BİR İLİM ABİDESİ PROF. DR.OSMAN TURAN
47 araştırma yazısından oluşan ve 872 sayfadan oluşan eseri Doç. Dr. Altan Çetin ve Bilal Koç yayına hazırladı. Ankara’da 2010 yılında Kurtuba yayınları olarak çıkan eser, Öncü Basımevi’nde basıldı.
Türk fikir hayatının büyük ismi Prof. Dr. Osman Turan, Trabzon İli Çaykara İlçesi’ne bağlı Soğanlı Köyü halkındandır. 1914 yılında Bayburt’un Çatıksu (Ayıntepe-Bayburt, eski ismiyle Vahşen-Hart) köyünde doğdu. Annesi Şahzene Hanım, babası küçük yaşta iken Birinci Cihan Savaşı’nda Erzurum’da Rus cephesinde şehid olan Hasan Efendi’dir. Dedesi Abdullah ağa hakkında ise bilgimiz yoktur. An’anevi rivayete göre, takriben 200 yıl önce, bir başka rivayete göre de fetihten sonra Van’dan göçüp Çaykara ve Bayburt’a yerleşen, kışın Çaykara’da, yazın Bayburt’ta yaşayan Kurdoğulları aşiretine mensuptu. Halk arasında sülâle Koronoğulları adıyla tanınırdı. Ailenin Çaykara İlçesi merkez ilçeye (Kadahor) bağlı Soğanlı (Hopşera-i Süflâ) köyündeki mahallesine de Koronos Mahallesi denilmektedir.
Küçük yaşta yetim kalan Osman Turan’ı dayısı yanına alarak Çaykara’da ilkokulu okudu. Daha sonra âilece Bayburt’a taşınarak, ortaokulu burada tamamladı. Lise öğreniminin ilk iki yılını Trabzon Lisesi’nde, son sınıfı ise Ankara’da, Makine Kimya ‘da marangoz olarak çalışan ağabeyi Mehmet Nâzım’ ın yanında Erkek Lise’de okuyarak edebiyat şubesinden 28 Ağustos 1935 yılında mezun oldu.
Aynı yıl girdiği Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nin ilk öğrencilerinden oldu. Öğrencilik yıllarında bölümdeki seminer kitaplığının idaresi kendisine verilirken, yine masrafları Kültür Bakanlığı’ndan karşılanmak üzere Fransa’ya gönderilerek lisanını geliştirdi.
28 Mart 1940’ta Fakültenin Tarih Bölümü’nden mezun oldu. Fakültenin Tarih Kürsüsü Başkanı Fuat Köprülü’ nün dikkatini çekerek, mezunu olduğu fakültede hiç vakit kaybedilmeksizin Köprülü’nün asistanı olarak 30 Nisan 1940 tarihinden itibaren göreve başladı ve yine Köprülü’ nün doktor unvanı verdiği ilk asistanları arasında yer aldı (1941).
Osman Turan daha öğrenci iken ilmî araştırmalara başlamış, te’lif ve tercüme makaleler neşretmişti. “Oniki Hayvanlı Türk Takvimi” adlı teziyle 10 Kasım 1941 de doktorluk payesini kazandı. Ali Birinci’ nin eserinde bu konuda şöyle demektedir: “Bu, Fuat köprülü’nün fakültede verdiği dört doktoranın birincisiydi ve yine Türkiye’de yapılmış ilk tarih doktorası idi. Bu hususun şimdiye kadar dikkati çekmediğine işaret etmek gerekir”.
Osman Turan 24 Ağustos 1942’de Orta Zamanlar Tarihi Asistanlığı imtihanını kazandı. Hocası Fuat Köprülü’ nün 30 Eylül 1941’de milletvekili olması üzerine, Orta Çağ Türk-İslâm Tarihi derslerini vermeğe başladı. 28 Aralık 1943 tarihinde “Orta Zamanlar Türk Devletinde Türkçe Unvanlar” adlı çalışmasıyla doçent olduğunda ise 28 yaşında idi.
1944 yılındaki Turancılık olayları sırasında, Nihal Atsız’ı odasında misafir etmesi üzerine, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından Bakanlık emri ile açığa alındı. Açıkta geçen (4 Mayıs-30 Kasım 1944) günlerden sonra, Memduh Şevket Esendal ve Prof. Dr. Tahsin Banguoğlu’nun tavassutları ile fakültedeki görevine dönebildi. Ancak, ceza olarak maaşı iki kıdam düşürüldü.
Bu arada, 17 Kasım 1946’da, askerlik hizmeti için, Yedek Subay Okulu’na girdi. 30 Nisan 1947’de yedek levazım asteğmen oldu. 30 Ekim 1947’de yedek teğmenliğe yükseldi. 31 Ekim 1947’de terhis edildi.
Askerlik hizmetini (1946-1947) tamamlayarak fakülteye dönen Osman Turan, 25 Nisan 1948 tarihinde Paris’te toplanan “Milletlerarası Şarkiyatçılar Kongresi”nde “Selçuklular Türkiyesi’nde Toprak Hukuku” isimli tebliğiyle otoritelerin büyük ilgisini çekti. Bilgisini artırmak için Profesörler Kurulu kararı ile İngiltere’ye gönderildi. İngiltere’de kalma izni, 14 Haziran 1949 tarihinden itibaren bir yıl daha uzatıldı.
26 Mart 1949 da Türk Tarih Kurumu aslî üyeliğine seçilen Osman Turan, 1950 Martı’nda tekrar Fransa’ya gönderildi. 19 Temmuz/30 Ağustos 1950 tarihleri arasında UNESCO tarafından Belçika’da tertip edilen “Okul kitaplarının Bilhassa Tarih Kitaplarının Islahı” seminerlerine, Rektörlüğün isteği üzerine katıldıktan sonra Türkiye’ye kürsüsüne döndü.
