Dünya'da her 10 kişiden biri obezite ile mücadele ediyor. Bu yaklaşık olarak 754 milyon küsür kişi demektir! 

Bu tablonun tam karşısında, yine aynı Dünya'da açlıkla cedelleşip yaşam mücadelesi veren insanlar var!

Bir yanda açlıkla mücadele, öte tarafta aşırı yemenin getirdiği hastalık olan obezite!

Şöyle bir durumda var ki, israf edilen gıdalarla 2 milyar insan doyabilir! Yanlış okumadınız! Tam 2 milyar insanın aç kalması önlenebilir!

Bunun için israf edilen gıdaların dörtte biri yeterli!

Her yıl yaklaşık olarak 3 milyon kişi obeziteden hayatını kaybederken, sadece Yemen'de son 1 yılda 130 bin çocuk yetersiz beslenmeden dolayı hayatını kaybetti!

Bu işte bir yanlışlık var!

Zira bizler "müslüman" olduğumuzu iddia ediyoruz!

Örneğimiz, önderimiz, rehberimiz, Hz. Muhammed sav bir hadisinde, "komşusu açken tok yatan bizden değildir" diye buyuruyor!

Bir başka hadiste bizlere hayatımızın merkezine koymamız gereken, ders niteliğinde bir emir veriyor!

"Bir yanlış görürseniz onu elinizle düzeltin. Buna güç yetiremezseniz dilinizle düzeltin. Eğer buna da güç yetiremezseniz kalbinizle buğz edin ki bu imanın en zayıf derecesidir" diye buyuruyor!

Kısaca islam dini ve insanlık dili bizleri seyirci kalmamaya davet ediyor.

Seyirci kaldıkça zulüm devam edecek, insan insanı yiyecektir!

Bazı dostlar bizlere sitem edebilir.

Kendi insanını doyurdun başkası mı kaldı, diyebilir.

Kimi insanın yurt dışında yaşanan dramlara inancı da olmayabilir.

Lakin tarihi kimliğimiz ve insanlık misyonumuz da bizlere "abilik" vazifesi yüklüyor.

Gam yüklü bu topraklar ve bu coğrafya istemesek de bazı şeylere müdahale etmemizi gerekli kılıyor.

Bunun en bariz örneği Suriye!

Yanlış veya doğru yapıldı, maşa olundu veya olunmadı, gelinen noktada insanlığın ölmediğini göstermek zorunda kalıyoruz.

Osmanlı torunuyum diye övünmek kolay!

Unutmamak gerekir ki biz müdahale etmedikçe insanlık da ölecek!

İsraf ettikçe, fazla yedikçe, yapılan yardımlara bile göz koydukça kul hakkını geri plana atıyoruz.

Bize sunulan nimetlerde başkalarının da hakkı olduğunu unutuyoruz.

Uzun sözün kısası...

Bizler yedikçe birileri aç kalmamalı! Birilerinin payı da gönül soframızdan ayrılmalı!

(Sevgili Öğrencim Nazlıcan Durmuş'un kaleminden)