Kâinatta her şeyin yoktan var olduğunu ve zamanı gelince yine yok olacağına inanırız.

Tasavvuf Felsefesi, kâinatın nasıl var olduğunu şöyle açıklar:

Kâinat yaratılmadan önce, Yüce Allah varlığının yansımasını görmek istemiş ve bu şekilde evreni yaratmış.

Evren ve tüm canlılar, Yaradan’dan bir nüve (öz) taşır.

Tasavvuf felsefesinin genel hatları böyledir.

İnsanların zihnini en çok meşgul eden düşünce ise; Dünya hayatına baktığımızda, eşitsizlik ve eksiklikler görürüz.

Yüce Yaradan, bu eşitsizlikleri nerede ve ne zaman gideriyor?

Bunun için ortaya bazı iddialar atılmıştır.

Bazı insanlar, reenkarnasyona inanmaktadır.

Reenkarnasyon, insanların tekrar-tekrar dünyaya gelmesi ve bazen zengin, bazen de fakir olarak yaşayarak, bu eşitsizliğin giderildiğine inanılıyor.

Atatürk zamanında ilk ve en geniş Kur’ân-ı Kerim tercüme ve meali, Sn. Elmalılı Hamdi Yazır hoca tarafından gerçekleştirilmiştir.

Vatan TV’yi (2006-2008) kurduğum yıllarda, pek çok ünlü ve değerli kişi, tartışma programlarımıza katılıyordu.

Onlardan biri de rahmetli Prof. Yaşar Nuri Öztürk hoca idi.

Bu reenkarnasyon konusunu kendisiyle konuşmuştum.

Yaşar Nuri Öztürk, Elmalılı Hamdi Yazır hocanın, reenkarnasyon konusuna sıcak baktığını, hazırladığı ilk mealde hissettiğini, belirtileri bulunduğunu açıklamıştı.

Bir de Yaşar Nuri hocanın açıkladığı ilginç bir konu vardı.

Kainata sadece bir Adem ve bir Havva gelmedi diyordu.

Dünya ortamına sahip diğer gezegenlerde de birer Adem ile Havva hayatı başlatmıştır diyordu.

İlerleyen bilimin açıkladığına göre, Kainatta yaklaşık 200 milyar galaksi vardır.

Her bir galakside, yaklaşık 200 miyar yıldız (güneş sistemi) bulunuyor.

200 milyar yıldızın içinde, gezegeni bulunan yüzde on oranında yıldız olsa, sadece Samanyolu Galaksisinde 20 milyar, gezegeni olan yıldız var demektir.

Bu oranı tüm galaksilere de uygulayacak olursak, canlı yaşayan gezegen sayısı trilyonlara uzanır.

Kendi güneşlerine, dünyamız mesafesinde bulunan, ısı ve atmosfer değerleri dünyaya yakın olan, pek çok gezegen olabilir.

Bu gezegenlerde de canlı yaşama olasılığı yüksektir.

Zaten Kur’ân-ı Kerim’de, Kainatta başka canlıların yaşadığını ve hatta insanların, kâinatın en zeki varlıkları olmadığını Allah Kur’ân-ı Kerim’de açıklıyor:

“Uzayda yaşayan canlılar arasında bizden daha gelişmiş uygarlıklar var mıdır?” sorusunu Kur’an’a sorarsak Yâsin suresinin 81. ayeti bize, çok ilginç bir cevap verir ve “biz Adem oğullarını, yarattıklarımızın bir çoğundan üstün kıldık” der. Yani yaratılmışların en üstünü, biz değiliz. Peki bizden üstün olanlar kimdir? Melekler mi? Hayır, çünkü Şeytan da dâhil bütün melekler, insana secde etmekle emir olundu. Peki, cinler olabilir mi? Elbette ki hayır, Adem yeryüzüne halife olarak gönderildiğinde, yeryüzünde cinler vardı. Biz onlardan üstün olarak buraya geldik. Hatta Kur’an onların, Hz. Süleyman’ın emrine verildiğinden bahseder. Öyleyse Adem oğullarından üstün olan bu yaratıklar kimlerdir? Dünyada böyle birileri olmadığına göre bunlar uzaydadırlar.

Uzaylı ırkların arasında bazıları bizden daha üstün yaradılışlı insan ırklarıdır.”

Dünya’nın veya kâinatın sonu bir anda mı gelecek?

Bu konu hakkında dini kaynaklarda somut bir ayrıntı yoktur.

Akıl yürütecek olursak, Kâinatta sürekli bir genişleme olmaktadır.

Bir yandan yeni yıldız ve galaksiler oluşurken, diğer taraftan bazı yıldız ve galaksiler yok olmaktadır.

Bu yok oluş da farklı şekillerde oluşmaktadır.