16 Haziran 1951’de Profesör oldu. 1954 yılına kadar DTCF’nde Türk-İslâm Tarihi derslerini okuttu. Üniversite öğretim üyeliği yanı sıra, gazetelerdeki yazılarıyla da dikkatleri çekti.
X. Dönem seçimlerine D.P. listesinden 14 Mayıs 1954’te Trabzon Milletvekili olarak Meclis’e katıldı. Milletvekili olunca, Fakülteden ayrıldı. 6 Kasım 1955’de Türk Ocağı Ankara Şubesi Başkanı, iki yıl sonra da 17 Mayıs 1959’da Türk Ocakları Genel Başkanı oldu. (Osman Turan 22 Temmuz 1966’de ikinci kere Türk Ocakları Genel başkanlığı 1973 yılına kadar sürmüştür) 29 Ekim 1957 XI. Dönem seçimlerinde tekrar milletvekili seçildi ve bu 27 Mayıs 1960 ihtilâline kadar sürdü. 1 Haziran 1960 tarihinden itibaren kendisine yarım maaş tutarında açık maaş verilmeğe başlandı.
İhtilâlde on altı buçuk ay hapiste kaldı. Beraat ettikten sonra, tekrar 1954 yılında bıraktığı Fakültedeki, kürsüsüne dönmek için uğraştı ise de, yönetiminin çok katı, ilim haysiyetine hiç de yakışmayan davranışı ile karşılaşarak, Fakülte öğretim üyeliğine alınmadı. Danıştay’a da başvuran Osman Turan, burasının lehinde karar alması üzerine maaşını almağa devam etti. Fakat yine Fakülte’ ye alınmadı. Bu da yetmemiş gibi, 1948 de üye olduğu Türk Tarih Kurumu üyeliğinden, hiçbir sebebe dayanmadan ve tabii hakkı olan savurması alınmadan, çıkarıldı.
1964 yılında Adalet Partisi kongresinde Merkez İdare Kuruluna ve müteakiben de teşkilâttan sorumlu Genel Başkan Yardımcılığına seçildi. 10 Ekim 1965’de yapılan seçimlerde bu partiden XIII. Dönem Trabzon Milletvekili seçildi. Hataları açıkça ortaya koyduğu, fikrini yiğitçe söylediği, parti yetkili kurullarını ve hatta genel başkanı dahi tenkit edebildiği için 1967’de partiden ihraç edildi. 1969 seçimlerinde Trabzon’dan MHP’ den liste başı müstakil adaylığını koyduysa da kazanamadı.
1969’dan sonra tekrar Türk-İslâm Tarihi Profesörlüğü ile fakültedeki kürsüsüne dönmek için mücadele verdi ise de yine muvaffak olamadı. 1 Mayıs 1972’de emekliye ayrılarak İstanbul’a yerleşti. 18 Ocak 1972’de İstanbul’da öldü.
Osman Turan’ın önce Milli ieğitim Bakanlığı’nın yayınladığı İslâm Ansiklopedisi’nde, muhtelif dergilerde ve bu arada Yeni İstanbul, sonra Babıalide Sabah gazetelerinde yazdığı baş makaleleri başlı başına bir değerdir. Ele aldığı konuları derin bir vukuf ve engin bilgisi ile derinlemesine incelemiş ve söylenmesi-yazılması gerekenleri çekinmeden yiğitçe yazabilmiştir. Sahasında dünya çapında otorite olan eserlerinin başlıcaları şunlardır:
. On İki Hayvanlı Türk Takvimi, İstanbul, 1941
. Aksaraylı Kerimüddn Mahmud’un Müsameretü’l Ahbar, Ankara, 1944
. Gafletten Uyanalım, 1948, Ankara,
. İstanbul’un Fethinden Önce Yazılmış Tarihi Takvimler, Ankara, 1954
. Türk Selçukluları Hakkında Resmi Vesikalar, Ankara, 1958
. Türkiye’de Manevi Buhran – Din ve Laiklik, Ankara, 1964
. Selçuklular Tarihi ve Türk İslâm Medeniyeti, Ankara 1965; (ilâveli baskı: İstanbul, 1980)
. Türkiye’de Komünizmin Kaynakları, İstanbul, 1969
. Türkiye’de Siyasi Buhranın Kaynakları, İstanbul, 1969
. Türk Cihan Mefkuresi Tarihi, 2 Cilt, İstanbul, 1969
. Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul, 1971
. Selçuklular ve İslâmiyet, İstanbul, 1971
. Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, İstanbul, 1973
. Türkler Anadolu’da, İstanbul, 1973
. Vatanda Gurbet, İstanbul, 1980
. Tarihin Akışı İçinde Din ve Medeniyet, İstanbul, 1980
. Makaleler, Ankara 2010
Osman Turan, 1 Kasım 1956’da Emine Satıâ Hanımla evlendi. (Satıa Hanım, II. Abdulhamid Hân’ın oğlu Mehmet Selim’in kızı Emine Nemika Sultan ile Kenan Esin ’in kızıdır.) Bu evlilikten çocukları olmadı
Prof. Dr. Osman Turan’ı “Makaleler” isimli son eseri münasebetiyle bir kere daha hatırladık, hatırasını andık. Bu vesile ile kedisine Mevlâ’dan rahmet, mekânının cennet olmasını dilerim.
Not: Değerli okurlarım, bundan böyle 15 günde bir kültür ve aktüel konularla sizlerle olacağım.