Çaresizlik hali, bulunan, uygulanan çarelerin yetersiz olması mı, aldırış etmeden gözlemek mi, dinlemek mi, elimden geldiği kadar ben de varım demek mi? İnsanız, toplu yaşıyoruz, kendimiz ve halkamız içinde olumsuz gelişmeler var ise çareyi yine insandan bekliyoruz. Bizde durum optimum yaşanabilir seviyede seyrediyor ise desteğimizi bekleyenlere de çare olmaya koşuyoruz. Dünyayı, insanları sahiplenmek, ben ne yapabilirim düşüncesinde olmak, insanı erdemli kılan bu düşünce, bu duygular olsa gerek.
Hayat güzellikleri, hoşluklarıyla devam ederken,can damarımızdan vurulduğumuz, vurulacağımız neler yaşanmıyor ki?
Coğrafyalarda irili, ufaklı yaşanan afetleri çaresizlik diye tanımlasak haklı olmasak dahi, hafifletici sebeplere sığınabiliriz. Deprem, sel, çığ vb olanlar teknoloji ve bilimsel çalışmalar devam etse dahi insan oğlunun çaresiz halidir.
v  Eşiyle anlaşamayıp, soluğu baba evinde alanlar için çare bizleriz.
v  Asgari ücretle çalışıp ısınmış bir yuvaya dahi sahip olamayan ebeveynlere çare bizleriz.
v  Tedavisi tıp biliminde mevcut, ilik, kan, organ yetersizliğinden acı çekenlere çare bizleriz.
v  Güle oynaya askerlik görevine gönderilen, bayrağa sarılı cenazesiyle evine dönen Mehmetçiğimize çare bizleriz.
v  Yaş ve hastalıklarla muzdarip haline bakmadan, sabahlara kadar balon, mendil, bilet satma telaşında olan yaşlılarımıza çare bizleriz.
v  Baskı, dayak, taciz, tecavüz ile hayatları kabusa dönen, çareyi bu dünyayı terk de gören, yaşayan, yaşatılan her bireyin, her canın insanca yaşama adaptesinde, çare bizleriz.
v  İnsanımıza olduğu gibi, doğa içinde yaşamdan aciz kedi, köpek gibi hayvan nesline eziyet ediliyor, taciz ve tecavüz eden bir kalabalığa sahip isek, engelleyecek, öğretecek, cezalandıracak, çare olacak bizleriz.
v  En ılımlı haliyle; biri bin yapıp panik toplumu oluşturan biziz, çare bizleriz.
v  Farklı düşünce ve yaşam tercihine sahip diğerleri ile birlikte yaşama becerisi, sevgi ve saygı, nezaket ile yoğrulmuş hali oluşturmak zorunda olan biziz, çare bizleriz.
v  İş kazaları, iş hastalıkları sadece işverene, firmalara, kurumlara paslanamayacak kadar önem teşkil etmekte, payımızı alıp azalmasına değil, yaşanmamasına uğraş verecek olan biziz, çare bizleriz.
Hatırlıyorum, 70’li yıllarda tarım ve hayvancılıkla uğraşan köylü halkımızın nüfustaki oranı %78 di. Şu an oranı bilmesem de tersine bir durum aleni. Köylerden şehirlere toplandık geldik, şehirleri yaşama kalitesi yüksek hale getirmek yine bizim görevimiz. Merkezi ve yerel yönetimleri eleştirmek, öneriler vermek bizim elimizde. Beğenmediğimiz parti ya da kişileri değiştirme yetkisi yine bizde. Hayatlarımızın sadece kendi içindeki hali dışında etkileşimlerini ve etkilediklerini görmek, anlamak, algılamak zorunluluğumuz vardır. Vatandaşlık, insanlık görevimiz olduğu gibi inancımız gereği kulluk borcumuzdur. Yaşanabilir bir dünya, ülke, şehir, mahalle, site, semt için; “YA ÇARE SİZSİNİZ, YA DA ÇARESİZSİNİZ’’ Hayat, insan ve değerlerimiz sahip olduğumuz kadar bizimdir. Biz insan olarak kendimize sahip çıkamaz isek, mutlak sahipleneceklerdir. Nasıl ve uzantısındaki soruları kendimize sormayı ihmal etmeyelim, iş işten geçmeden.