Böylece İhtiyaçta Kalmaz...

Abone Ol

Neredeyse Nisan ayını da bitirdik ama hâlen seçimler ve siyaset ilk gündemimiz…

Ekonomi ise muallakta kaldı… Sürümceme de bırakıldı… Haliyle de veriler sürünüyor… Muallakta bırakmak, aslında umursamamaktır da… Gelebilecek sorunları görmek istememek, hatta inkâr etmektir…

Mutfağa girmiş, çorba pişiriyoruz. Tencerenin içinde çok güzel malzemeler var. Ama çorba ile yeterince ilgilenmiyoruz. Çorba ateşte, kaynamış. Yeterli ilgi hâlen yok. Ve haliyle dibi tutmaya, katılaşmaya başlıyor…

Bakın yoğun olarak konuşmamız gereken, açıklanmış veriler ekonomiyi nasıl anlatıyor? Elbette en yalın ve basitçe… 

Öncelikle finansımızı yöneten, bankalarımızın sağlıklı işlemesi çok önemli, oradan başlayalım… 

Maalesef bankalarımızın batık kredi tutarı 107 milyar TL’ye yükselmiş… Ve son altı ayda %43 artmış. Toplam krediler içerisindeki batık kredi payı ise %4’e çıkmış… 

Banka rasyoları bizim gibi dış borcu yüksek olan ülkeler için önemli… Çünkü yüksek miktardaki borcu çevirmek zordur. Bilgi birikimi ister ama daha çok olumlu somut veriler ister. 

Dış borç taksit dönemlerinde tekrar dış borç bulmak gerekebilir. Ve tekrar dış borç isteyebileceğin yabancı, ilk olarak ülkenin banka rasyolarına bakar… 

%4 batık oranı kötüdür ama kısmen kabul edilebilinir… 

Bu durumda bu oranın artma ihtimaline de bir bakalım… Mesela TOBB’un son açıkladığı Ocak 2019 enerji kullanımı bize gerekli fikri verebilir… Çünkü enerjinin kullanım yüzdesi bize üretim kapasite durumumuzu, makine kullanım yoğunluğumuzu anlatır.

Açıklamaya göre; Ocak 2019’da sanayi de kullanılan elektrik %11,7 azalmış… Tarımsal sulama da kullanılan enerji ise %60 azalmış… Tarımsal sulama da kullanılan enerji için “Ocak yağmur ayı, tabi azalır” demeyin… Kıyaslanan Aralık ayıda yağmur ayı… 

Elektrik tüketimi azalınca haliyle enerji şirketleri ürününü, enerjiyi satamaz oldu… Zarar etmeye başladı… Bunu fark eden yetkililer %37 oranında zam yaptı. Fakat başka bir enerji kurumu zammın tüketiciye yansıtılmayacağını duyurdu… Elindeki enerjiyi satamayan, azalan satışına rağmen zammı yansıtamayan enerji şirketleri zarar etmeye devam etti. 

Ve Şubat 2019 verilerine göre; 136 enerji şirketi kapanış verdi… 

Bu şirketler, enerji yatırımlarını yaparken kamu ve özel bankalardan bolca kredi kullandılar… Ve yine açıklamalara göre; Enerji sektörünün toplam kredi borcu 50 milyar dolar… Yani bugünkü kur ile yaklaşık 300 milyar TL… Zarar eden ve kapanan enerji şirketleri sebebiyle oluşabilecek batık kredi riski gerçekten çok büyük… 

Elbette sadece bu da değil… Bankalardan en fazla kredi kullanan sektör inşaat sektörü… Ve biliyoruz ki inşaat sektöründe de zarar eden, konkordato ilan eden, kapatan firmalar daha fazla… Bunun yanı sıra çok fazla sayıda işsizlik sebebi ile kredisini ödeyemeyen, hatta hukuk süreci başlamış veya başlayacak, çok fazla tüketici kredisi olduğunu da okuyoruz… 

Sadece bu iki büyük sektörün kredilerini ödeyemeyecek ve zarar eder duruma gelmesi, yakın zamanda işsizliğin daha da artabileceğinin en somut göstergesidir…  

Aynı zamanda da enflasyonun yükseleceğinin göstergesidir… İçinde bulunduğumuz mevsimin sebzesi ıspanak bile, marketlerden 5 TL’ye alışımızın sebebidir… Gelirlerimiz azalırken, yaşam maliyetlerimizin artacağının göstergesidir… 

Ve tabi ki siyasi sebeplerin dışında da doların artacağının göstergesidir… 

İşte bu gelişmeler yabancı finans yatırımcısının Türkiye’ye finansal yatırım yapmasını engelliyor… Hali hazırda Türkiye’de yatırımları bulunan yabancılar da çıkmak için fırsat kolluyor… 

Batık kredi meselemiz acilen tedavi bekleyen bir mesele… Ayağı yere basan net, somut reformlara ihtiyacımız var… Özellikle tarım ve eğitim reformlarına ihtiyacımız var… 

Önümüzdeki hafta ramazan ayımız başlıyor… Öncelikle hayırlara vesile olmasını dilerim… Şimdiden sıcacık ramazan pidelerinin kokusu burnuma geliyor… Ama buğday ambarı ülkemizde unu bile ithal etmemiz ile, ekmekten bağımsız fiyatı açıklanan pide fiyatının yüksek olacağını şimdiden söyleyebiliriz… 

İşsizliğe çözüm bulmak zorundayız. Enerjimizi boşa akıtamayız… İşsizlik insanı zor durumlara düşürür… İntihara ya da kötülüğe sürükler… 

Bu hafta açıklanan 2021 yılına kadar 48 yeni cezaevi planlayarak, bütçeye 9 milyar maliyet koymak yerine… Bu para ile işsiz vatandaşlarımızı, boş kalmış tarlaları ekmeye teşvik etsek ne güzel olur… En azından gıda ithalatı biter… İşsizler para kazanır mutlu olur… 

Böylece yeni ceza evlerine de ihtiyaç kalmaz…