Aşk'a inancımızı yitirdiğimiz günlerdeyiz.

Maskesi düşünce tüm iğrençliğiyle ortaya çıkan "sahte" sevgilerden usandığımız için midir bilinmez, sevemiyoruz artık kimseleri. Kimselerde bizi. Şu an bu konu hakkında sayfalarca yazı yazabilirim. Ama hayır yazmayacağım. En azından bugün yazmayacağım. 

Çünkü bugün  aşka inancını yitirmemiş, kısa boylarına inat kocaman yürek taşıyan, aşkla hayatı dolu dolu yaşayan şirin mi, şirin  bir çiftimizle söyleşimiz olacak. 

Kim bilir belki de, bu röportaj  bizim yeniden aşka inanmamızı sağlar. 

Hadi o halde buyurun beraber okuyalım bu güzel aşkı.

Sizleri tannıyabilir miyim?

Merhaba ben Alparslan. 35 yaşındayım Mersinde yaşıyorum.ilk okulu bitirdikten sonra aralıksız olarak bu yaşıma kadar sürekli çalışmak zorunda kaldım... İmkansızlıklardan dolayı lise son sınıfı yarıda bırakmak zorunda kaldım, biraz da fiziksel engelimden dolayı okumaya hiç bir zaman sıcak bakmadım. Sanırım insanların garip bakışları o dönem beni  rahatsız ediyordu.

Merhabalar. Ben  Ayşegül 33 yaşında Balıkesir doğumluyum. Lise mezunuyum. 

Ne işler yaptınız? 

Alparslan;  uzun zamandır özel sektör de çalıştım fakat şuan da çalışmıyorum...

Ayşegül; Evliliğimizden önce 2014 yılında Balıkesir BANVİT Tavuk fabrikasında çalışıyordum.

Evlendikten sonra eşim  Mersinde yaşadığı için 2018 yılında işi bırakmak zorunda kaldım. 

Ben de aynı şekilde çalışmıyorum. Ev hanımıyım. 

Fiziksel durumunuz nedeniyle düşük maaşla çalıştırılmak gibi ayrımcılıklara uğradınız mı?

Alparslan; Evet maalesef hiç bir zaman düzenli bir gelirim olmadı, sürekli eksik maaş ile çalışmak zorunda kaldım.

Cüce kulanımından rahatsız mısınız ya da kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz? 

Ayşegül; Cüce çok hoş bir kelime değil.. Yani boy kısalığına neden böyle bir ad takılmış bunu da anlamıyorum... Gerçekten çok kaba ve üzücü... Ayrıca sakat, özürlü, yatalak gibi sözcüklerden neftet ediyorum...

O halde size, ufak-tefek diyebilir miyiz? 

Ayşegül; Evet bu kulağa daha hoş geliyor. Neden olmasın? 

Toplumsal olarak size bakış nasıl? 

Ayşegül; Toplum içine çıktığımızda bir çok insan, bizim gibi bireyleri gördüğünde ya aşırı gülüp kahkaha atarlar, ya da çocuklarına parmaklarıyla bizi gösterirler.. Bir çizgi film kahramanı, şirin bir maskot gibiymişiz gibi davranılıyor. 

Alpaslan; Önceler ben ve eşim çok fazla içerlerdik bu duruma. Ama artık  bu durumu her ikimizde aştık.  Ne üzerimizdeki garip bakışlara aldırıyoruz, ne de insanların gereksiz kahkahalarına. Hatta bizde çoğu zaman gülüp geçiyoruz. 

Özellikle çocuklar tarafından çok ilgi gördüğünüz, sevildiğiniz aşikar. Sokakta özellikle çocuklar tarafından nasıl tepki alıyorsunuz? 

Alparslan; Şuan herşey çok güzel gidiyor. Çocuklar bizleri gördükleri zaman yanımıza geliyorlar, fotograf çektirmek  isteyen çocuklar oluyor, onlarla güzel sohbetler ediyoruz...Mümkün olduğunca çocuklara karşı kırıcı olmamaya özen gösteriyoruz..

