SEVGİLER VE GÜNAYDINLAR DOSTLAR!

Öncelikle ayrı ayrı çok sevdiğim iki müvekkilimin bugün vefat ettiklerini öğrendim;üzgünüm;ruhları şad olsun.

Can  dost Ferda’mın halası Şükran Hanım tam bir Cumhuriyet Kadını idi.

Can dost Şafak Bey’in ortağı İlal Köksal’da tam bir Cumhuriyet beyefendisi.Rabbim yakınlarına sabırlar versin.

...

Gelelim tarihte bugüne:

UMUTSUZ YÜREKLERE 

BÖYLE TARİHLER DERMANDIR!!!

23 Ağustos 1921 tarihi,

Sakarya Meydan Muharebesinin başladığı tarihtir.22 gün 22 gece sürmüş olan muhabere esnasında Polatlı’ya kadar gelmiştir  düşman ve top sesleri altında görevini yapmıştır TBMM.

Atatürk anlatımlarında:

Sakarya Meydan savaşından,

çok büyük ve kanlı savaş anlamına gelen;

“Melhame-i Kübra”ifadesi ile bahseder.

Mustafa Kemal Paşa 12 Ağustos 1921’de Polatlı’daki Cephe Karargahına giderek bizzat askerinin başına geçmiştir.

Üstelik birkaç kaburga kemiği kırığına rağmen,

Cepheden-askerinin başından ayrılmayarak savaşı idare etmesi;

ZAFERİ KAZANMAMIZDA EN ÖNEMLİ ETKENDİR. Mustafa Kemal Atatürk,ünlü "Hattı Müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça vatan terk olunamaz”sözünü bu savaşa atfen TBMM'de söylemiştir.

Çünkü TÜRK ASKERİ başında CESUR KUMANDAN görmek ister;

Cesur komutanla olmazları/olmaz;

Yokları-yoklukları/var haline getirir;Sakarya Savaşında da öyle olmuştur.

Ayrıca Sakarya Savaşında;SUBAY ŞEHİTLERİNİN çok olması;

“Subay Savaşı”olarak adlandırılmasına da neden olmuştur...

Kronolojik olarak savaşın gelişimine bakarsak:Yunanlılar, Eskişehir ve Kütahya savaşlarından sonra Türkler'in Sakarya'nın doğusuna kadar çekilmelerini kendileri için bir zafer sayıyor, Türk ordusunu tamamen imha ederek yeni Türk devletinin başkenti durumunda olan Ankara'yı ele geçirmeyi amaçlıyorlardı. Sayı ve silah bakımından çok üstün durumda olduğunu biliyordu Yunanlılar.Harekete geçirdiği kuvvet gerçekten büyüktü; 120 bin asker, 300 top, 88 bin piyade tüfeği, 6 bin hafif makineli tüfek ve birkaç uçak.

Sakarya Savaşı 22 gün 22 gece devam etti ama Mustafa Kemal bir an bile cepheden-ASKERLERİNDEN ayrılmadı.

İlk büyük çarpışma 23 Ağustos günü Sakarya mevzii önünde başladı. Bu tarihten 12 Eylül 1921 gününe kadar aralıksız devam etti. Yunanlılar bir hayli kayıp vermelerine rağmen bazı noktalarda savunma mevzilerini aşabildiler. Fakat gerileyen birliklerimiz derhal yeni hatlar kuruyor, Başkumandan Mustafa Kemal Paşa'nın "Hat müdafaası yoktur, satıh müdafaası vardır, o satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça bırakılamaz..." şeklindeki emir ve talimatına uyarak, alışılmamış bir savaş veriyorlardı.

Düşman kuvvetlerini Anadolu bozkırlarına yaymak, taktiğin amaçlarından biriydi ve başarıldı. Yayılan düşman birlikleri arasında irtibat sağlamak, su ve yiyecek temin etmek zorlaştı ve 1 Eylülden itibaren Yunan taarruzları şiddetini kaybetti. 6 Eylül'den itibaren ise Türk taarruzları şiddetlendi. 7 Eylülde Yunanlılar çekilmeye başladılar. 12/13 Eylül gecesi kesin zafer kazanıldı.

Sakarya Savaşı, Türk milletinin topyekün Kurtuluş Savaşı'ydı. Babalar, oğullar cephede

savaşırken, analar ve bacılar da onlara cephane, araç, gereç yetiştirmeye çalışıyordu.

Sakarya Zaferinden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi, Mustafa Kemal'e müşir (mareşal) rütbesi ve GAZİ unvanını verdi.

...

Bir anekdot ile tamamlayalım anlatımımızı:

Halide Edip Adıvar Kurtuluş Savaşı anılarını kapsayan “Türkün Ateşle İmtihanı” adlı eserinde, Sakarya Meydan Savaşı sırasında Duatepe’nin alınışını şöyle anlatır:

“Mustafa Kemal Paşa’nın muharebeyi idare ettiği siperlere girdiğimde; 

“Gelin Hanımefendi, harbediyoruz, Duatepe’ye hücum ediyoruz”dedi. 

Biraz sonra Duatepe alınmıştı. Üstünde bir tek Türk askerinin, güneşin altında, elinde bayrakla ayakta durduğunu gördüm. İşte o an, Türk’ün makus talihinin artık değiştiğini hissettim.”

...

KURTULUŞU GERÇEKLEŞTİRENLERİN RUHLARI ŞAD OLSUN ...

Av.Tülay Bekar