Bizim bizden başka ülke olarak dostumuz yoktur bu durumu artık ilelebet biliyoruz. Madem ki  bize dost yoksa kendi işimizi kendimiz göreceğiz. Kimsenin eline bakmadan, kalmadan ipimizi de pimimizi de kendimiz çekeceğiz. Bunu nasıl yapacağız? Dinimizi ve ibadetimizi kendimiz istersek gizli, istersek aşıkâr yaşayabiliriz. Buna kimsenin bir sözü zaten olamaz. Fakat fitire ve zekâtlarınızı camilere değil, hacılara hocalara değil de öğrencilere ve çocuklara verin ki okuyup gelecekte bilim insanı olsunlar. Tesettürlü hanımlarımız hastaneye gittiğinde bayan doktorunuz var mı dediğin de kayıtsız şartsız kem küm yapmadan var diyebilelim. Bilim insanlarımızı okutup destek olarak çoğaltalım ki yurt dışından ilaç, aşı vesaire beklemeden kendimiz yani biz elini tuttuğumuz çocuklarımız  üretebilsinler. Kendimiz üretip kendimiz türetmemiz için de çocuklarımızın bizim maddi desteklerimize ihtiyaçları var unutmayalım. Ha bu arada camileri, din görevlilerini asla dışlamak, üzmek, men etmek değil söylemek istediklerim. Önce sağlık, hastane, doktor, ilim ve bilim insanları yetiştirip yerlerine yerleştirmemiz lazım. Bu ihtiyaçlarımız ortadan kalkarsa dinimizi daha rahat severek ve sıkıntısız yaşarız. Bu güzel ve verimli ayın kıymetini bilelim. Çocuklara, okullara, öğrencilere zekat ve fitirelerimizi elimizden geldiğince, dilimizin döndüğünce, gönlümüzden koptuğunca vermeye gayret gösterelim. Bu ülke de bizim, bu okullarda  bizim, bu çocuklarda bizim her şeyi devletten beklersen sıra bize zor gelir unutmayın.

Sevgiyle kalın…