BU ELLER ÇOK İSTİSMAR YAZDI HEM DE TİTREYE TİTREYE

Abone Ol

YAZIKLAR OLSUN

İnfaz yasasının çıkması ile şu elim ve vahim günlerde bile suç oranlarını arttırmadı mı sizce? İnsanlar rahat. Yaparım elbette gün gelir aftan çıkarım düşüncesinde değil mi sizce de? Geçenlerde bir makalede şöyle bir yazı okumuştum: “ Bundan sonra ileriye dönük kariyer hedefi planlarımı sorarsanız banka soymak var, suç odaklı, şerefsizlik odaklı kazanacağım paramı. Yaptığım her işin adını helal koyacağım ama ardından haramın kitabını yazacağım. Suç benim yatar ne de olsa çıkarım, günah benim Allah ile benim aramda” ne dersin şimdi bu adama? Çoğunun düşüncesi de bu değil mi?

Neyse konumuza dönmek isterim. Bu eller çok istismar yazdı, hem de titreye titreye…  Gün geçmiyor ki farklı bir olay lakin gidişatın aynı olduğu konular yazılmasın! Çocuklar benim olduğu gibi eminim içinde biraz ar duygusu, namus duygusu, şeref, haysiyet duygusu barındıran herkesin ortak hassasiyetidir, kırmızı çizgileridir. Birkaç gün önce ufakça atılan bir başlıkta bir haber geçildi ajanslara. Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde sıva yapmak için gittiği evde 6 yaşında kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen 7 çocuk babası M.E. (52) tutuklandı. Ben alışamıyorum istismar haberlerine, tecavüzlere, cinayetlere. Milyon kere de yazsam da kalemi elime aldığım ilk gün ki gibi kudurup coşup son cümlemi ise sinkaf ve ağır ithamlarla bitiriyorum. Taciz ve cinsel istismar, çocukta hayatı boyunca taşıyacağı çok büyük travmalara ve güven kaybına yol açıyor.

Çocukların yaşadıkları istismarı anlatmakta ve ifade etmekte zorlandıklarını belirten uzmanlar, anlatabilseler bile davranışlarındaki değişikliğe dikkat edilmesi konusunda aileleri uyarıyor.

Olay, 21 Nisan günü Doğubayazıt ilçe merkezinde meydana gelmiş. Bir aile, evlerinin dış cephe sıvası için inşaat işleri ile uğraşan M.E.'yi çağırmış. Çalışmanın ikinci gününde M.E., evin tuvaletini kullanmak için aileden izin istemiş. İçeriye giren M.E., bu sırada çizgi film izleyen küçük kıza cinsel istismarda bulunmuş. Eve giren anne, kızının ağladığını görünce ne olduğunu sormuş. Küçük kızın konuşmasını engellemek için M.E., inşaat demir korkuluğundan düştüğünü söyledi. Küçük kız, "Hayır anne bu amca yaptı" deyince M.E. koşarak evden kaçmışı. Aile hemen polise giderek M.E.'den şikâyetçi olmuş. Güvenlik güçlerince 4 gün boyunca aranan M.E., 3 gün dağlık yolu kullanarak Taşlıçay ilçesine kaçmış. Husumet yaşanmaması için iki ailenin ortak tanıdığı bir kişi, "Seni İran sınırından yurt dışına kaçıracağım" diyerek M.E.'yi polise teslim etmiş.

Sorgusunda suçlamaları kabul eden M.E., "Üzerimi giydiğim anda annesi geldi. Ben durumu anlattım. Bağrışma üzerine kaçtım" diye konuştu. M.E. çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği'nce tutuklanarak cezaevine konulmuş. Konuldu da peki o çocuk ne olacak şimdi? O adamın yatarı ne olacak ki? İyi hali de vardır şimdi! Hatta 6 yaşındaki çocuğun rızası olmuş olabilir mi diye de sorarlar şimdi?

