Birine güvenebilmek için önce onu sevmek gerek. Sevmediğimiz, hoşlanmadığımız, olumlu duygular taşımadığımız birine güvenmek mümkün değildir. Onu yeterince tanımak gerek. Tarafımızca tutulmuş testlerden geçmiş olması gerek. Ancak bunca temkinli yaklaşımına rağmen bir bakmışsın en güvendiğin kişi seni hayal kırıklığına uğratmış…
Sonuç, bir daha hiçbir zaman hiç kimseye inanmamak ve güvenmemek üzere bir yaşam tecrübesi almakla biter. Sizde katılırsınız “Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin.” gibi nahoş sözleri olur olmaz yerde sarf eden insan ordusuna…
Tabi kısa bir süreliğine…
Güvenmek bir ihtiyaçtır, çünkü herkesin yaşamda güvenebileceği, dertlerini, sıkıntılarını, zaaflarını, zayıflıklarını, öfkesini, sevdiklerini, sevmediklerini, kırgınlıklarını, pişmanlıklarını anlatma ihtiyacı içinde olduğu zamanlar vardır. Kuşkusuz ki bizler sıcakkanlı, coşkulu, girişken bir mizaca sahip bir toplumun ferdi olduğumuz için soğuk Kuzey Avrupa iklimi insanları gibi her hafta bir saatlik terapi seanslarına gitmeyiz. Bir Türk kahvesi eşliğinde karşımızda bize yarenlik edecek bir nefes hissettiğimizde güvende hissederiz, yalnız hissetmeyiz kendimizi…
Anlattıkça içimiz açılır, rahatlarız. Sorunlarımıza, acımıza çözüm bulamayız, ama olsun anlattıkça rahatlarız işte…
Bir yanımız güvenin sıcak, müşfik, şefkatli kollarına teslim olurken, Bir yanımız çelişkilerle dolu bir tezatlık içinde “Bu devirde hiç kimseye güvenmeyeceksin” sözlerini tecrübe edecek deneyime sahip olsa da yine de bir risk daha alır. Nede olsa güvenmek istemek; hem bir ihtiyaç, hem de insani bir duygudur…
Çoğu zaman pişmanda oluruz ama biz insanlar yine de arkadaşlık da olsun, ticaret de, siyaset de, ikili ilişkilerde olsun yine de güveniriz karşımızdakine çünkü her şeye rağmen güzeldir, insancıldır, güvenmek. Ancak güvenimizi kaybettiğimiz birine bir daha asla güvenmeyiz ve sırtımızı döner gideriz. Zamanla tüm tedirginliğimize, ürkekliğimize, tecrübelerimize rağmen; Bazen güçlü bir el sıkışa. Bazen yapabilirsin. Haydi! diyerek sırtımıza dokunan bir ele, bazen aklımızı başımızdan alan bir gülüşe, bazen kurulan cümlelerdeki yüksek insani değerlere tarafımızca tutulmuş sözde testlere, tecrübelerimize dayanıp yine güveniriz başka birilerine. Güven bazen ilüzyon, bazen bir paradoks bazense ancak çok az insanda bulacağımız ve yaşamda çok az tekrarı olabilecek bir Sufi’nin kalbine emanet Mukaddes’ dir…
“En büyük düşman, bazen en son bakacağın yerde saklanacaktır..”
Bir cherokee kabilesi atasözü…
Görüşmek üzere
Sevgiyle…