Kitap Dünyası
AVNİ PAŞA
SARUHAN VE CEBELİBEREKET MEBUSU
ORHAN BARLAS’ın AVNİ PAŞA SARUHAN VE CEBELİBEREKET MEBUSU adlı kitabı Kapı Yayınlarından çıktı. 1877 – 1930 Hayatı ve Zamanı
Kırmızı-yeşil şeritli özel İstiklal Madalyası’nın ilk sahiplerinden. Tarih kitaplarımızın söz etmediği saklı kişiliklerden. Avni Paşa gerçekte kimdi? 20. yüzyılın başlarındaki Makedonya’ya, Osmanlı’nın çöküş dönemine, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne, “Hürriyetin İlanı”na, Balkan ve Birinci Dünya Savaşları’na, Kilikya’da Ermenilerin ayaklanmalarına ve tehcirine, İzmir yöresinde Kuvâ-yi Milliye’nin kuruluşuna, Çerkez Ethem kuvvetlerinin oluşturulmasına, 1919-20 yıllarındaki iç savaşa, Birinci Meclis’e ve Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan bir şaşırtıcı hikâye… Hep bir paşalar mücadelesine sahne olmuş uzun tarihin ilginç çehrelerinden birisini Orhan Barlas aydınlatıyor. “Yük gemilerinden kalkan uçaklar Kilikya şehirlerine yağmur gibi bomba yağdırıyordu. Halk dehşet içine düşmüştü. Bu daha önce hiç görülmemiş duyulmamış bir şeydi. Aniden havadan yağan bombalar sivil halka, hastanelere ve fırınlara ölüm saçmaktaydı. Müslüman halk iç bölgelere, Amanos Dağları’na kaçmış, buna karşın Ermeni ahali kılını bile kıpırdatmamıştı.”
Bitkilerin İnanılmaz Yolculuğu
STEFANO MANCUSO BİTKİLERİN İNANILMAZ YOLCULUĞU Alfa Yayınlarından çıktı. Araştırma türündeki eserin Çevirmeni : Leyla Tonguç Basmacı
Bitkiler yolculuk mu yapar? Mancuso bu sorudan yola çıkarak kökleri toprağa bağlı bitkilerin kendi türünü korumak için kıtalar arasında nasıl yolculuk yapabildiklerini gözler önüne seriyor. Bitkilerin İnanılmaz Yolculuğu’nda, hayvanlar tarafından dünyanın dört bir yanına taşınan bitkilere, tecrit edilmiş bölgelerde nasıl büyüyebildiklerine, İkinci Dünya Savaşında atom bombasına maruz kalmış Hibakujumoku ağaçlarına, Çernobil faciasına direnen bitkilere, verimsiz adalara nasıl hayat getirdiklerine ve dünyayı dolaşırken çağlar boyunca nasıl seyahat edebileceklerine şahit olacağız.
ÇORAK ÜLKE
T. S. ELIOT ÇORAK ÜLKE Şiir kitabı CEM YAVUZ’un çevirisi ile Everest Yayınlarından çıktı.
CEM YAVUZ’UN TÜRKÇESİ VE NOTLARIYLA 100. YIL ÖZEL BASKI
Çorak Ülke ilk kez Ekim 1922’de, T. S. Eliot’ın II. Dünya Savaşı arifesine (1939) kadar çıkardığı The Criterion dergisinde yayımlandı. Bu “operatic” yapıt, insanlık ideallerine dair bütün umutları tüketen barbarca savaşa ve savaş sonrası mayalanan toplumun iliklerine işlemiş nihilizmle ahlaki çürümeye verilmiş sarsıcı bir yanıttı. Basıldığı tarihten 100 yıl sonra bile sözün çorak toprağından leylaklar bitirme kudretini koruyan bu şiir, kapsamlı çevirmen notlarını da içeren özel bir baskıyla çift dilli olarak Türkçede yeniden hayat buluyor:
Hangi köklerdir yapışıp onu kavrayan, hangi dallar
Uç verir şu moloz yığınından? Ey İnsanoğlu,
Söyleyemezsin bunu, kestiremezsin, çünkü senin bildiğin anca
Parçalanmış suretler yığınıdır, güneşin kavurduğu,
Orda ne ölü ağaç sayvan olur, ne cırcır böceği teselli
Ne de kupkuru taş su sesi bağışlar. Bir tek
Bu kızıl kayanın altı gölgelik,
(Gel sığın bu kızıl kayanın gölgesine),
Sana başka, sabahları peşin sıra seğirten
Ya da akşam vakti seni karşılamaya duran gölgenden
Bambaşka bir şey göstereceğim;
Sana korkuyu göstereceğim bir avuç tozda.