Ben gördüm bu olaylardan yüzlerce… Hiç iyi olmuyorlar hiç! %5 ya da 10 belki düzelebilirse ne mutlu. Çocuklarda istismar sonrası neler yapılması gerekir konulu kıymetli bir ismin makalesini okumuştum sizlerle de paylaşmak istiyorum:

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Duygu Barlas, yazısında cinsel istismara uğrayan çocuğun fiziksel ve psikolojik bütünlüğüne karşı tehdit aldığını belirterek bu tehdidin çocukta azımsanmayacak bir travmaya neden olduğunu söyledi.

DAVRANIŞLARINDAKİ DEĞİŞİKLİĞE DİKKAT!

Cinsel istismarın tespit edilmesinden sonraki süreçte ilk yapılacak şeyin çocuğun fiziksel güvenliğini tekrar sağlamak ve onu koruma altına almak olduğunu ifade eden Barlas,  taciz ya da cinsel istismara uğramış çocuğun hem fiziksel hem de psikolojik tepkiler verdiğini belirterek tepkileri şöyle sıraladı:

“Uyku bozuklukları, ebeveynlere karşı gelme, ani ve sonunu düşünmeden davranma, iştah problemleri sık görülen sorunlardır. Bu problemlere ek olarak özellikle cinsel istismarın anlaşılmasında belirgin ipuçları vardır.

Çocuğun cinsellikle ilgili konulara yaşından daha fazla ilgi göstermesi, yaşı ile uyumlu olmayan cinsel davranışlarda bulunması ve konuşması bu belirtilerin başında gelmektedir. Ayrıca çok sık genital bölgeye dokunma, özel bölgelerini gösterme ihtiyacı, annesini ve babasını veya bir başkasını aşırı bir şekilde öpmesi, onlara fazlaca dokunma isteği göstermesi de bu ipuçları arasında sayılabilir.

Çocuğun gece-gündüz alt ıslatmaya başlaması, okul-akran konusunda çatışmalar yaşaması, gece sık kâbus görmesi, bedenini kirli veya zarar görmüş olarak nitelendirmesi örnek olarak verilebilir. Ayrıca cinsel istismara uğramış çocukların sıklıkla çizdikleri resimlerde, oynadıkları oyunlarda veya hayallerinde yaşamış oldukları duruma ilişkin ipuçları bulunmaktadır.”

HER ÇOCUKTA FARKLI TEPKİLER ORTAYA ÇIKAR

Tüm bu belirtilen durumların olmasının % 100 çocuğun istismara uğradığı anlamına gelmediğine dikkat çeken Barlas, “Belirtiler çocuktan çocuğa farklılık gösterebilir. Bir çocuk içe kapanıp, ağlama, bedeni ile ilgili şikâyet etme davranışlarını gösterirken, bir diğer çocuk önceden olmadığı kadar öfkeli, saldırgan hale gelebilir. Erkek ya da kız belirtileri diye ayırmak yerine çocuğun olağan hal ve davranışlarında değişiklik olması en büyük belirleyicidir. Bu noktada önemli olan annelerin ve babaların çocuğun olağan halinin dışında davranış göstermiş olup olmadığını gözlemlemeleridir” diye konuştu.

ÇOCUK KORUMA ALTINA ALINMALIDIR

“Cinsel istismara uğramış çocuk fiziksel ve psikolojik bütünlüğüne karşı tehdit almış demektir” diyen Barlas, şu uyarılarda bulundu:

“Bu tehdit çocukta azımsanmayacak bir travmaya yol açabilir. Cinsel istismarın tespit edilmesinden sonraki süreçte çocuğun fiziksel güvenliliğini tekrar sağlamak ve onu koruma altına aldıktan sonra çocuk yargılanmadan dinlenmelidir. Eğer çocuk bunu bir öğretmenine açıklamış ise, öğretmen bunu gerekli yerlere ve aileye bildirmelidir. Eğer çocuk ailesine bu durumu açıklamış ise yine aile gerekli yerlere bu durumu bildirmek ile yükümlüdür. Çünkü cinsel istismar bir suçtur ve mutlaka gerekli yerlere bildirilmesi gerekmektedir.”

ÇOCUK YARGIDAN UZAK BİR ŞEKİLDE DİNLENMELİ!

