BİR BAŞKA AÇIDAN VAKIFLAR!...

Abone Ol
İstanbul, Ankara gibi önemli şehirlerdeki vakıf bina’ları ve arsa’ları da, İş Bankası gibi, Osmanlı Bankası gibi faiz kurumları tarafından gasbedilmiştir. Osmanlı Devlet-i Aliyye’mizde, pâdişah’ların, sultan’ların, vâlide sultan’ların, vezir’lerin, hemen hemen hepsinin vakfiye’lerinde, yâni vakfettikleri eserler arasında, mutlakâ bir eğitim kurumu vardı. 
İbtidâî’den, (ilkokul) üniversal eğitime, hatta lisans üstü doktora eğitimine kadar bütün eğitim kurumları hem Selâtîn Külliye’lerinde hem de müstekîl olarak inşa edilmiştir. 
03 Mart 1924 tarihinde medrese’lerin lağvedilip, bütün eğitim kurumlarının Maarif Vekâletine devredilmesinden sonra, kendi kaderlerine terkedilmiş, yakılmış, yıkılmış tabiî tahribata terk edilmiştir. Ba’zı medreseler evsiz, yurtsuz bî mekânlar tarafından barınak yeri olarak kullanılmış, ba’zı medreseler de, at’ların at arabalarının konakladığı yerler haline getirilmiştir. 
1950’li yıllardan i’tibâren ba’zı medreseler, restore ettirilerek Sağlık Bakanlığı’na, Verem Savaş Derneği’ne, dispanser olarak, kimi vakıf ve derneklere tahsis edilmiştir.
Osmanlı Devlet-i Aliyye’mize, Azîz Milletimize, nîce âlimler yetiştiren bu ilim ve irfan mü’esseselerinin bugünkü durumları ne haldedir, kimler tarafından ve ne maksatla kullanıldıklarına bir bakalım. Dağınık haldeki Sûr içerisindeki ba’zı medrese’lerin ne durumda olduklarını ve kimler tarafından kullanıldıklarını daha önceki yazılarımızda tesbit etmeye çalışmıştık. 
İstanbul, Sur içi, Fatih’te, Beyazıd Cami’i ile Ayasofya-Sultanahmed arasında kalan yaklaşık 1,5 km.karelik bir bölgede bulunan medrese’lerin ne durumda olduklarına bir bakalım. 
BEYAZID KÜLLİYESİ VE MEDRESESİ:
Sultan 2. Beyazıd Külliyesine dâhil olmakla birlikte, cami’in bir hayli uzağında bağımsız bir bina halindedir. 
Beyazıd Medresesi, Devletimizin yüzakı, Şeyhulislâm’larından, İbn-i Kemal ve Zembilli Ali Efendi gibi büyük alimlerin ders verdiği, İstanbul’un çok önemli medreselerinden birisiydi. 
1911 ve 1915 yıllarında, “çok harap ve çok bakımsızdır, derhal restore edilmelidir,” tarzındaki raporlara rağmen, ihmal edilmiş, ancak 1940’lı yıllarda esaslı bir şekilde ta’mir edilerek, Belediye Şehir Kütüphanesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Belediye Şehir Kütüphânesi yaklaşık kırk yıl kadar burada kaldıktan sonra, Medrese’yi boşaltmış, Medrese hâlen, Vakıflar tarafından Hat San’atları Müzesi olarak kullanılmaktadır. 
MERZİFONLU KARA MUSTAFA PAŞA MEDRESESİ
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Külliyesi, Sultan 4. Mehmed (1648-1687) döneminde, Kaptan-ı Derya ve Sadrazamlıklarda bulunmuş Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından yaptırılmaya başlanmış ise de, Kara Mustafa Paşa’nın İkinci Viyana Kuşatması’ndan sonra idam edilmesi üzerine, 1683’te Külliye yarım kalmıştı. Dershâne üzerindeki kitabe’den anlaşıldığına göre, Külliye oğlu Ali Bey tarafından Mi’mar Hamdi’ye, 1690’da tamamlattırılmıştır. 
Çarşıkapısı’nda, Yeniçeriler Caddesinin başında bulunan Külliye, Dâru’l-Hâdis, dershâne, mescid, sıbyan mektebi, sebil, dükkanlar ve hazire’den müteşekkil iken, Yeniçeriler Caddesi üzerindeki dükkanlar, 1956-1957 yıllarında caddenin genişletilmesi çalışmaları sırasında yıkılmıştır. Sebil ve Hazire de yan sokağa taşınmıştır. 
Bir ara harap hale gelen Medrese, 1950 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiş, İstanbul Fetih Cemiyeti, İstanbul Enstitüsü, Yahya Kemal Enstitüsü (Kubbealtı Vakfı)’na tahsis edilmiş olup, tamamen ticârî maksadlarla kullanılmaktadır. 
SİNAN PAŞA MEDRESESİ
Çarşı Kapısı’nda, Yeniçeriler Caddesiyle Bileyciler Sokağının kesiştiği nokta’da bulunan Sinan Paşa Külliyesi, Sadrazam, Yemen Fatihi, Koca Sinan Paşa, Mi’mar Davud Ağa’ya, 1593 yılında yaptırmıştır. 
Medrese, dershane, mescid, türbe ve sebil’den ibarettir. Hâlen restore edilmekte olup kime ve hangi faaliyet için tahsis edileceği bilinmiyor. 
