Hiç düşündünüz mü bir kadın günlük yaşantısında kaç parçaya bölünüyor?
Çalışan kadınlar iş ve ev arasında mekik dokurken aynı anda iki farklı rolü de üstlenmiş oluyor.
Profesyonel anlamda işi ön planda tuttukları takdirde evlerini, eşlerini hatta çocuklarını ihmal ettikleri düşüncesi, suçluluk duygusu ve iç çatışmalara neden oluyor.
Aynı anda birçok konuyu düşünmek zorunda kalan kadınlarımızın zihinleri bu derece meşgul olunca, ev kazaları kaçınılmaz oluyor.
Kadınız işte, her konuyu en ince ayrıntısına kadar düşünmek zihnimizi yoruyor. Her işe koşturmamız ve zamanla yarışmamız gerekiyor, ne iş bitiyor ne uğraş. Sabahtan akşama kadar olan süreç çoğu zaman yetersiz kalıyor.
Bunca iş, güç arasında, ev kazalarını kolay atlatabiliyorsak ne mutlu bizlere, biz her şeyin üstesinden geliriz.
Burnuma yanık kokuları geliyor. Biraz limon aromalı biraz keskin ve acımsı. İster kek yansın, ister elimiz, biz yine de yanık elimizle her işi eksiksiz yerine getirenleriz.
Masasının başında türlü düşünceler ile yaptığı işe odaklanamamıştı. Hazırladığı raporları hafta başına yetiştirmesi gerekiyordu.
Aniden kapının zili ile ‘ geldi’ diyerek yerinden fırlamış, bir çırpıda kapıyı açmıştı.
.
Karşısında ihtiyar sütçü elinde süt güğümü ile duruyordu, hayal kırıklığını belli etmemek için 2 litre süt istemişti. Hazır yoğurt içine sinmediği için evde kendisi mayalıyordu.
Yolculuğa çıkacak olan kızı gelecek, bavulunu hazırlayacaktı Tekrar çalan kapıyı açtığında kızı gelmişti.
Bavulunu hazırlamak üzere odasına geçen kızı ile sohbet ediyor, bir yandan da bavula koyduklarına müdahale ediyordu.
- Kızım çorap koy bir tane ne olur ne olmaz keyfin kaçar bir şey olur yanında bulunsun.
- Anne ne çorabı hava sıcak zaten
- Olsun kızın sen anneni dinle bir tane bulunsun.
- Offf tamam. Kısa süren sessizliğin ardından,
- Tamam ne istiyorsan öyle yap, diyerek odadan çıkıp salona geçtiğinde kızına tekrar seslenmişti.
- Fırına kek koydum gitmeden yer öyle gidersin, biraz da yanına koyarım.
Sonra birden aklına gelmişti, mayaladığı yoğurdu odadaki yatağın üzerinde battaniyeye sarılı halde bırakmıştı.
- Kızım, o odaya girilmiyor diye yatağın üstüne yoğurt mayaladım bak sakın ona dokunma bozulur, demişti.
- Tamam anne…
Odadan çıkıp salona gelen kızının hazırladığı bavulu göz ucuyla inceliyordu.
- O valiz büyük gelmiş kızım, daha küçük bir çantaya koysaydın keşke, elinde fazla yük olmazdı, demişti.
- Yatağın altında küçük bir tane var, eşyaların ona tam gelir, diyerek konuşmasına devam etmişti
Odaya giderek sandığın tutma yerlerinden bir hamlede açıp, valizi almış, salona gelmişti.
- Bak bu sana yeter hadi eşyalarını buna koyalım.
- Tamam anne de sen bunu yatağımın altından mı aldın?
- Evet ne oldu ki.
- Anne, az önce sen bana yatağa dokunma demedin mi?
- Dedimmm. Kısa bir sessizliğin ardından
- Eyvahhh yoğurt gitti, diye bir çığlık kopmuştu.
Hemen ardından fırından buram buram yanık kokuları gelmeye başlamıştı. Aynı anda fırının kapağını açmak istemiş elini yaklaştı.
Odaya girdiğinde ise gördüğü manzara korkunçtu.
Her yere yarı mayalanmış süt saçılmıştı.
- Ben çıkıyorum anne, hadi sana kolay gelsin, diyerek kızı gitmişti.
Ne yoğurt kalmıştı, ne de kek, üstüne bir de elini yakmıştı.
İçinden ‘sağlık olsun’ diyordu. ‘Sağlığım yerinde olursa kek de yaparım yoğurtta Allah can sağlığı versin’ diyerek temizliğe girişmişti.
Hazırlamak zorunda olduğu raporları ise masada kala kalmıştı.
Hiçbirinize yabancı değil okuduğunuz satırlar öyle değil mi?
Birçok işi aynı anda yapmaya çalışan biz kadınlar; Kolumuzun altına kaç karpuz sığdırdığımızın farkında mıyız?
Yeter ki isteyelim, istedikten sonra her şeyin üstesinden gelecek kadar güçlüyüz.
Sevgi ile kalın