Geçen hafta basında bir Güneydoğu gazisinin hazin dramı ile ilgili içler acısı bir haber yayınlandı. Habere konu olan Uğur Akkaya, beş yıl önce askerlik görevini Şemdinli’nin Aktütün karakolunda yaparken 4 Ekim 2008’de, karakol teröristlerin baskınına uğramış. Saatlerce süren çatışmada gözünün önünde 17 arkadaşı şehit olan Uğur Akkaya’nın psikolojisi bozulmuş. Bilahare uzun tedaviye rağmen ruh hali düzelmemiş.
Zonguldak’ta bir köyde, baba evinde, gece babası ile tartışan Uğur Akkaya, babasını başına sopa vurarak bayıltmış, arkadan da bıçaklayıp öldürmüş. Uğur Akkaya’nın yakınları “Durumu kötüleşen Uğur’u babası bu sabah Ankara’ya hastaneye götürecekti” demişler.
Vatani görevini yaparken teröristlerle girdiği çatışma ve 17 arkadaşının yanında şehadeti ile ruh hali bozulan bu vatan evladının başına gelenler ne kadar hazin, ne kadar ızdırap verici değil mi? Bu genç delikanlının 20 yaşında hayatının baharında bozulan ruh hali, bu sağlık sistemimiz içinde ancak tedavi edilebildiği kadar tedavi edilip sonra kendi haline terkedilmiş.
Ne arayan var ne de soran.
Arkadan bir de baba katili oldu.
Geride kalan aile kim bilir çaresizlikler içinde, nasıl perişandır!
Saygıdeğer Okuyucularım,
Yıllardır Güneydoğu’da terörle mücadelede yaralanan, sakat kalan, psikolojisi bozulan onbinlerce Uğur kaderi ile başbaşa kalmanın acısı ve ızdırabı içinde yaşam mücadelesi vermektedir.
Uzun yıllardan beri Cumhuriyet hükümetleri bu kanayan yaraya bir türlü neşter vuramamıştır. Anayasamızın 61’inci madde ile vazettiği “Devlet harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle malul ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar..... Bu amaçla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur” hükmü ortada kalmıştır.
Şehit aileleri ile malul ve gaziler için bir kısım yasal tedbirler alınmakla beraber bu talihsiz insanların, özellikle sağlık sorunlarını takip edecek, yol gösterecek, sonuçlandıracak bir teşkilat henüz kurulmamıştır. Bu hizmetler için şayet görevlendirilmiş birimler var ise, bu birimlerin ne kadar görev yaptıkları veya yapabildikleri Uğur’un dramından belli değil mi?
Tabii sorunun sadece sağlıkla ilgili olmadığı da unutulmamalıdır.
Ayağını, bacağını, gözünü, kulağını genç yaşında vatanı için kaybeden herkese devletin mutlu bir yaşam sağlaması gerekmiyor mu?
Mutlu olmanın yolu başarılı olmak ise bu talihsiz gençler; kabiliyetli oldukları spor, sanat ve benzeri diğer alanlarda rehabilite edilerek başarılı hale getirilmelidir.
Bu da devletin bu vakur vatandaşlara karşı borcudur.