MİSSOURİ ZIRHLISI’NIN VERDİĞİ DERS!...

5 Nisan 1946” tarihinde, (6 Nisan gösteren kaynaklar da mevcuttur.) “Missouri Zırhlısı”nın ülkemizi ziyaret ettiği ana kadar, bizim insanımızın nezdinde ABD Türkiye’ye dost olmakla kalmayıp, aynı zamanda bizim müttefikimiz ve hür dünya’nın güçlü koruyucusu, konumunda süper bir Devlet olarak bilinmekte ve öyle değerlendirilmekteydi. Gerçi ülkemizin sol cenahı bu durumdan son derece rahatsızdı ama, bunun fazlaca bir önemi yoktu. Zira, ülkenin kahir ekseriyeti bu hususta hemfikirdi.

Ülkemizde ABD’nin bu derece sempati kazanmasında, Devletimizden ziyade, Amerikan Sineması’nın ülkemiz sinema seyircisine son derece hâkim olmasından ileri gelmekteydi. ABD’nin her açıdan kaliteli filmler göstermesi, bizim sinema seyircimizin zaman içinde onun büyüsüne kapılmasında başlıca rol oynamıştır.

Gerçi Devletimiz bu durumu yakından takip etmekteydi ancak, “Türk Millî Politikasına” herhangi bir zararı dokunmadığı için, fazlaca rahatsız olmamaktaydı. Dahası halkımızın başkaca bir eğlence vasıtası da yoktu.

Hele savaş yıllarında (1939-1945) Kızıl-Ordu ile Alman-Nazi Ordusu’nun, arz ettikleri tehlikeler: Devletimizin, daha ziyade ABD kanadında kalmasını şart koşmaktaydı.

Ancak, Amerikalıların “dostluk ziyareti” maksadıyla gönderdikleri bu “Deniz Ejderi” iki devletin çıkarları açısından pek hayırlı bir konum sergileyememişti.

Durum aynen şuydu: ABD. Başkanlık makamını işgal eden zat, Musevi asıllı bir Amerikan vatandaşı idi. (1945-1972). Onun devlet politikası, içte ve dışta her şeyden evvel: “ABD ve Yahudi” çıkarlarını ön görmekte ve bunun dışına pek çıkmamaktaydı. “Harry Salamon Truman” (1884-1972) adındaki bu zat, iç ve dış politikada ustalıklı zik-zaklar çizerek, muhatabını sindirme siyasetinde gerçekten pek mahir bir Devlet Başkanı idi.

Nitekim o muazzam Deniz Ejderini Türkiye’ye gönderdiğinde, ilk, iç müdahaleyi sağlayan bir taktik uygulamıştı. Durum aynen şuydu:

Amerikan Birleşik Devletleri Donanmasına bağlı “USS Missouri Zırhlısı”nın, “5 Nisan ile 9 Nisan 1946” tarihleri arasında gerçekleşen İstanbul’u ziyareti, kayıtlara göre; kimi Tarihçiler tarafından, yakın tarihimizin dönüm noktalarından biri olarak kabullenmiştir ki, bizce de bu tespit harfiyen doğrudur.

Türkiye’nin 40’lı yılların ikinci yarısında; ABD ile “siyasî, ekonomik, askeri ve kültürel” ilişkilerini sür’atle geliştirdiği, 1950’de NATO’ya üyelik için başvurduğu, 1951 yılında ise NATO’ya girerek; Batı ile çok yönlü bir bütünleşmeyi gerçekleştirdiği düşünülürse; Missouri’nin, Nisan 1946 Tükiye’yi ziyareti, mevzubahis hareketin başlangıç noktası olarak görülmesi, bizce de doğrudur!...

ABD’nin Türkiye’ye yönelik dayanışma mesajının diğer yanıyla; Washington’un o sıralarda Dünya’ya hâkim olabilmek yolunda, Sovyetler Birliği’ne dönük bir tehdit mesajı manası taşıdığı da aynı derecede bir gerçekti.

ABD’de görevi başında vefat eden “Büyük Elçi Mehmed Münir Ertegün’ün” cenazesini Türkiye’ye getirmek olan Missouri’nin ziyaretinin aslında çok yönlü gayeler taşıdığı, küçük bir inceleme sonunda, rahatlıkla görülebilmektedir!...

