Donald Trump’un yenilgisiyle neticeleneceği belirginleşen Amerika seçimlerinin galibi John Biden Türkiye’ye bakış açısını, hatta stratejisini çok önceden ilan etmişti. Recep Tayyip Erdoğan ve AK Partisiz bir Türkiye görmek isteyen Biden bunu nasıl gerçekleştireceğini de açıkça ifade etmişti. Başkan olduktan sonra bu düşüncesini revize eder mi bilinmez ama Biden’in bir kesimin ciddi anlamda umutlandırdığını müşahede ediyoruz. 

**

Gazeteci yazar Gürkan Zengin’in, Ahmet Davutoğlu’nun Türk Dış Politikasına etkisini anlattığı ve 2010 yılında yayımlanan Hoca adlı kitabında dikkat çekici notları 2011 yılında yazmıştık. Bazı önemli noktaları hatırlamakta yarar var.

Ahmet Davutoğlu henüz Dışişleri Bakanı olmadığı 2002 yılında Amerika’da bir toplantıya katılır ve kürsüde “Dünyanın George W. Bush gibi Teksas’lı bir Sezar’a değil, Boston’lu bir Marcus Aurelius’a, yani dünyaya adalet ve barış getirecek bir bilge kral’a ihtiyacı var” diye bir konuşma yapar.

Bu toplantı yapıldığında Amerika seçimlerine altı ay vardır ve henüz Barack Obama diye bir isim kamuoyuna gelmemiştir. Davutoğlu müstakbel başkan ile o dönemde tanışıyor muydu bilemeyiz ama Obama, tam da onun dediği gibi Boston’daki Harvard Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi mezunuydu.

Obama’nın İslam dünyasıyla iç açıcı münasebetleri olmadığı gibi Türkiye üzerinde kirli planları olduğu da zaman içinde anlaşıldı. Hatta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile telefon görüşmesi yaptığı sırada makamında elinde beyzbol sopasıyla çekilmiş fotoğrafını servis ettirerek aklınca sopa göstermeye yeltendiği de oldu.

**

Obama Demokratların adayı idi. Görev süresi dolduğunda yerine Hillary Clinton aday gösterildi ama seçimi Cumhuriyetçilerin adayı Trump kazandı. 

Peki, Amerika’nın yeni Başkanı Biden’in Obama’dan, Hillary’den, hatta Trump’tan ne farkı ya da ne gibi benzerliği var?

Obama Türkiye’deki AK Parti hükümetini hizaya getirmek için beyzbol sopasıyla poz verecek küstahlığı göstermişti.

Hillary, Trump’la yarıştığı seçim döneminde “Kürtleri silahlandırmayı düşünürdüm. Kürtler Suriye ve Irak'ta bizim en iyi ortaklarımız. Bazı çevrelerin bu konuda endişeli olduğunu biliyorum. Ancak bence Kürtler ihtiyaçları olan ekipmanı almalılar” derken aslında PKK/YPG’yi kastediyordu.

Bayan Clinton 2014'te yayımlanan ‘Zor Seçimler’ adlı kitabında da hükümette Bakan olarak görev aldığı dört yılda, Türkiye’yi sinir bozucu bir ortak olarak gördüğünü ifade ederek zihin yapısını ortaya sermişti.

Trump Başkanlığı döneminde Türkiye’yi ekonomik yaptırımlarla ambargolarla tehdit etti, hatta bu konuda adımlar da attı. Fakat her seferinde Türkiye’nin hamleleri sebebiyle adımlarını kararlarını geri aldı.

Demokrat menşeli yani Obama ve Hillary ile aynı zaviyeden olan yeni Başkan Biden’ın da Türkiye’ye karşı bir çok planı ve projesi var. Trump’ın Türkiye ile mücadelede yetersiz kaldığına vurgu yaptığı bir konuşmasında Biden aynen şunları söylemişti:

“Bence yapmamız gereken Erdoğan'a karşı farklı bir yaklaşım izlemek ve muhalefet liderlerini desteklemektir. Erdoğan’a yaptıklarının bedelini ödetmeliyiz.”

Biden Erdoğan’a, dolayısıyla Türkiye’ye bedel ödeteceğini, bunu da muhalefet liderleriyle işbirliği içerisinde yapacağını açıkça söylediği konuşmasında geçmişte, yani Başkan Yardımcılığı döneminde Türkiye’de muhalefetle doğrudan ilişki içinde olduğunu ve halen var olan unsurları destekleyerek Erdoğan’ı mağlup etmelerini sağlayacağını ifade etmekte sakınca görmemişti. Erdoğan’ın bölge ve dünya ile ilgili faaliyetlerini tecrit etmek için bölgedeki müttefiklerini Türkiye’ye karşı yapılandıracağını da ifade eden Biden Başkanlık koltuğuna Türkiye’yi yakından ilgilendiren hayli kabarık bir dosya ile geldiği anlaşılıyor.

