Yer, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Eylül 2019 Toplantısı... Kürsüde ABD Başkanından sonra Türkiye Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan konuşuyor. Aslında, genelinde güzel hazırlanmış bir metin. Hazırlayanları kutluyorum. Cumhurbaşkanı, İsrail, Filistin, Pakistan, Hindistan arasındaki Keşmir Sorununa, Kıbrıs, Akdeniz’de hidro karbon aramalarına, Afganistan, Suriye, Afrika, Asya, ABD ilişkilerine, Avrupa Birliği’ne, İran, Ege sorunlarına, Mısır’a, velhasıl çok yönlü, global, küresel dünya meselelerine geniş perspektiften bakan konumda, Türkiye’nin görüşlerini açıklıyor. Birleşmiş Milletlerin temel fonksiyonlarını hatırlatıyor. Pek etkili olmasa da, fazla bir şeyi değiştirmese de “Dünya 5’ten Büyüktür” diyor. Bu, bir dünya liderinin yapabileceği bir konuşma.. Sanki ekonomisi güçlü, sosyal, insani yaşam indikatörleri birçok ülkenin önünde, 8 milyon işsizi olmayan, üniversite mezunları arasında yüzde 25 oranında işsiz bulundurmayan, demokrasisi, politik sistemi tıkır tıkır, tüm kural ve kurumları ile işleyen, insan hak ve hürriyetlerini, adalet mekanizmasını, tarafsız, bağmışız olarak uygulayan, fikir, ifade özgürlüklerini yaşatan, sağlık, sosyal güvenlik, sosyal yardım, konut, eğitim, yaşlıların, engellilerin sorunlarını çözmüş, kendi savaş gemilerini, harp uçaklarını, askeri malzemelerini, makine, computer sistemi dahil kendisi yapabilen, suç işleyenlerin “Sorgusu yapıldığı, serbest kaldılar” diye, vatandaşın tepesinin atmadığı, düğünlerde, asker uğurlamalarında, kadın cinayetlerinde, magandalara karşı, devletin gücünün gösterildiği, trafik terörünün olmadığı, dış politikada çok başarılı bir ülkenin, sanki karizmatik Başkanı konuşuyordu. Sanki dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasında çoktan girmiş, insani yaşam göstergelerinde 181 ülke arasında, 72nci sırada bulunmayan, bir Devlet Başkanı konuşuyordu. 

Ancak durum böyle değildi... Türk insanı olması gereken refah düzeyine, aradan geçen yıllara rağmen ulaşamamıştı. Türkiye’ye çağ atlatan, bir Devlet Adamı, “Eğer yılları iyi kullanıp, israf etmezsek, Türkiye yeni yüzyılın yıldız ülkesi olacaktır”  diyordu. Ne yazık ki, zamanı rasyonel kullanamadık. Türkiye’nin, ekonomik, yatırım, istihdam dengeleri fevkalade hassas, kırılgan bir seviyede... Bir üniversitede araştırma yapılmış, çocuklara “Gelecek, sözcüğü size ne çağrıştırıyor” diye sormuşlar... Cevaplar “Korku” ve “Ümitsizlik” olmuş... 

Ağır ekonomik, sosyal, dış politika sorunlarının yanı sıra, Türkiye her karışı şehit kanları ile sulanmış Türk topraklarının bölünmesi, parçalanması için kan döken, PKK terörü ile mücadele ediyor. Türkiye, topraklarını parçalamak isteyen bu terör belası ile savaşmak, kökünü kazımak mecburiyetindedir. Türkiye için bu mesele asıl Beka Meselesidir. Diğer taraftan, neden biz bu Suriye hadisesine böylesine bulaştık, içinden çıkamıyoruz? Neden?.. Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanayız, Suriye’nin akıbetine, Suriye halkı karar vermelidir, derken, neden bu kadar içerdeyiz... Suriye’nin geleceğine, Suriyeliler karar verecekse, ABD’nin, Rusya’nın, İran’ın, diğer devletlerin orada işi nedir?.. Adamların Anayasasını bile biz hazırlıyoruz. Hani Emevi Camiinde, namaz kılacaktınız. Neden bu bataklığın içindeyiz?... Bak, İstanbul’da 5.8 büyüklüğünde deprem oldu, her şey alt üst, vatandaş korku içinde... Deprem toplanma alanı kalmamışken, her yer ranta, imara açılmış... Biz Suriye’nin kuzeyinde, hastanesi, sosyal tesisleri, 200000 konutu ile yeni bir kent inşa edip, bu iş için 26 milyar dolar bulmaya çalışırken, bu meblağ ile İstanbul’un, gerçek müteahhitlere rant sağlamayan, kentsel dönüşümünü finanse edebilirsiniz... Türkiye’ye kapağı atan, benim kenid vatandaşımdan daha iyi imkanlara sahip olup, ekmek elden, su gölden diyerek, yan gelip yatan 5 milyonu aşkın Suriyeli için harcadığımız 50 Milyar TL yetmedi mi?... Açıkça ifade edeyim, Türk vatandaşı bu Suriyelilerden müştekidir... 

Birleşmiş Milletler, GA münasebetiyle verilen resmi yemekte, Türkiye Cumhurbaşkanının, Mısır Devlet Başkanı ile aynı masaya oturmayıp, yemeği terk etmesi de dikkat çekiciydi... Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda, Cumhurbaşkanımızı, dinlerken, bunları aklımdan geçirdim...