Ayşegül; Çocukların bir çoğu özellikle anneleriyle birlikte bizi sosyal medyadan takip ediyorlar. Yayınladığımız videolar çok fazla  ilgilerini çekiyor. 

Sosyal medya hayatınızın bir parçası olmuş durumda. Hatta bu alanda fenomen bir çift oldunuz. Sosyal medyada neleri paylaşıyorsunuz ve bu konuda bir amacınız var mı?

Ayşegül; İlk zamanlar insanlara bizim de bir hayatımız var, bizlerde birer bireyiz ve yaşantımız sizinkinden farklı değil demek için start verdik ve amacımıza ulaştık.

Bugün  binlerce takipçimiz var. Her geçen gün sayıları artıyor. Önce merak ettikleri için takibe başlıyorlar, sonrasında yaşadığımız zorlukları gördükçe, bizimde birer insan olduğumuzun farkına varıyorlar.  ve destekleriyle yanımızda olmaya devam ediyorlar.

Binlerce insan tarafından sevilmek hoşumuza gidiyor. Ve tabi ki bizde onları seviyoruz.

Dolapları, tezgahı, Boyunuza göre tasarlanmış çok şeker bir mutfağınız var. Neler yaparsınız o çizgi film gibi görünen mutfakta?

Alparslan; Eşim diye söylemiyorum, Ayşegül çok güzel yemekler yapar. Ve elinin lezzeti en usta aşçıları gölgede bırakır.

Ayşegül; İltiifatından dolayı eşime teşekkür ediyorum. Evet yemek yapmayı gerçekten seviyorum. Hele bir de yemeklerimi Alparslan için pişirdiğimi düşününce yemeğin tadından çok sevgimin tadı ortaya çıkıyor. Bu arada yaptığım yemeklerimin videolarını çekerek takipçilerimlede paylaşıyorum.

Boy kısalığı ile yaşayanların hiçbir örgütlenmesi yok bildiğim kadarıyla. Bu konuda bir derneğe ihtiyaç olduğunu düşünüyor musunuz? 

Alparslan; Evet maalesef arkamızda durabilen böyle bir dernek veya kurum yok... Çünkü bir çok alanda hakkımızı arayamıyoruz... En büyük sorunumuz emekli olamamamız... Boyumuzdan dolayı herkes bizi işe almıyor... Devlet bizim gibi bireyleri malülen emekli yapmalı. Fiziki durumumuz bir müddet sonra çalışmaya izin vermiyor ve  erken yıpranıyoruz.

İtiraf etmeliyim bugüne kadar gördüğüm en şeker çiftsiniz. Hayır boyunuzun kısalığıyla alakası yok bu düşüncemin. Sürekli gülümsüyor olmanız, konuşurken yüzünüzde beliren hoş mimikler, insana adeta huzur veriyor. Birbirleri için yaratılmışlar sözü size uyarlanmış gibi. 

Peki bu mükemmel çift nerede tanıştı? 

Ayşegül; Çok teşekkür ederım. 29 EKİM 2017 yılında  instagram üzerinden tanıştık... 27 Ocak’ta nişanımız oldu... 27 Ağustos’ta düğünümüz oldu...

İlk buluşma nasıl oldu? 

Alparslan; Aralık 2017 yılında BALIKESİR'E AYŞEGÜLÜN ve ailesinin yanına tanışmaya gittim bu benim için inanılmaz heyacan verici bir durumdu, .çünkü sosyal medya üzerinden tanıştığım kişinin ailesi ile buluşup onlarla görüşecektim...Mersinden otobüse bindiğinde sanırım sabaha kadar hiç uyumamıştım heyecandan kaç bardak kahve içtiğimi hatırlamıyorum...ilk buluşmamız muhteşemdi sanki yıllarca görüştüğüm aile gibiydiler beni sevmeleri bana değer vermeleri çok hoşuma gitmişti...daha ilk buluşmamız olmasına ragmen Ayşegül  ile evlenme kararı almam en doğru karardı...Çok kısa zaman içinde düğünümüz oldu...