Biden Başkan Yardımcılığı döneminde Türk siyasetinde kimlerle yakın ilişki içindeydi, ya da bugünlerde kimler Biden ile yakın münasebetler kurmayı hayal ediyor, bilemeyiz. Ama AK Parti’yi ve Erdoğan’ı istemediği ve Türkiye’nin dünya ülkeleri arasında yükselen prestijini engellemeye yönelik ciddi faaliyetlerin içinde olacağı muhakkak. Ezcümle; Biden’in niyeti de planı da belli, şimdilik muamma olan ona kimin omuz vereceğidir! 

**

AZERBAYCAN DESTAN YAZIYOR

Sivil yaşam bölgelerini bombalayarak insanlık suçu işleyen işgalci Ermenilere karşı her gün yeni zaferler kazanan Azerbaycan Ordusu 30 yıla yakın zamandır düşman zulmü altındaki Karabağ bölgesinde önemli şehirleri geri aldı. Başta Fransa olmak üzere batılı ülkelerin ateşkes çağrılarıyla durdurmaya çalıştığı Azerbaycan Ordusunun destansı zaferleri Avrupa semalarını da inletiyor. 

Fuzuli’de Gejagözlü, Aşağı Seyidahmedli, Zargar köylerini, Cebrayıl’de Balyand, Papi, Tulus, Hajili, Tinli köylerini, Zangilan’da Minjivan, Khurama, Khumarli, Sarı, Babaylı, Üçüncü Ağalı, Hacallı, Girah Muşlan, Udgün, Turabad, İçeri Muşlan, Malikli, Cihangirbeyli ve Baharlı köylerini Ermeni işgalcilerden temizleyen Azerbaycan Ordusu, son olarak, 28 yıl önce Hocalı katliamının yaşandığı Şuşa’da Bayrağını dalgalandırdı ve semalar ezan sesiyle şenlendi. Gerek Azerbaycan gerekse Türk halkı şimdi sınırların birleşeceği günleri bekliyor.

**

SÜT BOZULUNCA…

Süt ve süt ürünleri alanında Türkiye’de önemli bir ticaret hacmine sahip olan Konya geçen hafta bir süt toplama merkezinde çekilen iğrenç görüntülerle gündeme geldi. İki kafadar çalışandan biri üretimde kullanılan süt küvetine girip banyo yaparken diğeri de arkadaşının videosunu çekmişti. Adli soruşturma safhasında küvetteki sıvının süt olmadığı iddia edilmiş olsa da, içine girilen küvetin gıda ürünü koyma amaçlı olması, kabahati ortadan kaldırmayacaktır.

Görüntüler, bilhassa gıda alanında çok daha sıkı ve tavizsiz denetimler yapılması gerektiğini ortaya koydu. 

**

MARKETLERİN ETİKET OYUNU PES DEDİRTİYOR

Marketlerin uyguladığı fiyat politikası son birkaç yılda sıkça şikâyet edilen konuların başında geliyor. Raflardaki fiyat etiketi ile kasa fiyatı arasında ciddi farkların bulunması sıkça karşılaşılan bir durum haline geldi.

Hafta sonunda uğradığımız Konya’daki yerel zincir marketlerden birinin züccaciye reyonunda böyle bir uygulamaya tanık olduk. Üzerinde 34 tl yazan ürünün kasada 41 tl olarak fatura edilmesine itiraz edince ‘Baktığınız ürün yan taraftakine aitmiş’ bahanesine sığınıldı ki, bu doğru değildi.

Aynı gün aynı zincir marketin bir diğer şubesine uğrayıp bir gıda ürünü almak ihtiyacı doğdu. Etiket hususunda dikkatli davranarak üzeri fiyatı 22 tl olan ürünle kasaya geldiğimizde bu defa 26 tl’lik bir fatura ile karşılaştık. Kasiyere yaptığımız itirazın birkaç dakika sonrasında, ‘Fotoğraf görüntüsü almak üzere geri döndüğümüzde raftaki etiketin kaldırıldığına şahit olduk.

Piyasada doğru şeyler olmuyor. Vatandaşı mağdur eden bu durumlara karşı daha keskin tedbirlerin alınması gerekiyor.

**

ALBAYRAK İSTİFA ETTİMİ ETMEDİ Mİ?

Cumartesi günü akşam saatlerinde ‘sorumsuz haberciliğin mekânı’ sosyal paylaşım mecralarında Hazine Bakanı Berat Albayrak’a ait olduğu iddia edilen bir istifa mektubu servis edildi. Gecenin ilerleyen saatlerine, hatta ertesi güne kadar konu hakkında yetkili kaynaklardan gerekli açıklamanın yapılmamasıyla konu muğlak kaldı, farklı algı ve söylentilere fırsat verildi. Konu bu kadar uzun süre sosyal medya söylentisine terk edilmemeliydi. 

Ancak istifa sorusunun cevapsız kaldığı saatlerde AK parti çevrelerinde de Hazine Bakanlığına dair birbirinden farklı beklenti, hatta planların gündeme taşınması dikkatlerden kaçmadı. Cevapsız bırakılan süreçte bu çevrelerden yükselen sesler parti içindeki grupları ortaya çıkardı.

**