“Maziye sor, ecdadımı söyler sana kimdi; 

Bir bitmez ufuktum, küre vaktiyle benimdi.”

Evet şairin dediği gibi aslında bizim kim olduğumuzun en iyi şahidi mazi yani tarihtir. Türkler tarihin her döneminde gerek komşuları ve gerekse de ilişki kurdukları milletlere çok büyük değerler vermiştir. Onlara karşı saygın, saygılı, dostane ve misafirperver davranmıştır. Türk Milleti’nin bu güzel hasletleri ise ilişkide oldukları dostları; ve hatta düşmanları tarafından bile büyük hayranlıklar uyandırmıştır. Türk Milleti’ne övgüler dizen ve hayranlıklarını dile getirenlerin büyük bir kısmı bizim kim olduğumuz, nasıl büyük bir millet olduğumuzu ve ne kadar güzel hasletlere sahip olduğumuzu şöyle dile getiriyorlardı:

İskoç Şair Lord Byron: Kılıcı büyük bir beceriyle kullanan Türk'ün eli, yendiği insanların yarasını sarmakta da ustadır.

Çek Bilim Adamı Jan Amos Comenius: Türkler kahramandırlar, dostlarına zarar vermezler. Yüce Türk milleti tuttuğu eli bırakmaz, sözünden dönmez, iyi ve kötü günlerde dostundan ayrılmaz. Böyle bir ulusla el ele vermek yeryüzünde her zorluğu yenmek için sonsuz bir güç ve yetenek kazanmak demektir.

Fransız Bilgin Gelland: Türkçeyi öğrenmek benim için büyük bir mutluluk oldu. Çünkü Türk'ü anlamak için kendisiyle mutlaka tercümansız konuşmalıdır. Tercüman, ışığı örten zevksiz bir perde oluyor.

Alman General Helmuth Karl Bernhard von Moltke: Silahlı milletin en canlı örneği Türklerdir. Bu diyar(ülke) köylüsünün orak, kâtibinin(memurunun) kalem ve hatta kadınlarının etek tutuşunda silaha sarılmış bir pençe kıvraklığı vardır. Türk ata biner gibi oturur, keşfe yollanan asker gibi uyanık yürür. 

Pierre Loti: Türk'ü anlamamak için tarihe göz yummak gerekir. Haksız saldırılar ve adi iftiralar önünde Türk'ün vakur kalışı, kuşku yok ki körlerin gerçeği, eşyayı anlamadıklarını düşündüklerinden ve körlere acıdıklarındandır. Bu soylu davranış o adi iftiralara ne açık bir cevap oluyor. 

Napoléon Bonaparte: İnsanları yücelten iki büyük meziyet vardır; erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler. 

Alman İktisatçı Fritz Neumark: Türkler pek farkında değil ama Avrupalılar şu gerçeğin farkındadır. Tarihten Türkler çıkarılırsa ortada tarih diye bir şey kalmaz. 

Montesquieu: Türkler olmasaydı tarih olmazdı. Ne yazık ki, tarihlerini yazacak olan tarihçiler yetiştiremediler.

Torquato Tasso: Türklerden bahsediyorum. Düşmanına saldırırken amansız bir kasırgaya, korkunç bir denize ve insafsız bir yıldırıma benzeyen Türk; dost yanında ve silahsız düşman karşısında bir seher yelidir, berrak bir göldür. Gönül açan bu yeli yıldırma, göz kamaştıran bu gölü coşkun bir denize çevirmek tabiatı da inciten bir gaflet olur.

Fransız Şair Alphonse de Lamartine: Irk ve millet olarak Türkler, bence geniş imparatorluklar içinde yaşayan kavimlerin en asili ve başta gelendir. Dini, sosyal ve örfi faziletleri, tarafsız kimseler için birer takdir ve hayranlık kaynağıdır.

İsveç Kralı XII. Karl: Poltava'da esir oluyordum. Bu benim için bir ölümdü, kurtuldum. Buğ nehri önünde tehlike daha kuvvetli olarak belirdi; önümde su, ardımda düşman, tepemde cehennemler püsküren güneş... Su beni boğmak, düşman beni parçalamak, güneş beni eritmek istiyordu; yine kurtuldum. Fakat bugün esirim, Türklerin esiriyim. Demirin, ateşin ve suyun yapamadığını onlar bana yaptılar, esir ettiler. Yalnız ayağımda zincir yok, zindanda da değilim; istediğimi yapıyorum. Fakat bu defa da şefkatin, asaletin, nezaketin esiriyim. Türkler beni işte bu elmas bağa sardılar. Bu kadar alicenap, bu kadar asil, bu kadar nazik bir milletin arasında hür bir esir olarak yaşamak, bilsen ne kadar tatlı. - Demirbaş Şarl

Arap Tarihçi İbn-i Hassul: Seceat ve cesaret bakımından Türklerden üstün; büyük hedeflere ulaşmak bakımından da onlardan dirayetli hiçbir kavim yoktur. Cenab-ı Hak onları aslan sıfatında yaratmıştır.

Lady Mary Wortley Montagu: Türk kadınlarının en büyük süsü Türk oluşlarıdır. Onlar süslenmek için elmas veya zümrüt takınmıyorlar, belki üzerlerinde taşıdıkları o taşları süslemiş ve kıymetlendirmiş oluyorlar. Çünkü her Türk kadını canlı bir inci ve paha biçilmez bir pırlantadır. 

Kayzerling: Türkler muhakkak ki Avrupa tarihinin ve yakın Asya tarihinin bildiği en halis efendi millettir.  

Türkiyatçı Léon Cahun: Eğer Türkler’in himmeti olmasaydı, İslâm medeniyeti o kadar yükselmez ve o derece geniş iklimlere yayılmazdı.

Papa X. İnosan: Müslüman Türkler olmasaydı İslâmiyet Arap Yarımadası’ndan çıkamazdı. Müslümanlığa cihan şümul kudret ve mahiyetini veren Müslüman Türklerdir.

Kısacası: Bugün bizi anlamayanlar, anlamaktan zorlananlar veya anlamak istemeyenler lütfen dönüp bir de tarihe ve kendi tarihlerine baksınlar! Eminim ki; kendi tarihlerinde bile Türk Milleti’nin onlara uzattığı yardım elini göreceklerdir. İşte o zaman bizim kim olduğunuzu anlayacaklardır. En son olarak siz kimsiniz diye soranlara ise cevabımız şu olacaktır:  “Biz bin yıllar boyu insanlığa; adaleti, merhameti, şefkati ve  barışı getirmek için çaba sarf etmiş büyük Türk Milleti’yiz!”