"BU ÜLKENİN İNSANLARI KARDEŞ"

Abone Ol

 

"Ülkemizin bölünmesine yönelik terörist faaliyetlerde .... herkes birşeyler söyledi ve hâlen de söylemekte. Ancak bu konularda asıl konuşması gereken insanlar adına, son sözü ben söylemek istiyorum.

 

" ... 1984 yılından bugüne kadar başıma açtığınız bela yetmemiş gibi, şimdi bir de kendinizin dahi inanmadığı, terörist faaliyetlerinize kılıf bulmak amacıyla ortaya attığınız 'Ulusal Meclis, Sürgün Parlamentosu, Sürgünde Hükûmet' gibi ütopik oluşumlarla lütfen kargaşa çıkarmayın. Kanlı terörizminize, bir de kavram terörizmini eklemeyin.

 

"Ben, Kürdistan Sürgün Parlâmentosu falan istemiyorum. Bu türden bölücü faaliyetlerden vazgeçin artık. Benim adıma hiçbir şahsın, grubun veya örgütün karar veremeyeceğini de kabul edin. Ben, sadece ve sadece Türk vatandaşı olarak kalmak, Türk, Çerkez, Laz, Ermeni, Rum, Yahudi kardeşlerimle birlikte ve huzur içinde yaşamak isityorum.

 

"Türkiye Cumhuriyeti hukuk sistemi çerçevesinde, Türk toplumunu oluşturan halk, hangi ırktan, etnik kökenden ya da dinden olursa olsun, Türk toplumunu oluşturan aslî unsurlardan birisi kabul edilmektedir.

 

"Etnik kökenleri ne olursa olsun, her Türk vatandaşı, Anayasanın tanıdığı haklardan yararlanmakta ve siyasî, ekonomik, kültürel ve sosyal hayatın her alanında özgürce hareket edebilmektedir.

 

"... Her Türk vatandaşı (Kürt, Türk, Laz vb. ayırmaksızın) seçme-seçilme hakkı çerçevesinde bütün görevlere talip olabilir ve o görevleri üstlenebilir. Nitekim, Türk Parlamentosu'nda, ordusunda, devletin her kademesinde çeşitli etnik kökenden kişiler görev yapmaktadır.

 

"Bu nedenle, Kürt asıllı Türk yurttaşlarının, kültürel kimliklerini ifade etme özgürlüklerinin olmadığı iddiaları yalan ve asılsızdır.

 

"Evet, Türkiye Cumhuriyeti'nin resmî dili Türkçe'dir. Ancak, Kürtçe konuşmak, yayın yapmak, şarkı bestelemek ve dinlemek, çocuklara Kürtçe isimler koymak yasaldır ve serbesttir.

 

"Öyleyse, beni ikinci sınıf vatandaş durumuna düşürecek kültürel hakların, zaten benim her türlü hakkımı koruyan ve beni birinci sınıf vatandaş kabul eden Anayasa'ya konulmasına ne gerek var?

 

"... Sizler benim ikinci sınıf vatandaş olmamı mı istiyorsunuz?1

 

"Türkiye, bölgede barışın ve huzurun korunması için, demokrasinin yerleşip kökleşmesi için çaba sarfederken, sizler bugüne kadar bizler için ne yaptınız?

 

"Bölge barışını terörist faaliyetlerinizle tehdit ettiniz, kaos ortamı oluşturmaya çalıştınız ve binlerce masum insanı öldürerek, anaları gözü yaşlı bıraktınız. Bunca yıldır bana çektirdiğiniz acıya, gözyaşına ve sefalete artık yeter demek istiyorum."2

 

Gerçi, yazdıkları, bildiğimiz şeyler. Fakat bunu, sıradan biri; üstelik Kürt kökenli ve belli bir yöreden olan bir vatandaşımızın kaleme alması çok önemli ve takdire şayan bir husustur. Bu konuda diğer bir örnekle yazımızı bitirelim:

 

Ali Bulaç, seçim gezisindedir. Sarp geçitlerin olduğu bir noktada dört asker ve üç polis onları durdurur. Arabaya yaklaşan polis, yazar Ali Bulaç'ı tanır. Onu görmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu heyecanla belirtir.

 

Selâmlaşırlar.. Polisler su ikram ederler.. Çay yapmak isterler. Aslen Mardin'li olan Ali Bulaç'ı tanıyan polis Balıkesirli olup yüzü -yazarımızın ifadesiyle- pırıl pırıldır. Ali Bulaç ve beraberindekiler gösterilen olağanüstü ilgiden mahçup olurlar.  Ayrıca adı geçen polis, Midyat'a kadar kendilerine eşlik edebileceğini söyler.

 

Ali Bulaç çok duygulanır.. Bu anekdotu anlattığı yazısında şu içten ve samîmî hislerine yer vermekten kendini alamaz:

 

"Bu lânet sorun'a isyan etmemek mümkün değil. Bu ülkenin insanları kardeş."

 

*

 

1     Böyle düşünenler, bir bakıma "azınlık statüsü" peşindedirler. Halbuki Türkiye müslüman bir ülkedir. Müslümanlar ise, menşe'leri ne olursa olsun İslâm olmaları hasebiyle asla azınlık statüsüne tâbi tutulamazlar. Kaldı ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti de Müslüman olan halkına eşit şekilde yaklaşmakta olup, kökenlerini nazarı itibara almamaktadır. Çünkü azınlık deyince sadece -gayr-i müslim oldukları için- Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler akla gelmektedir. Lozan antlaşması da ancak gayri müslimleri azınlık olarak görmektedir. Üstelik İslâmda halk iki kısımdır: Müslim, gayr-i müslim. Kaldı ki azınlık olmak; istenen birşey değildir. Aksine kurtulunması arzu edilen bir durumdur.

 

2     Bir Vatandaştan Ders, Ahmet Kabaklı, Türkiye, 12-12-1998

 

3     Güneydoğu'da Seçim ve Siyaset, Ali Bulaç, Zaman, 15-4-1999, 13.