DERVİŞLER VE SUFİ ÇEVRELER
HAŞİM ŞAHİN DERVİŞLER VE SUFİ ÇEVRELER adlı Araştırma türündeki eser Alfa Yayınlarından çıktı.
Klasik Çağ Osmanlı Toplumunda Tasavvufi Şahsiyetler
Osmanlı Devleti söz konusu olduğunda Şeyh Edebalı ve Osman Gazi’nin şahsında başlayan sufi çevre-iktidar yahut diğer bir deyişle tekke-devlet ilişkileri ilerleyen dönemlerde de etkin bir şekilde varlığını sürdürmüştür. Orhan Gazi’nin Geyikli Baba’yla; Yıldırım Bayezid’in Emir Sultan’la; II. Murad’ın Hacı Bayrâm-ı Velî’yle; Fatih Sultan Mehmed’in Akşemseddin’le; Kanûnî Sultan Süleyman’ın Yahya Efendi’yle ve I. Ahmed’in Aziz Mahmud Hüdayî’yle ilişkileri Osmanlı tasavvuf tarihinde önemli bir yer teşkil eder. Diğer taraftan Yazıcızâde Muhammed, Ahmed Bîcân gibi bazı sufilerin ısrarla iktidardan uzak kalmaya çalıştıkları, bazılarının münzevi bir hayat sürmeye çalışırken, Otman Baba, Pirî Baba yahut Pir Ali Aksarâyî örneğinde görüldüğü üzere bir kısmının ise mensubu oldukları kalendermeşrep yapı gereği iktidar tanımaz bir tavır sergilemeleri de yine Osmanlı sufiliğinin bir diğer zenginliği ve karakteristiği olarak değerlendirilebilir. Seyyid Ali Sultan, Emir Sikkînî, Yazıcızâde Kardeşler, Otman Baba, Merzifonlu Piri Baba, Koyun Baba, Seyyid Velâyet, Baba Haydar en-Nakşîbendî, Beşiktaşlı Yahya Efendi ve Lâ’lîzâde Abdülbâki Efendi kitapta biyografilerine yer verilen mutasavvıflardır.
DOĞU SEYAHATNAMESİ
DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU GEZİ REHBERİ
MELİH USLU DOĞU SEYAHATNAMESİ DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU GEZİ REHBERİ adlı Gezi kitabı Mona Kitaptan çıktı.
Anadolu’nun doğusundan yüzler, sesler, tatlar, tanıklıklar… Ankara’dan ötesi çok ama çok güzel; gidin mutlaka. Öyle üstünkörü değil; tanışarak, yüzleşerek, sindirerek gezin. Esnafa selam verin, çocukların oyunlarına katılın, yer sofralarına oturun, boz tepelerin ardındaki hayatlara kulak verin. Ben öyle yaptım ve Doğu’ya doyamadım. Kaç yüz kere çaya davet edildiğimi, bana kaç kez “Başım gözüm üstüne, yemeğe de buyur,” dendiğini hatırlamıyorum. Hem gözlüğüm hem de insanlara eğitimli olduğumu düşündürten yüzüm nedeniyle bana kaç kez “Hocam” dendiğini de sayamadım. Adres sorduğumda işini gücünü bırakıp beni aradığım yere kadar götüren insanlar tanıdım. Gérard de Nerval’den ilham aldım; Nuh’un, Ahmedi Hani’nin, Veysel Karani’nin, Ali Emiri’nin, Ahmed Arif’in, Yaşar Kemal’in izini sürdüm. Kazancı Bedih’in ezgilerinde Mem’in Zin’e, Siyabend’in Heco’ya, İbrahim’in Allah’a aşkını düşledim ve ben bu toprak sarısı coğrafyayı çok sevdim. Unutmayın! Anadolu’nun doğusunu görmeden Türkiye’yi tanımış olamazsınız
KAFKA SİNEMAYA GİDİYOR
Hanns Zischler KAFKA SİNEMAYA GİDİYOR adlı İnceleme kitabı Esen Akyel çevirisi ile Everest Yayınları’ndan çıktı. Franz Kafka, günlüklerinden de anlaşıldığı üzere tutkulu bir sinemaseverdi, anlatı tarzında sinemadan da çokça esinlenmişti. Ayrıntıların peşinden dur durak bilmeden koşan azimli yazar Hanns Zischler, Kafka’nın metinlerini yıllarca inceledi, yerli ve yabancı pek çok arşivi taradı, kütüphanelerde araştırmalar yaptı, dönemin gazetelerini didik didik etti, fotoğraflar, program broşürleri, film ilanları, posterler topladı, Kafka’nın gittiği sinemaların, seyrettiği filmlerin, hayranlık duyduğu sahnelerin ve etkilendiği oyuncuların izini sürdü. Tüm bu çabalarının sonucunda ortaya çıkan ve Kafka araştırmalarına önemli bir temel oluşturan bu eşsiz eser, ele aldığı sessiz filmler ve yaratıcı sanatçılarla da sinemanın ilk zamanlarına büyülü bir keşif gezisidir.