Birbinizin hastalıklarından, nelerden hoşlandığınıza kadar her şeyi konuştunuz mu?

Ayşegül; Hiç bir zaman aramız da gizlimiz saklımız olmadı. Geçmişe dönük her şeyimizi konuştuk.

Aileler evlilik kararınızı nasıl karşıladı? 

Alparslan; Her iki aile de her zaman yanımızda oldular, onlar bizden daha çok heyacanlılardı... Çünkü bizler özel insanlarız. Her anne baba evladının mutlu olması ister.

Aşkı nasıl tanımlıyorsunuz? 

Alparslan; Şuan aşkımızı daha da çok güçlendiren bizi bir birimize bağlayan doğacak olan oğlumuz Ali Aras'la daha da AŞKIMIZ kuvvetlendi....

Ayşegül; Evet kesinlikle aşk, Alparslan ve doğacak olan oğlumuz Ali Aras.

Romantik misiniz?

Alparslan; Pek romantik olmasını beceremem aslında mesela çiçek almasını da hiç sevmiyor... Ama yeri geldiğinde romantik olmaya çalışıyorum...

Ayşegül, Her kadın gibi  evet. 

Yakın zamanda mutluluğunuza mutluluk katacak olan bebeğinizi kucağınıza alacaksınız. 

Allah tamamına erdirsin. 

Çocuk sahibı olmaya nasıl karar verdınız ve bu karar sızı korkuttu mu ilk başlarda. 

Ayşegül; Allah razı olsun, çok teşekkür ederim. Hiç bir zaman bu karar bizi korkutmadı... ALİ ARAS bizim bir birimize daha çok kenetlenmemize vesile oldu... Bu kararı doktorumuza danışarak beraber karar aldık..

Hamilelik süresince fiziki olarak taşmak da zorlanma oldu mu? Ya da son aylarda olacak mı? 

Ayşegül; Şuan da çok zorluk çekmiyorum, fakat gelişimi boyu ve kilosu çok güzel sağlıklı olduğu için sanırım son aylarda beni biraz yoracak ama Allah'ın  izniyle bu zor sürecide atlatacağız...

Eşim olmadan yapamam dediğiniz neler var?

Alparslan; Ayşegül  olmadan tek başıma bir şey yapacağımı sanmıyorum. Onun bana olan sevgisi aşkı beni ayakta tutuyor... Harika ve muhteşem bir eş Allah ondan razı olsun

Ayşegül; Biz birbirimizin eli ayağıyız. Ne o bensiz olabilir ne ben onsuz.

Günlük hayatta ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?

Alparslan; Resmi daireler de ve bankalar da çok zorluklar çekiyoruz... Maalef vezneler çok yüksek boyumuzu aşıyor... İş arıyoruz iş yok.. Sigortamız yok. Biz neyse de çocuğumuzun geleceğini ne şekilde nasıl hazırlayacağız hiç bir fikrim yok. Devlet bizi görmezden geliyor... Umarım ilerde her şey düzelir...

Son olarak ne söylemek istersiniz? 

Alparslan, Ayşegül; Öncelikle bize bu imkanı verdiğiniz için ve sesimiz olduğunuz için çok teşekkür ederiz.

Ülkemin güzel insanları. Eğitim önce evde başlar, lütfen çocuklarımıza engelli bireylere karşı nasıl davranmaları gerektiğini anlatın. Herhangi bir engelli gördüklerinde onlarla dalga geçilmeyeceğini, minik bir tebessümle mutlu olabileceklerini anlatın. 

Bu dünyada hepimiz biriz,herkesin  birer engelli adayı olduğunu unutmayın.

Bizim gibi kısa boylu insanları gördüğünüz de sanki ilk defa görür gibi kahkaha atmaktan alaycı bakışlardan uzak olun...Engelli bireylere iş ve iş imkanı sunulsun...

Sevgili Ayşegül ve Alparslan. Doğacak olan Ali Aras'la huzurlu, mutlu olun.

RÖPORTAJ: FİLİZ BAHÇIVAN