Yazık ki ülkemizde günü birlik yaşamak sevdası günden güne kemikleşmekte harcıâlem meşguliyetlerle zaman heba edilmektedir. Günümüz insanı eğitim görmemişinden en yüksek derecede eğitim almışına aynı başıboşlukla zamanın heba olmasına katkı sağlamaktadır.
Nelerle uğraşıyor günümüz insanı, baktığımız zaman karşımıza çıkan manzara hepimizin yakından müşahede ettiği gibi futbol, at yarışı bir takım kendini tekrardan ibaret olan televizyon dizileri partizan gayretkeşliklerden ibarettir. Şüphe yok ki bütün cemiyeti aynı kabın içine koyamayız. (İstisnalar kaideyi bozmaz)
Oysa dünyanın geldiği nokta ile aramızdaki mesafeye bakıldığında ne demek İstediğimiz çok daha geniş şümullü olarak anlaşılacaktır.
Dünya teknolojide, sanayide, kültür ve sanatta hâsılı ilimde mesafe katederken biz hâlâ kaldırım taşı döşemekle spor müsabakalarını tartışmakla meşgulüz.
Eğitim zamanını uzatıp kısaltmakla, süt dağıtmakla, tablet uygulamalarıyla uğraşmak yerine nasıl daha iyi bilgi sahibi olabiliriz, daha sıhhatli bilgi aktarabiliriz düşüncesini öne geçirerek bilgi toplumuna ulaşabilmek için ne yapmamız lazım gerektiğini sükûnetle düşünüp programlamalıyız.
İnsanımızın ufkunu açacak, gelişmeyi özendirecek bilgiye ihtiyacımız var. Durum böyleyken ne televizyonlarımızda, gazetelerimizde, ne de devletin yetkili organlarından bu mânâda bir şey işitememek doğrusu ümitli olabilme imkânı vermiyor.
Tiyatromuz, Sinemamız, Edebiyatımız, Müziğimiz başka ülkelere başka ülkelerin sanatçılarına özenti içinde giderek kendi benliğinden kopmakta, kendi değerlerinden uzaklaşmaktadır.
Bunlar dikkate alınarak tabiri caizse eğitim sistemini dizayn etmek yerine, şu saatte mi olsun bu saatte mi? Bilgisayarla mı? bilgisayarsız mı? Gibi işin temelini oluşturmayan teferruata boğularak netice almak mümkün değildir.
Bu gibi hususlar ani kararlarla, kişisel düşüncelerle uygulanmamalıdır. Planlanması, programlanması, ergisi doğrusunun hesaplanması neticesinde uygulamaya konulmalıdır.
Ben yaptım oldu anlayışı hiçbir zaman sıhhatli netice vermemiştir. Çünkü herkes her şeyi bilemez burada istişare gerekir.
Biz yazık ki sanayileşemedik, teknolojik gelişmelere ayak uyduramadık, daha da kötüsü temelde tarım toplumu olmamıza rağmen bu sahada da yaya kaldık.
Bütün bunların çözümü bilgi toplumu olmaktan,  tartışmaktan, meseleleri müzakereden geçer biz meseleleri müzakere edemiyoruz, tartışamıyoruz, konuşamıyoruz ve bu imkânı yakalayamıyoruz. Şartlar böyle olunca yetkili etkili büyükler bildiklerini okuyup emrivakilerle dikte ettiriyorlar.
Elbette yapılmakta olanları küçüksemiyoruz ancak sıralama problemi eldeki imkânın doğru zaman ve zeminde kullanılmamasının açacağı problemler bizi böyle düşünmeye sevk ediyor.
Yarın sizin yaptığınız pek çok şeyi başkaları bozacak veya değiştirecektir. Zira yapılanlar eksik, hatalı, yetersiz bulunacaktır.
Nasıl ki her bitki kendi tabiatına uygun bir zeminde daha iyi netice veriyorsa, insanın tabiatına uygun düşecek bir zemin bir ortam hazırlanmalıdır.
Eğer bu ortamı doğru tesbit etmeyip, akla ilk gelenle netice alacağımızı sanarak yola devam edersek çok geçmeden yolun çıkmaz olduğunu görüp pişmanlık duyarız.
Bağnazlık, dediğim dedikçilik, saplantılar, enaniyetler bizi hep olumsuzluğa sürükler.
Tanıtım ve pazarlamada ne kadar güçlü olunursa olunsun malınız kaliteli değilse netice sizi iflasa götürür
Temennimiz her şeyin dikkate alınarak biran önce insana yatırım yapılmak suretiyle bilgi toplumu olmak şuurunda buluşuruz.