Derler ki Hızır ve İlyas Peygamber yılda bir kez akarsu kenarında buluşup tüm insanlara umut, neşe, sağlık, bolluk bereket dağıtır işte bunun adıda Hızır ve İlyas Peygamber 'in adlarından birleşir Hıdırellez olarak gelir dilimize. Anadolu, İran ve Balkanlar'da yüzyıllardır süren bir gelenek için ben bu kez Turizm Limanı Erdem 'in konuğu olarak düşüyorum yollara Hıdırellez ateşinden atlamaya günü Anadolu ve Avrupa ' nin en uç noktasindan selamlama ya..

   Evet, yollardayim

   Yollardayiz yine..Gece saatler tam 00.00 olduğunda yola çıkıyoruz. Yanımda sevdiğim dostlarımla. Madem bu gece Hıdırellez gecesi ; sevgiyi, dostluğu onlarla çoğaltmaya..

    Gece yarısı Çanakkale'deyiz. Yeni açılan köprü bir gerdanlık gibi duruyor boğazın sularında.Biz feribot ile geçmeyi tercih ediyoruz.Zaman gecenin zifiri karanlığı olduğu için bizden başka araç yok. Dolayısıyla sıra beklemekte..Sakin ve huzurlu bir hava ve deniz var Çanakkale'de. Keyifli, bol sohbetli bir yolculuk yapıyoruz güvertede ılık bir meltem eşliğinde.

   Günün ilk ışıklarıyla Edirne'deyiz. Osmanlı' nin Bursa'dan sonra ki başkenti bize güneşli bir bahar sabahiyla  " Günaydınnnn" diyor. Biz de sıcak bir sabaha 

" Günaydın"

İlk durağımız Meriç nehri üzerinde bulunan bir mekanda sabah kahvaltımız.Bir yanda usul usul akan Meriç diğer yanda pırıl pırıl gökyüzü coşkulu bir Hıdırellez sabahı.Yol boyunca tüm katılımcılarla güzel bir birliktelik içindeyiz. İki kocaman masa hazırlıyor mekan bize. Zaten tura katılanların büyük çoğunluğu arkadaşlarım, can dostlarım. Dünyanın en keyifli kahvaltılarından birini ediyoruz güle oynaya.

Mekanın girişindeki Atatürk köşesinde Atamız ile keyif kahvesi içiyoruz hepimiz onu yüreğimizde taşıyarak. Türkan Saylan' in " Her eğitimli kadının Atatürk'e ve bu ülkeye hizmet borcu var" sözünü bir kez daha animsayarak.

Ardından tekrar aracımıza biniyoruz şenlik alanına geçmek için. Eskiden mahşeri kalabalık olurdu sanırım pandemi sonrası insanlar hâlâ normal hayata geçmekte zorluk yaşıyorlar bir de ülkenin ekonomik şartlari buna eklenince artık o mahşeri kalabalıklar yok  yine de çok ama çok keyifli.

 Şenlik alanıni öğle saatlerine doğru terk ediyoruz. Tur programınin bundan sonra ki bölümü şehir gezisi.Ne de olsa burası Mimar Sinan'ın başyapıtına ev sahipliği yapan şehir. Sonraki durağımız şifahane olarak bilinen Osmanlı' nin müzik ve su sesiyle tedavi uyguladığı bir mekan. Şimdilerde müze olarak hizmet vermekte.Kadim öğretileri hep sevmişimdir. Günümüzde frekans aralığı ile tedavi uygulamasınin bizde ki ilk merkezidir burası. Yolunuz düşerse mutlaka ziyaret edin bu güzel müzeyi.

Beni en çok etkileyen ise Balkan Savaşları müzesi oldu hem lokasyonu ile hem de mumya heykelleri ve sergilenen eşyalar ile görsel bir şölen sunuyor.  Çanakkale kadar gezilmesi gereken yerlerden biri. Yaklaşan 19 Mayıs'ta gezilecek yerler listenizin baş köşesine alın, bu ülke ne zorluklarla mücadele etmiş

  Artık ciddi ciddi aciktigimizi fark ediyoruz. Edirne'ye gelip de Edirne yaprak ciğeri yemeden olmaz tabi ki. Tur operatörümuz sevgili Erdem yine bizi hiç bekletmeden tam saatinde rezervasyonu yapmış bize yemeğin keyfini çıkarmak kalmış olarak giriyoruz mekana.Edirne' de çok değişik mekanlarda çok kez yaprak ciğer yedim ama bu sefer ki kıvamı, lezzeti, hizmeti ile gerçekten övgüye değer nitelikteydi. O kadar kalabalığa tam kıvamında pişirip bekletmeden servis yapabilmek maharet işiydi.

Karnimiz da doyduğuna göre biz kadınların en sevdiği bölüme alışverişe geçiyoruz.Burasi Yunanistan sınırı olması nedeniyle en güzel Kavala kurabiyelerini bulabileceğiniz şehir. Neredeyse bakkallar da bile satışı var. Biz yine de rehberimize uyuyor ve Badem Ezmesi, Kavala Kurabiyesi gibi bu özel lezzetlerin en iyi yapıldı yerden tamamlıyoruz alışverişimizi.

Gün sonunda doğru ufaktan bir yorgunluk çöküyor her birimize . Sırada Keşan ve orada Suzan Kardeş konseri var.Tekrar yoldayız. Keşan'a vardığımızda gün bitmek üzere. Şenlik alanı panayır yeri gibi. Sahnede yerel sanatçılar, alanın her noktasında yöresel yemekler satan tezgahlar bizi tekrar canlandırıyor. Yorgunluk hali bitiyor biz kadınlarda alışveriş söz konusu olduğunda.Bir süre daha gezip bir çay bahçesinde alıyoruz soluğu, çiçeklerle süslü salıncaklar, fotoğraf stüdyosu kıvamında afiş önleri, hediyelik eşyalar ile süslü bu bahçede yorgunluk çayımızı içip Çanakkale' ye geçiyoruz. Daha sırada Ezine peyniri var alınacak...

   Gece yarısı bıraktığımız Çanakkale'ye yine bir gece başlangıcında giriyoruz. Yüzlerce peynir çeşidi içinden Ezine' lerimizi de alıp yola çıkıyoruz

    Hızır ve İlyas Peygamber bir akarsu kenarında buluşup bolluk bereket, şifa, sağlık dağıtmışmidir bilmiyorum ama biz grupça bol keyif yaşayıp sevgi verip sevgi aldık. Umutlari çoğalttik, güzellikleri bereketlendirdik.

  Tüm bu güzellikler içinde Turizm Limanı Erdem Turan yürekten bir alkış aldı bizlerden.

     Sahi sizler neler yaptınız bu Hıdırellez, hadi paylaşın benimle...