Amerikan silah yardımları ile kapanan Yerli ve milli HARP ve SAVUNMA sanayimizin fabrikalarının istiklal madalyalı kurucusu, duayen ismi...ve Türkiye Cumhuriyetinin Yurt dışında eğitim öğrenim gören ilk Türk gençlerinden biridir Şakir Zümre, 

Kurtuluş Savaşı kazanılmıştır, Cumhuriyeti ilan edilir ve tarihler 1925'e geldiğinde Mustafa Kemal, Bulgaristan'daki arkadaşı Şakir Bey'i Türkiye'ye davet eder ve "Gel burada silah fabrikası kur" der... Teklifi kabul eder Türkiye'ye gelir... Kendisine Haliç'in kıyısında bir yer gösterilir... Neresi orası biliyor musunuz? Şu anda Sütlüce'deki Miniatürk'ün bulunduğu alan... Şakir Zümre, Mareşal Fevzi Çakmak'ın yakın akrabalarından birisidir. Sofya’da Yarbay rütbesiyle Türk Askeri Ataşeliği görevinde bulundu Mustafa Kemal’le tanıştı ve yakın arkadaşlık kurdu.

Cumhuriyet tarihinin ilk özel sektör silah fabrikasını Haliç'te kurar Şakir Bey... Artık ordumuzun cephanesi yerli ve millidir. 2 bin kişinin çalıştığı fabrikada kısa sürede Türk Hava Kuvvetleri'nin 100, 300, 500 ve bin kg'lık bombalarını üretmeye başlar. Bir yandan hava kuvvetlerinin bombalarını üretirken, diğer yandan Türk Deniz Kuvvetleri'nin ihtiyacı olan cephanelerini de üretmeye başlar. İlk denizaltı bombaları da burada üretilir. Yine kara kuvvetleri için cephane, el bombası, işaret ve aydınlatma fişekleri, kara mayınları gibi bir çok mühimmat Türk mühendis ve teknisyenleri tarafından bu fabrikada üretilerek ordumuzun ihtiyacı karşılanır. Fabrika Yunanistan, Bulgaristan, Polonya ve Mısır gibi ülkelere ihracat da yapmaya başlar. 1922'de İzmir'de denize döktüğümüz Yunanistan'a 1.5 milyon liralık bomba ihracatı yapmamız dünyada büyük yankı uyandırır... Bu yıllarda yapılan böylesine büyük ve anlamlı bir ihracat Türkiye'de büyük bir ekonomik zafer olarak değerlendirilmiş ve gazetelerimizin birinci sayfalarında önemli haberler arasında yer almıştır. Türk savunma sanayi tarihinde önemli ve şerefli bir yere sahip olan bu fabrika, ülkemize çok büyük ve unutulmaz hizmetlerde bulundu 

"Atatürk'le Bulgaristan'da geçen günler, hayatımın en unutulmaz müstesna günleri olarak hatıralarım arasında yaşayacaktır. Anadolu'yu ikinci bir Ergenekon yapan, bu şanlı Bozkurt'la bazen sabahlara kadar vatanımızın mesut ve ışıklı günlere kavuşması için hazırladığı plânlar üzerinde görüşür, tartışırdık" diyen Şakir Bey,fabrikasında mazotla çalışan beş beygirlik ilk Türk motorunu da yapmayı başarır...

Ancak en yakın dostu Atatürk'ün vefatı ve İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerika ile yapılan silah anlaşmaları, Şakir Zümre için sonun başlangıcı olur... Artık Amerika, İkinci Dünya Savaşı'nın elde kalan külüstür silahlarını yükleyip götürmek yerine Marshall Planı doğrultusunda dağıtmaktadır... Kendi silahını üreten Türkiye'ye, "Biz size silah veririz, siz bunlarla uğraşmayın" denilerek silah sanayimize ve geleceğimize ilk darbeyi vururlar... Yunanistan, Polonya, Mısır gibi ülkeler de Amerika korkusundan artık Türkiye'den silah almazlar...

Artık dışa bağımlı hale gelinmiştir ve Şakir Zümre'den silah alımını durdurmuştur... Hal böyle olunca Şakir Zümre'nin büyük emekle Türkiye'ye kazandırdığı silah fabrikası yavaş yavaş paslanmaya başlamıştır... Zaman içinde Şakir Zümre bitmiş;ülke savunma sanayii yavaş yavaş Amerika'nın güdümüne girmiştir... ABD hiçbir zaman Türkiye’nin müttefiki ve stratejik ortağı olmamıştır. ABD Türkiye’ye kendine biat eden ve çıkarları doğrultusunda emirleri dışına çıkmayacak şekilde bir sınır çizmiş, Türkiye ne zaman bu sınırları zorlamaya başlasa bir baskı yada darbe ile karşılaşmıştır.

Şakir Zümre için zor günler başlamıştır artık... İşçinin maaşını ödeyemez duruma gelmiştir... Silah, cephane üretimi tamamen durmuştur... Çaresizlik içinde çırpınan Şakir Zümre, içi kan ağlayarak da olsa koca silah, cephane fabrikasını soba fabrikasına çevirir... Bugün 50'li yaşların hatırladığı meşhur Şakir Zümre sobalarını üretmeye başlar... İşletmesini 1946 yılında anonim şirket haline çeviren Şakir Zümre, hükümetin gerekli desteği göstermediğini söylemektedir. Çeşitli yerlerde ifade ettiği bu konudaki görüşlerini 1949 yılında Ticaret Bakanı’nın da katıldığı bir toplantıda onun yüzüne de söyler.Vatan Caddesi'ndeher 30 Ağustos'ta düzenlenen resmi geçitlerde Şakir Zümre'nin ürettiği bombalar, silahlar boy gösterirken,1950'deki törenlerde içimizi burkan bir olay gerçekleşir... 

Şakir Zümre, sobaları yükler bir kamyonete ve Vatan Caddesi'nde gösteriyi izleyen devlet erkânına adeta bir tokat atar; "Bizi Amerika'ya muhtaç ettiniz... Türk ordusunun yerli ve milli silahını elinden alıp Amerika'nın kucağına oturdunuz" diye haykırarak... Silahı Amerika'dan alan hükümet, güya Şakir Zümre'nin gönlünü almak ister.. Hani İş Bankası'nın meşhur metal ve anahtar kilitli bir kumbarası Şakir Zümre'nin cephane fabrikasında yaptırılır... Şakir Zümre 1966'da bu fani hayata veda ederken Türkiye'nin ilk kara, hava ve deniz bombaları üreten fabrikası da 1970'de kapısına kilit vurur.. Şakir Zümre Madeni Eşya Fabrikası'da artık kapanmıştır.

Yukarıda anlatılanların tamamı Araştırmacı yazar Atila ORAL beyefendinin “Türk Savunma Sanayii’nde Öncü İlk Türk Girişimcisi... İlk Silah Fabrikatörü Şakir Zümre” isimli eseri, TARİHE IŞIK TUTAN ARAŞTIRMALAR zincirinin bir halkasıdır. Buda göstermiş ve ortaya koymuştur ki yaşam öyküsü adeta ibretlik bir roman olan Şakir Zümre aynı zamanda İHANETİ  gözler önüne sermektedir.

Yerli ve Milli silahve savunma sanayimizi hiç bir yabancı ülkeye asla vermemeliyiz Bu ibretlik İhanet belgesi inşallah Savunma sanayimizi hakettiği yere taşıyacak, geliştirecek ve büyütecek olan tüm yöneticilerimize ders olur