Gördüklerimizi sevdik hep, görünmeyenlere meraklanmadık, farkına varamadık. Gizeminde saklı, ipuçları aleni tutum ve davranışları irdelemek gerek. Gördüklerimizin ötesin de ne güzellikler, meziyetler taşıyordur, kim bilir. Kimsenin göremediğini görmek, algılamak, bulmak gerek. Teni ve tenin deki bezenmeleri de görmeli, aleni olmayan bir çok birikimi, hasleti görmek gerektiği gibi. Yunus Emre’nin dediği gibi ‘’bir ben var,benden içeri’’ o saklı, o içeri de duran güzellikleri, izlemek, tespit etmek, keşfetmek gerek. Bu derinlemesine keşif ve tespit muazzam mutluluğa da giden yoldur. Bildikleriniz, gönül gözüyle gördükleriniz sadece size aittir, sadece sizin bildiğinizdir.
 
Felsefe bakış açısı, değerlendirme biçiminiz, yorumlarınızdır. Felsefe somut üzerine yapılmaz, soyut gerçeklerimiz üzerinedir. Felsefe konuşurken, şöyle bir vazgeçilmezim vardır ‘’her şey doğrudur, her şey yanlış’’. Değişime, yeni bilgi ve tespitlere açık bakmalı hayata. Sevmek, sevilmek, bir felsefik kavram ise, akıl, yürek ortak çalışması ise, yanılgılara açıktır. Bildiğin kadarına inanır, inandıklarını seversin. Bilmek, ne muazzam bir kazanımdır insana. Bildiklerinize, kendinize ait duyu ve uğraşlar yoluyla ulaştı iseniz, ne mutlu ki, size özeldir.
 
Duygular, hisler fevkaledelik içerse dahi mutlak akılla desteklenmelidir. Soğukta donma hadisesi size muazzam bir huzur, ve yanında uyumayı verir, donarsınız. Donmanıza engel olan duyduğunuz huzur ve uyuma hissinin bir tuzak olduğunu bilmek,bilebilmektir. Severken donmayın, donmalar ölümü ve yanı sıra tutukluluk halini,esareti de getirebilir. Bu tehlikeli durumları görüp de sevmekten vazgeçmek, sevme seçeneklerini görmemek ise faciadır, yıkımdır. ’’Sevdiğinizi bilin,bildiğinizi sevin’’ bu sizin hayatınızın devam etmesi süresin de sahip olacağınız tek gerçeğiniz ve uğraşınızdır. Doğa daki milyonlarca temel döngü gibi almak, algılamak gerekir. Aslan her güne bir ceylanı av etme gayretiyle, daha hızlı koşup ceylanı yakalama çabasıyla başlar. Ceylan her güne aslana yem olmamak için daha hızlı koşmak ve kaçma çabasıdır. Ceylan ve aslan da akıl yoktur, ceylan bilir ,aslanı gördüğün de hızla, koşarak kaçar, aslan kovalar. Binlerce yıldır bu uğraşın galibi olmadı, olmayacaktır. Doğamızın milyonlarca denge unsurundan sadece biridir.
Mevlana, düşünürümüz ne muazzam bir laf etmiş ’’aynı dili konuşanlar değil,aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir’’. Akıl ve yürek birlikteliği tek başvuru noktamız, kazanımımızdır. İnsanoğlu ana rahminden çıkarken yanın da kullanma kılavuzu olmaz, insan kendini yönetendir. İnsanın kendini yönetmesi için akıl ve yüreğini kullanması ise tek yoludur.