Nefesler tutuldu. Çünkü; 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın hangi ülkede gerçekleşeceğinin belirleneceği tarihe ana sayılı saatler var.

27 Eylül 2018 Perşembe günü EURO 2024'e ev sahipliği yapma hakkını kazanan ülke, UEFA'nın Nyon'daki merkezinde açıklanacak. Ülkemizle birlikte aday olan Almanya ile kıyasıya bir mücadele verdik bu güne kadar. 26 Nisan 2018 tarihinde UEFA’ya sunduğumuz dosyanın içeriği, geçtiğimiz günlerde kamuoyuyla paylaşıldı.

Yalnızca Avrupa’nın değil, dünyanın sayılı ülkelerinden biri olan Almanya ile girilen bu yarışta kazanma şansımızın hayli yüksek olduğunun altını çizmek istiyorum.

Basına sızdırılmasa da, kısa bir süre önce bir araya gelen Başkan Recep Tayyip Erdoğan’la Almanya Başbakanı Angela Merkel’in, dünya gündeminin en önemli maddelerinden Suriye, özellikle de İdlib ve Amerika’nın uyguladığı ekonomik baskıların arasında, EURO 2024’e dair de bir muhabbet çevirdiklerini öğrendim. Bu sohbette, Merkel Erdoğan’a, “Kim kazanırsa kazansın sevineceğim. Bana göre bu seçimde mağlup olmayacak” demiş.

Bence de öyle, adaylık sürecinin başladığında dokuz olan aday ülke sayısı, kala kala Türkiye ve Almanya olarak iki kaldı.

Son on yıldır, Erzurum’da gerçekleşen Üniversiade 2011’den, Marmaris’teki Dünya Ralli Şampiyonasına, Avrupa şampiyonalarına kadar birçok dev organizasyonu, eline ayağına bulaştırmadan, tüm katılımcılara parmak ısırtır bir biçimde gerçekleştiren ülkemiz, 2024 UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası’nı da alnının akıyla gerçekleştirir.

Beş kez olimpiyat adayı olup, haçlı zihniyeti ve çeşitli ayak oyunlarıyla bu dünyanın en büyük spor organizasyonunu bize vermeyen güçlerin, bu kez farklı düşüneceğini sanıyor ve de umuyorum.

Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören ve Başkan Vekili Servet Yardımcı’nın, stratejik hamlelerini bilen birisi olarak, bu defa bu dev futbol şölenini alacağımıza yürekten inanıyorum. Ayrıca, yaşanan son gelişmelerden ve Başkan Tayyip Erdoğan’ın diplomatik anlamda ortaya koyduğu güçten de yararlanacak gibiyiz. Buna bir de Amerika’nın saçmalıklarına ve bu duruma Avrupa’nın tepkilerini de eklediğimizde, “Kazanacağız” tezimin ne denli haklı olduğu ortaya çıkıyor.

Geçmişe dönüp bakıldığında, üstesinden geldiğimiz organizasyonların nitelik ve niceliklerini görebiliriz. Birçoğunda görevli olduğumu, hatta bazı turnuvaların resmi etkinlik gazetelerini dahi yaptığımı, ayrıca bu organizasyonların, Avrupa’da gerçekleşenlerini de bizzat giderek izlediğimin altını çiziyorum. 

Hemen her zaman ve her yerde dile getirdiğim, nefes alıp verdikçe de dile getirmeye devam edeceğim, “Türk sporuna, eski Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay’dan önce ve onunla başlayarak, sonrası olarak bakmak gerekir” tespitimi bir kez daha yinelemek istiyorum. Göreve geldiği 2003 yılının başlarından, 2009 yılının sonlarına dek, Türk sporunda birçok konuda devrim niteliğinde işlere imza atan Atalay’la döneminden başlayarak aldığımız çok uluslu organizasyonlar, günümüze dek başarıyla geldi. İnşallah 27 Eylül Perşembe günü, alacağımız 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası da bu organizasyonlar zincirinin en önemli halkalarından birisi olacaktır diyor ve şimdiden, “Hayırlı olsun Türkiye’m” diyorum. Dilerim, gelecek haftaki yazımda, bu başarının kutlaması tadında bir yazıyla çıkarım karşınıza.

Hoşçakalın...