanmak ve kilitlenmek doğru bir yöntemdir. Yöntemin doğru olduğunu kabul etsem de o süreçte geçirdiğimiz sürenin de insani yaşamdan, günlük aktivitelerden uzak kalmaması gereğini de kabul ederim. Denge her oluşum, her projenin temel kıstasıdır. Denge kaybı, bir tarafa kayma hali, proje ve süreç durumuna göre kendi yaşantımızı da, çevremizde ki insanları da olumsuz etkileyecektir. Çevremizde ki insan açıklamasını daha da genişletmem gerek, çevremiz de olmayıp, etkileşim için de olabilecek binlerce insan olabileceği teorisini de bilme sorumluluğumuz vardır. Kendi vücudumuz da ne hareketler oluyor, her saniye ne işlemler gerçekleşiyor, kenarından, köşesinden öğrenelim. Zerre diyebileceğimiz vücudumuz da ki bu dengeli büyük, çok hareketler toplamını evren için, kainat için kafamız da oluşturmaya çalışalım. Ben en fazla on dakika falan dayanabildim, çok ta zorlamayın, tavsiyemdir. Bazen budala demek kendime, kısa süreli de olsa rahatlık sağlıyor, deneyin.