Harf Devrimi, Türkiye'de 1 Kasım 1928 tarihinde Latin Alfabesi’nin kabul edilmesi sürecine verilen isimdir. Bu yasayla o güne kadar kullanılan Osmanlı Alfabesi'nin yerine, Latin Alfabesi kabul edilmiştir.
Bu devrimde rol oynayan önemli etkenler, ‘Türk aydın kesiminin Batı Kültürü hayranlığı’, ‘Telgrafın yaygınlaşmasıyla Fransız imlâsının kullanılması’ ve ‘Rum-Ermeni gazetelerinin popülerliğinin ve tirajlarının artması’dır.
Latin alfabesine karşı çıkan gruba göre ise, ‘Üst düzey eğitimli insanlar dahi bir günde cahil olacak’ ve ‘Türkler ecdadının eserlerini okuyamaz hale gelecek’ idi. Harf devrimini izleyen yıllarda gazete satışlarında görülen ve bir nesil boyunca telafi edilemeyen düşüş ise, bu görüşü doğrular niteliktedir.
İlerleyen yıllarda okur-yazarlık oranı giderek artmıştır. 1927-35 arasında okuma-yazma öğrenenler nüfusun % 10.3'ünü bulmuş, günümüzde ise bu oran % 96’lara kadar ulaşmıştır.
Harf Devrimi, Türkiye'de 1 Kasım 1928 tarihinde 1353 sayılı ‘Yeni Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında Kanun’un kabul edilmesi ve yeni alfabenin yerleştirilmesi sürecine genel olarak verilen isimdir. Bu yasayla o güne kadar kullanılan Osmanlı Alfabesi'nin yerine, Latin Alfabesi'nin Türkçeye uyarlanmış bir biçimi kabul edildi.
Türkiye'de alfabe reformu önerileri 19. yüzyıl ortalarından itibaren duyulmaya başladı.
Öneriler ikiye ayrılıyordu: Osmanlıca yazısının düzeltilmesini isteyenler ve Latin alfabesinin kabulünü isteyenler.

BATI KÜLTÜRÜ HAYRANLIĞI
VE TELGRAFIN YAYGINLAŞMASI

Batı kültürüne duyulan hayranlık veya Avrupa'nın üstünlüğüne olan inanç, Latin alfabesinin kazandığı prestijin temeliydi.
Telgrafın yaygınlaşmasıyla birlikte, Fransız kültürüne hayran olan aydın kesim, Türkçe’yi Latin alfabesiyle Fransız imlasına göre yazmaya başlamıştı. Bu günlük hayatın bir parçası olmuştu.

RUM-ERMENİ GAZETELERİ

19. yüzyılın son çeyreğinde de İstanbul ve Anadolu'da Rum ve Ermeni harfleriyle basılan gazete ve kitaplar önemli tirajlara ulaştı.
Bu yayınların popülerliğinin artmasıyla, Türkçe'nin de Latin harfleriyle yazılabileceği düşüncesi benimsenmeye başlandı.
Arnavutların ve Azerbaycan'ın Latin alfabesini kabulü de Türkiye'de büyük yankı uyandırdı.

BİR NESİL BOYUNCA
GAZETE SATIŞLARI ARTMADI

Latin harflerine karşı çıkan grubun fikrine göre ise, yüksek eğitimli insanlar dahi bir günde cahil olacaktı. Harf devrimini izleyen yıllarda gazete satışlarında görülen ve yaklaşık yirmi yıl boyunca telafi edilemeyen düşüş ise, bu görüşü doğrular niteliktedir. Harf devriminin, okur yazarlık oranını artırmak şöyle dursun, azaltmış olabileceği olasılığını akla getirmektedir.

OKUMA-YAZMA ORANI
% 96’LARA ULAŞTI...

1927-35 arasında yeni okuma-yazma öğrenenler resmi rakamlara göre Türkiye nüfusunun ancak % 10.3'ünü bulmuştur.  Türkiye`de okur-yazarlık oranının günümüzde % 96’lara ulaştığı belirtilmektedir. Okuma yazma çağındaki 64 milyon 241 bin 226 kişiden 4 milyonunun ise hala okuma yazma bilmediği ifade edilmektedir.