Missouri’nin Türkiye ziyareti kaynaklarımızda oldukça geniş yer almakla birlikte; ziyaretin Türkiye sonrası bölümü hakkında herhangi bir inceleme bulunmamaktadır. Halbuki; mezkûr Zırhlı’nın ülkemizden sonra demirlediği limanlarda yaşayan, Türkiye’yi de alâkadar eden derslerle doludur, diyen Yard.Doç.Dr. Cüneyt Akalın – Marmara Üniversitesi.

Dahası; Missouri’nin ülkemizi ziyaret etmesi, en üst düzeyde nasıl karara bağlandığı hakkında da hiçbir malûmatımız yoktur?...

O tarihlerde Sovyet-Rusya, ABD “Mançurya’da, Türkiye’de, İran’da ve Avrupa’da karşı karşıyadırlar. Türkiye ise, her iki Cenah için birinci derecede değer taşımaktadır. Dahası bilhassa “Doğu ile Batı” arasında strateji açısından, Sovyet Rusya ve ABD taraflarında Türkiye’yi elde edebilme mücadelesi, “Sessiz Harp” şartlarıyla kıyasıya sürmektedir...

ABD Donanması’nın bu meşhur Savaş Gemisi, böylesi bir ortam içinde ülkemizi ziyaret etmiş ve gerçek manada yek diğerimiz için ne ifade ettiğimizi, bizlere; bu muazzam Deniz Ejderi öğretmişti!...

5 Nisan’dan, 9 Nisan’a kadar ülkemizde kalan; USS Missouri Zırhlısı’nın mürettebatı, bizleri hor görmüş, Devletimize karşı tavrı ise, pek olumlu olmamıştı. Olmuştur denemez. Zira, şayet öyle olsaydı, gemi mürettebatı böylesi rezaletlere teşebbüs edemezdi!... Gelin görün ki, onlar için Türkiye ve insanları; batıl inançlar peşinde koşan, üçüncü sınıf bir ülke ve insanları idi.

İçip, içip, zil zurna sarhoş olup “yollarda ve tramvaylarda genç kız veya genç hanımlara sarkıntılıktan” tutun da daha başka bir çok rezalete damgalarını basan “Coniler”, bizleri hayli terletmişlerdi..

Terletmişlerdi diyorum zira; ABD ile siyasî, ekonomik, Askerî-Kültürel ilişkilerimizin hızla gelişip, 1950’de NATO’ya üyelik için başvuruda bulunuldu, 1951’de NATO’ya girerek, Batı ile çok yönlü bütünleşmeyi gerçekleştirdiğimiz dikkate alınırsa, bizlerin o azgın personele niçin katlanmaya mecbur kaldığımızı daha açık olarak anlaşılır!..

ABD görev başında vefat eden Büyük Elçimiz, Mehmet Münir Ertegün’ün cenazesini Türkiye’ye getirmekle görevlendirilmiş olan o muazzam Deniz Ejderi’nin, bu görevinin altında daha değişik maksatlar taşıdığı sonradan anlaşılmıştır. Ancak yeterli derecede değil!...

Şöyle ki; Missouri’nin Türkiye sonrası bölüm hakkında hemen hiçbir kayıdın mevcut olmadığı, bu meşhur Zırhlının uğradığı limanlarda yaşananlar arasında Türkiye’yi de alâkadar edebilecek mesajlar olduğu muhakkak olmasına rağmen, kayıtlara göre, bizden pek ilgilenen olmamış!...

Üstelik, 1946 yılının hemen bir çok hadiseye temel teşkil eden bir yıl olmasına rağmen, bizler pek ilgilenmemişiz?!...

Halbuki, dış-siyaset uzmanlarımız mezkûr durumu hakkında bilgi sunarken, “Orta-Doğu” üzerinde hassasiyetle durmuşlar ve özellikle dikkatlere çekmeye çalışmışlar, Batı kaynaklardan edindikleri bilgileri, moto mot bizim parlamenterlerimize aktarmışlardır. Batı kaynaklarında şu kayıtlar geçmiştir:

(-: Orta-Doğu ve Doğu-Akdeniz 1946 yılına belirsizlik içinde girmiş, Lübnan ve Suriye’deki “İngiliz-Fransız Kuvvetleri” bu ülkelerden çekilmeyi sürdürürken, Mısır’daki İngiliz Güçleri’nin durumu belirsizliğini sürdürmekte, Filistin içten, içten kaynamakta, iç savaş’tan henüz çıkmış bulunan Yunanistan ise istikrarlı bir görünüm verebilmekten yoksun olmasıyla birlikte; Kuzey İran’daki Sovyet-Rusya gücüne güvenen Azerbaycan Tebris’te, Kürtler Mahabad’da kurdukları, bağımsız devletleri ilân ederler.

