Washington Üniversitesi Psikoloji profesörü Gottman 20 yıl boyunca beş bin çift üzerinde yaptığı araştırma sonunda “Evlilikler neden biter, ya da devam eder” adlı kitabında tüm detayları yazmıştır. Profesör araştırma amaçlı test laboratuvarına davet ettiği yeni evli çok iyi anlaşan sempatik bir çifte evdeki sıradan bir sorun hakkında konuşmalarını istiyor ve bunu kayda alıyor. Bir yıllık evli çift kendileri için sorun oluşturan çöp konusunu seçiyorlar. “Evde biriken çöpün ne zaman, kim, nasıl dışarıya atacaktır” konusunda çift sadece 15 dakika tartışırlar. İletişim kaydı biten çifte teşekkür ediliyor. Çift mutlu bir şekilde evlerine gider. Ekip kaydedilen videoyu inceler ve çiftin en fazla beş yıl içinde boşanacaklarını iddia ederler. Beklenen olur ve o gayet mutlu görünen çift üç yıl içinde boşanırlar.


Prof. Gottman sadece 15 dakikalık videoları analiz ederek, bir çiftin ayrılıp ayrılmayacağını % 90 doğruluk ile tahmin edebiliyor. Hatta daha sonra sadece 3 dakikalık video kayıtlarından tahmin yapmaya başlıyor ve tahminleri %87 doğru çıkıyor. Peki, burada kullanılan temel kriterler nelerdir


1.Olumlu ve olumsuz ifade oranları: Üç dakikalık her videoyu saniye saniye analiz edip, eşler tarafından sözlü ve beden dili ile ifade edilen olumlu ve olumsuz duygu oranı 5 e 1 ise çiftler ayrılmıyor. Yani %20 olumsuz, %80 civarında olumluysa çiftler ayrılmıyor.
Ne konuşursanız konuşun; “şimdi ben bu konuyu onu kızdırmadan nasıl ifade edebilirim veya nasıl konuşursam onda olumlu etki bırakırım” diyebilmeliyiz. Çatışma alanlarının çokluğu o kadar önemli değil. Önemli olan farklılıkların, anlaşmazlık konularının nasıl ifade edildiğidir. Ne olursa olsun hiç bir şey hasıraltı edilmeden en uygun bir dille ifade edilmesidir. Haklı değil mutlu kalabilmeyi becermeyi öğrenmeliyiz.


2.Aşağılama: En kötü etki aşağılama sonunda oluşmakta. Aşağılamanın yaygın olduğu iletişimde boşanma oranı %100. Aşağılamanın olduğu ilişkinin kurtarılması neredeyse imkansız. Sorun ne olursa olsun saygının kaybedilmesi aşağılamaya neden olmakta. Aşağılamada hedef alınan onun kimliğidir, varlığıdır.
Ör: “Sen zaten adam olmazsın, kötüsün.. vb” türü konuşmalarda özgüveni kökten sarsılan kişi ayrılsa da yıllarca olumsuz etkiden sıyrılamamaktadır.

3.Eleştiri: Sürekli hata aramak, yargılamak; davranışlarından ziyade kişinin karakteri ve kişiliğini eleştirmek yönetilmesi imkansız tepkilere neden olur. Eleştirilme nedeniyle kendisini kötü hisseden kişi kendisinde bir sorun olduğunu düşünüyor ve o ilişkiden kurtulmanın yollarını aramaya başlıyor. Kişi eleştirildiği yerlerden uzaklaşırken takdir edildiği yere doğru gider.
Beğenmediğimiz hatalı bulduğumuz davranışlarla ilgili olarak kullandığımız dil kalıbı oldukça önemli. Ör: “Bu konuda yanlış davranıyorsun, hatalısın” değil, “Bu konuda doğru davranmadığını düşünüyorum” şeklinde konuşabiliriz. Kullandığımız cümlelerimizin sonu “N” harfi ile değil, “M” harfi ile bitmeli. O zaman kişi dışarıdan nasıl görüldüğünü anlamaktadır. Bu bir geri bildirimdir. “Ben dili” dediğimiz cümle kalıplarında hatalı, yanlış bulduğumuz davranışlarla ilgili duygu ve düşüncelerimiz dile gelir. Ben dili (sonu “M”ile biten cümleler) de ötekileştirme, dışlama yoktur. 


4.Sürekli savunma: Evliliklerde ayrılma nedenlerinin biride çiftlerin karşı tarafı anlamadan sürekli savunmaya geçmesidir. Her davranışında sürekli bahane bulmak mazeret üretmek, neden böyle yaptığını ispatlamaya, haklı çıkamaya çalışmak. Hal bu ki karşı tarafı anlamak, kendini savunmaktan daha etkilidir.


5.Susma: Susma çok etkili gibi görünmese de aslında en olumsuz etkiyi yapar. Susan kişi karşısındakini kişiliksizleştirmektedir. Susarak karşımızdakini umursamamış oluruz. Umursanmayan kişi kendini kötü hisseder. Susan kişi karşısında her kim olursa kendini değersiz hisseder. İnsan kendisini alçaltan, değersizleştirenlerden ayrılmak uzaklaşmak ister.

İnsanlar karşısında susmak kadar yüzüne bakmamak, duruşu karşımızdaki kişiden farklı yöne kaydırmak, görmezden gelmek, selam vermemek önemsememek, onun varlığını yok saymak, insanların kendilerini kötü hissetmelerine yol açar...

Ülkemizde durum nedir?

ABD kaynaklı olan ama bizim içinde geçerli olan bu verilere ek olarak; ülkemizde dayağın, küfrün ve çocuk gelinlerin oldukça yaygın olması, her yıl artan kadın cinayetleri yanında; sadece kağıt üzerinde kalmış, çoktan bittiği halde evliymiş gibi rol yapan, çoktan boşanmış ama evlilik oyununu sürdürenlerde çoğunlukta...