Türkiye, tarihinin en önemli dönüm noktalarından birinde çok başarılı bir sınav verdi. Batılı pek çok ülkenin oklarına hedef olan Erdoğan’ın, bütün saldırılara karşılık yeni dönemin Cumhurbaşkanı seçilmesi; AK Parti’nin, Genel Başkanından 10 puan daha düşük oy almasına rağmen gücünden bir şey eksilmemesi, son yıllarda uğradığı bölme hareketlerine karşılık MHP’nin ayakta kalması batılı ‘Türkiye sevmezleri’ üzdü. Başbakanlık makamını ortadan kaldıran, yönetim sistemini yenileyen seçimlerle Türkiye bir çağı kapatıp yeni bir çağı açmış oldu.

*    *    *

Belediye Başkanlığı düşürüldükten sonra verilen cezayla siyaset dışı bırakılmak istenirken 2001’de AK Parti’yi kurup 2002’den bu yana girdiği her seçimi kazanarak siyaset rekorlarını alt üst eden Erdoğan öyle muhteşem bir dönüş yaptı ki, yedi düvel elindeki bütün imkânları kullanarak zayıflatıp yıpratmaya, halkın gözünden gönlünden söküp artmaya çalışsa da başaramadı. Darbenin her türlüsüne muhatap olan; itibarsızlaştırma, karalama, bölme hareketlerine maruz kalan Erdoğan’ın halkla arasında kurduğu gönül köprüsünü yıkmayı başarmaları mümkün olmadı. Seçim sathında yapılan dolar operasyonuyla ülkede ekonomik kriz çıkarmayı planlayan ABD ve yandaşları senaryolarının tutmadığını görünce seçim arifesinde pazar-market fiyatlarına tesir edip korku-endişe-panik oluşturmaya gayret etti. Soğan-patates fiyatlarıyla seçmeni manipüle etmeye çalışması küresel oyun kurucuların ellerindeki senaryoların neredeyse tükenme noktasına geldiğini ortaya koydu!

*    *    *

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin partisinden daha yüksek oy almasını ‘CHP’li seçmenin yeni umudu’ şeklinde yorumlamak aşırı iyimserlik olur. İnce gerek saha çalışmalarında, gerekse sandık sonuçlarında Erdoğan’a rakip olamayacağını görmüş olmalıdır. Keza İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in yüzde 7 bandında kalmasına karşılık partisinin yüzde 10 oranını yakalayıp 44 vekil çıkarması da doğru okunmalıdır. HDP’nin yüzde 11’i aşan oy oranına karşılık Demirtaş’ın yüzde 8’in üzerine çıkamaması da ince hesapların ürünü olsa gerek! Saadet Partisi seçmeninin partisine verdiği yüzde 1.3’lük desteği Cumhurbaşkanı adayı Karamollaoğlu’ndan esirgemesi ve liderini 0.8 seviyesinde bırakması enteresandır.

Erdoğan’ın en yakın rakibine 10 milyonun üzerinde fark atması Türkiye’de etkin muhalefet eksiğinin en belirgin son örneğidir. Alternatif üretmesi gereken diğer partilerin de CHP potasında eriyip gitmesi, muhalefetten ziyade Türk siyasetinin kaybı olmuştur.

*    *    *

Genel anlamda tartışmasız, kusursuz bir seçim olmasına rağmen CHP cenahında de adeta kronikleşen, sonuçların kabul edilebilirliğini tartışmaya açma girişimleri bu defa ilgi görmedi. AK Parti’nin, makası kapanmayacak derecede yükselttiği saatlerde yayılmaya çalışılan manipülatif video görüntüleri itibar edilebilir cinsten değildi. Buna rağmen CHP’de bir müddet, her dönem olduğu gibi, ‘çalındı, çırpıldı’ sesleri yükselecektir. Alıştık artık.

*    *    *

Konya sonuçlarına dair de konuşulacak, söylenecek çok söz vardır. AK Parti Erdoğan’a yüzde 75 destek sağlarken, Milletvekili seçimlerinde bu oranın yüzde 59’a gerilemesi iyi analiz edilmelidir. İnce yüzde 13, CHP yüzde  9; Akşener yüzde 8, İYİP yüzde 9; Demirtaş yüzde 2,  HDP yüzde 3; Karamollaoğlu 1, SP yüzde 2 şeklindeki sonuçlar da seçmende kafa karışıklığı mı yoksa yönelme-yönlendirme mi olduğu sorunlarını beraberinde getirdi.

Yeni sistemin ve seçim sonuçlarının ülkemize ve Türk-İslâm dünyasına hayırlı olmasını dileyerek, seçime dair diğer tespitleri bir başka yazıya bırakalım.