Çocuğun çevresindeki kişilerin travmayı atlatabilmesinde çocuğa en çok desteği verecek kişiler olduğunu belirten Barlas, “Bu yüzden bu kişilerin son derece yargıdan uzak bir şekilde çocuğu dinlemeleri, ona tekrardan korunaklı ve güvenli alanı sağlamaları gerekmektedir. Çocuğa asla “günah, ayıp, saklamamız gerek” şeklinde cümleler kurulmamalı, çocuğa her zaman destek olunacağı aktarılmalıdır. Ancak bu korumanın aşırı düzeyde olmamasına dikkat edilmelidir. Çocuk sosyal çevresinden ve okulundan uzaklaştırılmamalıdır. Bu güven ve korunma çocuğu dış dünyadan soyutlamadan sağlanmalıdır” diye konuştu.

O KİŞİYLE İLİŞKİSİ KESİLMELİDİR

Çocuğun istismara uğradığı kişi ile ilişkisinin mutlak suretle kesilmesi gerektiğini vurgulayan Barlas, şu tavsiyelerde bulundu:

“O kişinin artık kendisine zarar veremeyeceği çocuğa bildirilmelidir. Çünkü istismara uğrayan bir çocuğun en büyük eksiği kendisini güvende hissetmemesidir. Çocuğun bir süre uyku, iştah, duygularını düzenleme konusunda sıkıntı yaşayabileceğini aileler bilmeli, çocuğun eski düzenine geri dönmesini hemen beklememelidirler. Çocuğa anlayış ile yaklaşılmalı, eski düzenine hızlı bir şekilde dönmesi için baskı yapılmamalıdır. Cinsel istismara bağlı olarak ailelerde de zaman zaman öfke ve suçluluk duyguları görülebilir. “Engelleyemedik, bizim suçumuz, koruyamadık” tarzında düşünceler sıklıkla görülebilir. Bu tip düşünceler, öfke ve suçluluğu arttırabilir, bu durum çocuğa da yansıyabilir. Bu noktada ebeveynlerin mümkün oldukça duygularını düzenlemeleri, kendilerini suçlamamaları gerekmektedir. Ancak çoğu kez bu durumları aileler ve çocuklar tek başlarına atlatamazlar, destek almaları gerekebilir.”

PROFESYONEL YARDIM ALINMALI

Travma tedavisinin özel bir tedavi olduğunu belirten Duygu Barlas, “Bu noktada çocuk için profesyonel yardım alınması gerekli olabilir. Cinsel istismarlar ve buna bağlı olarak oluşmuş olan travmalar tedavi edilmez ise yetişkinlikte izleri görülebilir. Cinsel kimlik gelişiminde bozulmalar, kronik depresyon, kişilik bozuklukları, yeterince sağlıklı olmayan ilişkiler, karşı cins ile ilişkili sorunlar ortaya çıkabilir. Sadece yetişkinlikte değil, çocuğun mevcut hayatı içerisinde de aksamalara sebebiyet verebilir. Dikkat işlevlerinde bozulma, aralıklı öfke patlamaları, ciddi düzeyde unutkanlıklar, okuldan ve arkadaşlardan uzaklaşma, aile ile iletişimin azalması gözlemlenebilir. Travma çözümlenmediğinde ve tedavi edilmediğinde bu tip durumlar kaçınılmazdır.”

Ah son cümlelerimi yazarken keşke bunlar yapılabilse değil mi diye geçirdim içimden? Bu sayılanlar, yazılanlar, örfler, adetlere, illere göre değişebiliyor. İstismar kırsal bölgelerde yaşayan çevrelerde daha fazla görülüyor. Aile içerisinde çok daha fazla oluyor. Konu örtülüp, çocuk susturuluyor. Ne kadar susmayın korkmayın desek de ataerkil toplum dayatması yapılıyor. Zor çok zor işim çok zor! Eğitelim hadi bu 52 yaşındaki adamın çocuklarını nasıl eğiteceğiz? Rol modele bakarsan bu olay karşısında ne diyeceğini bilemezsin benim gibi hep şaşırıp kalırsın. Hayat döngüsünde mide bulandıran yüzlerce olay var evet ama istismar konusu hele de çocuğa istismar konusu beni ruhsal olarak enkaza dönüştürüyor.