Bilim adamlarının tespitine göre, bazı galaksi ve yıldızlar yok olmuş olmasına rağmen, halen ışıkları bize gelmeye devam etmektedir. Uzaklık nedeniyle hala var olduklarını sanıyoruz. İnanışıma göre, dünyanın sonunun gelmesi, sadece bizim güneş sistemimizin enerjisini yitirmesi, çekim gücünün azalması ve gezegenlerinin, uzay boşluğuna savrulması, dünyamızın sonu olabilir.

Samanyolu Galaksisi içinde diğer gezegenler ve yaşam devam edebilir. Samanyolu, topyekûn yok olsa bile, diğer 200 milyar galaksinin gezegenlerinde hayat devam edebilir.

Tüm kainatın aynı anda yok olması, gözetlenen galaksi ve yıldız sistemleri hakkında farklı bilgiler görülüyor.

Dünya’nın 4,5 milyar yaşında olduğu hesaplanmıştır. Yaşının da 8 milyar yaşında olacağı var sayılmaktadır. Dünya’nın 3,5 milyar daha yaşı olduğu hesaplanmaktadır.

İnsanların bu kadar yıl daha dünya üzerinde yaşayabilecekleriyle ilgili bir bilgi yoktur.

Galaksiler bir taraftan yaratılırken, bir taraftan da bazıları yok olmaktadır. Bazı yok olan galaksilerin, yüksek çekim enerjisine sahip KARA-DELİKLER tarafından yutulduğu da bilim insanları tarafından tespit edilmiştir.

Kainatta galaksiler (yıldız ve gezegenler) bir taraftan doğarken, bir taraftan da ölmektedir.

Kainatta doğum ve ölümler sürekli devam etmektedir.

Dünyamızla ilgili bilim insanlarının tartıştığı diğer bir konu da, cennet ve cehennem yaratılmış mıdır?

İnancımıza göre, dünyamızın sonu gelince, cennet ve cehennem de yaratılacaktır.

Tüm ölen insanlar, nerede ve ne yapıyorlar.

Ruh bedeni bıraktıktan sonra, artık özgürleşiyor. Beden geçici, ruh ise sonsuzdur.

Tasavvuf Felsefesine göre, ruh Allah’ın bir zerresini taşıyorsa, sonsuz olmak durumundadır.

Dünyamızın sonu gelip, hesap zamanına kadar, ruhlarımız nerede bekleyecek.

Din alimlerinin yorum ve inancına göre, günahkar insanlar, kıyamet gününe kadar sıkıntılı bir hayat yaşayacaktır diye inanılmaktadır.

Dünyada iyilik yapan ve insanları kırmayan hassas ruhlar, kıyamet gününe kadar huzurlu bir yaşam sürdüreceğine inanılmaktadır.

Rad suresinin 15. Ayetini ele alalım;

“Göktekiler ve yerdekiler, isteyerek veya istemeyerek gölgeleri ile beraber Allah’a secde ederler.” (Rad, 15)

BİZDEN ÖNCE DÜNYA'DA İLERİ MEDENİYETLERİN YAŞADIĞI İFADE EDİLİYOR:

“Göğün boşaltılması”

Kuranı Kerim’in özellikle bu ayeti birçok olayı ve bilgiyi kapsamaktadır. Öncelikle çok sayıda kavmin yok edildiği vurgulanır. “Onlara size vermediğimiz şeyleri de vermiştik” ifadesinde ise eski insanların, gelişmiş bir uygarlık düzeyinde oldukları anlatılmak istenir. “Göğün, üzerlerine bol bol boşaltılması” ise bazı araştırmacılara göre, geçmiş uygarlıkların Dünya dışı zekâlarla kurdukları uzaysal ilişkileri anlatmak ister. Günahlarından ötürü insanların yok edilmesi olayına ise hemen hemen tüm kutsal metinlerde rastlanır.

Ad, Semud, Ress, Medyen

Yine Kuranı Kerim’de bu yok edilen kavim­lerden bazılarının adı da verilir: “Ad, Semud ulusları Ress kavmini ve bunların arasında birçok nesilleri helak ettik.” (Furkan Suresi-25, ayet:38)

“Ad ve Semud uluslarını da yok ettik.” (Ankebut Suresi-29 ayet:38)

Bazı Arap tarihçileri Kuranı Kerim’in birçok yerinde adı geçen, Ad, Semud, Ress ve Medyen kavimlerinin Arap Yarımadası’nda yaşadıklarını öne sürerler. Araştırmacı yazar Charles Berlitz ise Ad’ın Atlantis olduğunu belirtir. Daha başkaları ise Semud’un Mu Uygarlığı olduğunu öne sürerler. Ad, Semud, Atlantia, Mu, Lemurya kısacası bildiğimiz ya da bilmediğimiz tüm bu kavimler acaba Adem uygarlıkları mıdırlar?

Kaynak:https://insanveevren.wordpress.com/2011/04/15/dunyanin-cok-eski-gecmisleri-vardi-adem-uygarliklari-onceki-adem-nesilleri/