Sovyetler Birliği Kızıl Ordusu Tahran’a 30 km. uzaklıkta olup, Sovyetler’in, “Montrö Boğazlar Sözleşmesi”nin gözden geçirilmesini talep ederek; Türkiye üzerinde, On-iki adalarda üst talebi ile Yunanistan üzerinde baskı kurması ihtimali karşısında hayli karmaşık takışmalara yol açan bir durum tehlikesi söz konusu olmuştur?)

Missouri’nin dostluk-ziyareti hakkında Ankara’nın açık görüşü ise bilhassa dönemin Cumhurbaşkanı Sayın İsmet İnönü tarafından belirlenmiştir:

(-: Amerikan Donanmasına mensup gemiler bize ne kadar yakın bulunursa, o kadar iyi olur.)

Tabii ki, Basın da, dostluk mesajı açısından hiç geri kalmamış ve önde gelen Gazeteler şu mesajları baş-sahifelerinde kullanmışlardı:

Ahmet Şükrü Esmer: TANİN: Bir Dostluk Tezahürü 5-4-1946.

Nadir Nad....: Cumhuriyet: Dost Amerikan Denizcilerini Karşılarken. 5-4-1946.

Abidin Daver: Cumhuriyet: Eski Dostluğun Yeni ve Parlak Tezahürü. 6-4-1946.

Abidin Daver: Cumhuriyet: Amerika, Orta-Doğu’nun koruyucusudur. 8-4-1946.

Ahmet Emin Yalman: Vatan: Çelikten bir Barış Elçisi: 5-4-1946.

Ahmet Emin Yalman: Vatan: Yepyeni bir Hariciye Kurmak. 9-4-1946.

Makalelerinden sadece başlıklar aldığımız mevzubahis yazarlar, daha sonraki yıllarda; haklı, haksız makalelerle ABD’ye karşı yazılar yazmış, ABD’ye adeta savaş açmışlardır?!..

Bu niçin böyledir? Böyledir çünkü, bizim Yazarlarımız, ABD başta olmak üzere, Batı Devletlerine ya bağlı olmuş ya da bazı hususlarda hayal kırıklığına uğradıkları için, isyan edercesine hareket etmişlerdir!...

Bilindiği gibi biz Türkler, sıcak kanlı insanlarız ve birini dost bildik mi, ona her alanda destek olmayı düşünür ve temelden bağlanırız. ABD bağlılığı da böylesi bir bağın ürünüdür.

Meselâ: Missouri’nin bizden sonra Yunanistan’ı ziyaret ettiğinde, mezkûr Geminin personeli ile röportaj yapan “Vatan-Gazetesi” Muhabiri Faruk Fenik, intibalarını kayda geçerken; ABD Denizcileri’nin son derece enteresan şu beyanatlarını da kayda geçmekten kendini alamaz ki, gerçekten pek enteresan bir mülakatın ürünüdür!... Gemi personeli bizim Gazetecimize şöyle buyurmuşlar:

(-: Amerikan Denizcileri: Bir gün Türkiye harbe girerse, Amerikan Harp dışı da olsa, Biz Missouri askerleri, Türk Donanmasının bir numaralı gönüllüleriyiz.) – “VATAN – 12 Nisan 1946”.

Yukarıda kayda aldığımız demeç: Olup, olmadığı da meçhul? Yurt içinde siyasî malzeme olarak kullanılan nesnelerdir ki, meselenin en acı tarafı da, Tarih kitaplarımızın da bu tür nesnelerle dolu olması, bizim insanımızın istemeden de olsa yanlış bilgilerle donatılmış olması, Milletimizin bir çok konuda bilgisiz kalmasında büyük rol oynamıştır!...

Saygıdeğer Okuyucularım, İnşallah yeni bir makalemde buluşabilmek ümidi ile cümlenizi selâmlar, mutlu yarınlar dilerim efendim. Saygılarımla.