Türkiye’de ya hep ya hiç zihniyeti; her gruba, her fikir akımına, 

     Hemen hemen her yazar ve çizere hâkim gibi.

     Oysa “Huz ma safâ, da ma keder.” düstûru; prensip ve ilke olmalı. 

     Her fikri, ne tamamen kabul etmeli, ne de büsbütün red.

     Şüphesiz, tamamen reddedilmesi gereken 

     Ve tamamen kabul  ve tasdik edilmesi icap eden, 

     Fikir ve görüşler de vardır elbette.

     Ama genelde, birinci şıkta dediğimiz gibi, 

     Bir anlayış içinde olmak gerek.

     Somut örnek verecek olursak 

     -Kısmen iki tarafın nisbeten yumuşamasına rağmen yine de- 

     Sağ ve sol cenah mensupları; birbirlerini topyekün itmekte 

     -Özellikle yayın organlarında- birbirlerine,

     Zinhar, hayat hakkı asla tanımamaktadır.

     Sağ da Sol da, karşı tarafın yazar - çizer takımını, 

     Elinin tersiyle itmekte, körü körüne birbirini karalamakta. 

     Birinin ak dediğine, öteki kara demekte! 

     Öbürünün kara dediğine, beriki ak demektedir!

     Ve bu iki tarafın birbirleri aleyhinde aldıkları karar, vardıkları fikir, 

     Sadece peşin yargıya dayanmakta; 

     İki taraf da birbirine yargısız infaz uygulamaktadır.

     Oysa orta yol şu olmalı değil mi? 

     Bir şey, bütün bütün kabul görmüyorsa, tamamen de reddedilmemeli.

     Aslında iki tarafın da, diğer tarafta güzel bulacağı fikir ve duygular yok değil. 

     Akıl akıldan üstün olduğu gibi, 

     Her insanın farklı olan ve hoşumuza giden yanları olabilir.

     Hem vardır. Yeter ki, biraz birbirimize eğilelim. 

     Yekdiğerimize değer verelim. 

     Bir kalemde birbirimizi silip atmıyalım.

     Elbette her grubun, her hususta kendine has bakış açısı olacaktır. 

     Yine de birbirimize karşı müsamaha / tolerans ve hoşgörü içinde olmalıyız. 

     Ama olamıyoruz!

     Nitekim İstiklâl  Harbi / Bağımsızlık ve Kurtuluş Savaşı’na bakışta;

     Birbirimize tahammülsüzlüğün, aşırı uçlarda yer alışın somut örnekleri, 

     Bol bol karşımıza çıkmaktadır.

     Meselâ bir taraf  İstiklâl Harbi’ni hafife almakta, 

     Nerdeyse yok saymakta. Hattâ yapılmamış gibi, 

     Acaip bir tavır ve anlayış içine girebilmektedir!

     Bu satırların sahibi (.....) Üniversitesinde bir Yard. Doç. Dr.’un 

     -Tabii ki benimsemediği için, beğenmediği kişilerden dolayı 

     Ve onların taşıdığı fikirlerden ötürü olsa gerek- 

     İstiklâl Harbi de oldu mu ki acaba? 

     Diyen şaşırtıcı sözlerine bizzat şahit ve tanık olmuştur.

     O tiplere göre Millî Mücadele; iç - dış odakların, 

     Danışıklı döğüşlerinden ibaret olup; 

     Birkaç silahın karşılıklı tak-tuklarıyla 

     Birbirlerine kuru - sıkı ateş etmelerinden 

     Başka bir şey değildir!