NURUOSMANİYE MEDRESESİ: 
- Şehr’in en merkezî yerinde, Kapalı Çarşı’nın yanı başında, Sultan I.Mahmud tarafından, 1749-1755 tarihleri arasında yaptırılan, cami, hünkâr kasrı, medrese, kütüphane, türbe, sebil, çeşme, aşhâne-imaret ve dükkan’lardan meydana gelen Nuriosmaniye Külliyesi medresesi, uzun yıllardan beridir, yatılı Kur’ân kursu olarak hizmet vermektedir. Nuriosmaniye Cami’i Başimamı, Hafız Hasan Akkuş Merhûm, burada binlerce hafız yetiştirmişti. İşgal altındaki medreseler arasında, vakıf şartlarına ve vakfiyesine, nisbeten uygun bir vaziyette kullanılan medreselerden birisidir. 
GAZİ ATİK ALİ PAŞA MEDRESESİ
- Gazî Atik Ali Paşa Külliyesi, Sultan 2. Beyazıd devri vezir-i A’zamlarından Gazi Atik Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır. Atik Ali Paşa Külliyesi de İstanbul’da diğer külliyeler gibi geniş bir manzûme’ye sahipti. Hattâ, bu manzume arasında imaret ve tekkenin de bulunduğu bilinmektedir. 
Cami’in karşı tarafında bulunan Kervansaray olduğu düşünülen elçi hanı, 1865, Hocapaşa yangınında tamâmen harap olmuş, 1880’lerde ise tamâmen yıkılmıştır. Bu han medrese ile birlikte caddenin Marmara Denizi tarafında bulunmaktadır. Medrese, aslında simetrik bir plâna göre inşa edilmişse de, 1956-1957 yıllarındaki caddenin genişletilmesi sırasında, büyük bir bölümünü kaybetmiş, günümüzde sadece 12’si kalabilmiş 16 kubbeli hücresi mevcud idi. Tam ortadaki büyük kubbeli dershâne bir çıkıntı teşkil etmekte olup taş ve tuğla ile diziler halinde inşa edilmiştir. Medrese’nin uç kısmındaki dört hücre cadde genişletilirken yıkılarak, bunların yerine caddeye bakan üst odalar yapılmış cadde kenarında da düz bir duvar çekilmiştir. 
Medrese hâlen, Birlik Vakfı’na tahsislidir. 
KÖPRÜLÜ MEDRESESİ: 
- 4. Mehmed devri sadrazamlarından, Köprülü Mehmed Paşa tarafından 1662’de yaptırılan külliye, dershâne, mescid, dâru’l-Kurrâ, medrese hücreleri, dâru’l-Hadis, dükkanlar, çeşme, türbe ve sebil’den müteşekkildir. Daha sonra bunlara, oğlu Sadrâzam, Fâzıl Ahmed Paşa tarafından 1676 yılında, kütüphane ve Vezir Hanı da ilâve edilmiştir. Ayrıca, türbe etrafına daha sonra yapılan definlerle burada bir de, hazire oluşmuştur. Cadde’nin genişletilmesi çalışmaları sırasında bu külliye de, vandalizm’den nasibini almış, başta sebili olmak üzere büyük bir bölümünü kaybetmiştir. Günümüzde, ne yazık, sadece bir mescid, sokağa cepheli bir çeşme ile türbe, hazire ve medresenin bir bölümü ayakta kalmıştır. 
Medrese, hâlen Kubbealtı Vakfı’na tahsislidir.
SOKULLU MEHMED PAŞA MEDRESESİ
Fatih’te, Kadırga semtinde, Sokullu Mehmed Paşa’nın Refikası, İsmihan Sultan adına, Mi’mar Koca Sinan’a yaptırdığı, yüzük kaşı kadar güzel, İsmihan Sultan’a lâyık zarif bir külliye’nin manzûmesinden bir medrese. 
Külliye’de, cami’i’den başka, medrese, tekke, dükkanlar ve çeşmeden meydana gelmektedir. 
Medrese, Cami’in avlusunda yer almakta olup, U şeklinde bir plâna sahiptir. Avlu girişinden merdivenle çıkılan medrese’nin 16 adet üzerleri tonoz örtülü hücresi, bir de dershânesi vardır. Kesme taştan yapılmış olan medrese’nin önünde yuvarlak sütunlarla birbirine bağlı revakın arkasında hücreler sıralanmıştır. Hücreler içeriye ve dışarıya birer pencere ile açılmakta olup, içlerine birer de ocak yerleştirilmiştir. Dershâne kısmı avlunun ortasında, dikdörtgen plânlı olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Hücreler ile cami arasında ilginç bir mi’mârî kompozisyon meydana gelmiştir. 
Dershanenin duvarlarında dikdörtgen söveli, ikişer pencere bulunmakta olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. İçerisindeki süslemelerden günümüze maalesef, herhangi bir iz ulaşamamıştır. 
Medrese, Sultanahmed Vakfı’na tahsis edilmiş olup, yatılı Kur’ân kursu olarak kullanılmaktadır. Bu medrese de, emsâlleri arasında, vâkıf ve vâkıfe’nin şartlarına uygun bir maksadla kullanılmaktadır. 
HACI BEŞİR AĞA MEDRESESİ
- İstanbul-Fatih, Alemdar Mahallesi, Alayköşkü Caddesi, Hükûmet Konağı Sokağı ve Hacı Beşir Tekkesi sokağının sınırladığı sahada bulunan, Hacı Beşir Ağa Külliyesi, cami, sıbyan mektebi, medrese, kütüphane, tekke sebil ve iki çeşmeden meydana gelmiştir. 
Külliye, Sultan 3. Ahmed (1703-1730) ve Sultan I. Mahmud (1730-1754) dönemlerinde Dârüs’saade Ağalığı yapmış olan Hacı Beşir Ağa tarafından (1744-1745) yılları arasında yaptırılmıştır. 
Külliye günümüzde bütün manzûmeleriyle iyi bir durumdadır. 
Külliye, dolaysiyle Beşir Ağa Medresesi, Batı Trakya Dayanışma Derneğine tahsis edilmiştir.