Keçiyi Beklerken
YEVGENIY P. DUBROVIN KEÇİYİ BEKLERKEN adlı romanı Ali Rıza Dırık çevirisi ile Alfa Yayınları’ndan çıktı.İkinci Dünya Savaşı sonrası Sovyetler Birliği’nde babasız evler, kendilerini büyüten çocuklar, yoksulluk ve açlıkla mücadele eden anneler, yerle bir edilmiş ahlaki değerler, insan ilişkilerindeki derin boşluk… Keçiyi Beklerken’in iki çocuk kahramanı böyle bir coğrafyada yersizliğe, yurtsuzluğa, şiddete ve sınıf ayrımına direnen iki kardeştir. Daha iyi bir yaşam arayışının yıkımla son bulacağından habersiz otoriteye baş kaldırırlar. Dubrovin’in bu trajik hikâyesi Galina Yurkova yönetmenliğinde Frantsuz (1988) adıyla sinemaya uyarlandı.
Manuel’in Kitabı
JULIO CORTÁZAR Manuel’in Kitabı adlı Roman Süleyman Doğru’nun çevirisi ile Everest Yayınları’ndan çıktı. “(…) Yıllardır Latin Amerika’nın sorunlarıyla ilintili metinler kaleme alan biri olmama rağmen roman ve öykülerimde o sorunlardan hiç bahsetmiyor ya da yüzeysel bir biçimde değiniyordum; şimdi burada nehrin iki kolu birleşti, ama bu hiç kolay olmadı, nitekim kimi karakterlerin karmaşık ve çalkantılı çizgisi bunu gözler önüne seriyor.” 20. yüzyıl edebiyatının en özgün isimlerinden Julio Cortázar’ın Manuel’in Kitabı romanı, 1973’te ilk yayımlanışından itibaren yazarın diğer yapıtlarından ayrılan çizgisiyle tartışmalara yol açtı. Manuel, Paris’te yaşayan Latin Amerika kökenli bir bebek, adına bir kitap yaratanlar da ona daha iyi ve daha eğlenceli bir dünya kurmak isteyen büyüklerdir. Latin Amerika’nın o dönemdeki politik durumuna odaklanan bu deneysel siyasi romanda kahramanlar -hem Manuel hem okurlar için- dünyadaki buhranı gerçek gazete kupürleri ve kaynaklarla ortaya koyarken, estetik arayışların ve devrimci hareketlerin bir boyutu da gözler önüne serilir. Cortázar’ın politik düşüncesini ve edebi çalışmalarını bir arada anlamak için eşsiz bir deneyim.
OYUN
A.S.BYATT OYUN adlı Roman İpek Babacan çevirisi ile Everest Yayınlarından çıktı.
Çağdaş dünya edebiyatının en önemli isimlerinden A. S. Byatt’ın Oyun adlı romanı, iki kız kardeş arasındaki gelgitlerle dolu, karmaşık ilişkiler üzerine kuruludur. Julia popüler aşk romanlarıyla tanınan bir yazar, Cassandra ise Oxford’da öğretim görevlisi ve Ortaçağ bilimleri uzmanıdır. Babalarının hastalanması ve ardından vefatı, kardeşleri baba evinde bir araya getirir. Bu buluşma, çocukluklarında yarattıkları, etkisinden çıkamadıkları bir Ortaçağ oyununu hatırlatır. Geçmişte oyuna ara sıra iştirak etmiş ve iki kız kardeşin de kalbine girmiş doğabilimci Simon Moffitt’in dahil olmasıyla anılar gün yüzüne çıkmaya, kıskançlıklar baş göstermeye ve sevgi kılığına bürünmüş nefretin kokusu yayılmaya başlar.
Oyun, birbirini anlayamamış, dahası doğru dürüst sevmeyi becerememiş iki kız kardeşin içine çekildiği karadeliğin kitabı.