Bir yirmi yıl daha Tanrım!

Diyorum, bir yirmi yıl daha.

Bakıyorum geçen yıllarıma,

Geçmiş ne de boş.

Geçmiş ne de çabuk!

Tanrım diyorum sessizce,

Pişmanlıklar içinde.

Bir yirmi yıl daha!

Diyorum Tanrım:

Tamamlamak için

Farkına vardığım eksikliklerimi.

Etmek için telâfi kaybettiklerimi.

Gidermek için ettiğim kusurları.

Tembelliğim yüzünden.

Tanrım diyorum:

Bir yirmi yıl daha!

Tanrım diyorum:

Okuyamadım yeteri kadar,

Yazamadım gereği kadar,

Bakışta;

Yapamadım istenen görüşü.

Duyuşta;

Eremedim beklenen işitmişliğe.

Bütün bunlar için, bir yirmi yıl daha,

Tanrım diyorum:

Tanıyamadım kendimi,

Ne doğru dürüst dînimi,

Ne yakındakilerimi,

Ne uzaktakileri, ne çevremi,

Tanıyamadım Tanrım! Bilinçli şekilde.

Boş geçti Tanrım diyorum, ömrüm boş!

Gerekli kulluğu tam olarak, getiremedim yerine.

Gerekli tapınmayı, tatbik edemedim el verdiğince.

Bir yirmi yıl daha, Tanrım diyorum: Bir yirmi yıl daha.

Uyumuşum meğer ben, ne çok boş yere.

Ne çok tembelmişim meğer! Ne çok yok yere.

Ne çok cahil kalmışım!

Beklerken kitaplar, beni sabırsızlıkla.

Gelmişim görmezden onları, tam bir aymazlıkla!

Eksiklerim bir bir, çıkıyor şimdi karşıma.

Hayatım geçmiş yazık!

Avutarak kendimi; boş hayallerle boşuna.

N’olur Tanrım! Bir yirmi yıl daha ver bu günahkâr kuluna.

Pişman olduğuna, etme pişman.

Girsin bu kulun da,

Tanrım, kabul et! Senin kutsal yoluna.

Kayıplarını; gidermek uğruna,

Senin yoluna.