BİDEN NEYİ TETİKLEDİ?

Abone Ol

ABD Başkanı Biden, işgalin yıldönümünü kutlamak için olsa gerek, 20 Şubat günü Ukrayna’nın Başkenti Kiev’e sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaretin bütün dünyayı kaygılandırmasının nedeni, Biden’ın Kiev’den verdiği mesajlar ve sonrasında yaşanan gelişmelerdi. 

Şimdi bütün dünya, Biden’ın Kiev’deki Altın Kubbeli Aziz Mihail Manastırı önünde Zelenski’yi de yanına alarak verdiği mesajların ve Rusya Lideri Putin’in bu mesajlara verdikleri karşılıkların ne anlama geldiğini çözmeye çalışıyor.

Biden, “Putin, Batı’nın dayanamayacağını sandı, ama yanıldı” derken neler anlatmak istiyordu. Putin’i, “ABD ile olan “Yeni START” nükleer anlaşmasını askıya aldık” diyecek kadar sinirlendiren şey neydi? 

Rusya’nın, Çin ve Hindistan ile olan ilişkilerinde yaşanan hareketliliğin nedenleri nelerdir?

ABD Başkanı Biden, işgalin yıldönümünü kutlamak için olsa gerek, 20 Şubat günü Ukrayna’nın Başkenti Kiev’e sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi, Ukrayna Lideri Zelenski ile kucaklaştı. Bu ziyaretin bütün dünyayı kaygılandırmasının nedeni, Biden’ın Kiev’den verdiği mesajlar ve sonrasında yaşanan gelişmelerdi. 

Şimdi bütün dünya, Biden’ın Kiev’deki Altın Kubbeli Aziz Mihail Manastırı önünde Zelenski’yi de yanına alarak verdiği msajların ve Rusya Lideri Putin’in bu mesajlara verdiği karşılıkların ne anlama geldiğini çözmeye çalışıyor.

Biden, “Putin, Batı’nın dayanamayacağını sandı, ama yanıldı” derken neler anlatmak istiyordu.

Putin’i, “ABD ile olan “Yeni START” nükleer anlaşmasını askıya aldık” diyecek kadar sinirlendiren şey neydi?

Rusya’nın, Çin ve Hindistan ile olan ilişkilerinde yaşanan hareketliliğin nedenleri nelerdir?

ANLAŞMA NEDEN BOZULDU?

Sürpriz ziyaret öncesine kadar, Ukrayna’da son bir yılda yaşanan ve ülkeyi harabeye döndüren gelişmeler, “ABD ile Rusya, yeni bir Yalta Anlaşması çerçevesinde, bölgeyi ve dünyayı yeniden parselliyorlar” şeklinde değerlendiriliyordu. Çünkü, Çin’in AB ülkeleriyle elele vererek hayata geçirmeye çalıştığı “Kuşak ve Yol” projesi ABD’yi olduğu kadar Rusya’yı da çok olumsuz etkileyecekti. Bu nedenle, “iki küresel aktör, 65 ülke ile üç kıtayı birbirine bağlayacak bu dev projenin önünü kesmek ya da kontrolleri altına alabilmek için ortak hareket ediyorlar, Ukrayna sahasında Çin’in önüne bir Çin Seddi oluşturuyorlar. Rusya’ya uygulanmakta olan yaptırımlar bir algı operasyonu” deniyordu.

Bu değerlendirmelerin gerçeklik payı, olayların gelişmesine paralel olarak,  zamanla anlaşılacaktır. Fakat, Biden’ın Kiev’de, Altın Kubbeli Mihail Manastırı önünden, Zelenski’yi de yanına alarak verdiği mesajlar ve Putin’in ABD ile olan “Yeni STRAT” nükleer anlaşmasını askıya aldıklarını açıklamasının ardıdndan Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin Moskova’yı ziyareti tüm dünyanın kaygılanmasına neden oldu.   

BEYAZ SARAY ZİYARETİ SON ANA KADAR GİZLEDİ

Biden’ın Ukrayna ziyareti, ABD Başkanı’nın ile Zelenski’yle Kiev’in harabeye dönmüş sokaklarında tur atmasına, Altın Kubbeli Aziz Mihail Manastırı önünde Putin’e selam göndermesine kadar gizli tutuldu. Beyaz Saray, Biden’ın 20 Şubat temaslarına ilişkin çok başka bir program yayınladı.

Kiev sokaklarında Biden’a çok az sayıda seçilmiş gazeteci ve ABD’li resmi görevli eşlik etmişti. Bu seçilmiş refakatçilerin, yol boyunca görüşme yapmalarını engellemek için, cep telefonlarına ve bilgisayarlarına el konulmuştu. Biden’ı ve yanındakilerini taşıyan Air Force One önce Polonya’ya inmiş, yolcular kara yoluyla Kiev’e geçmişlerdi. Trenle yapılan 10 saatlik bu yolculuk da çok gizli tutulmuştu.

“DEMOKRASİNİN ARKASINDA DURDUĞUMUZU GÖSTERDİK” 

Biden, Kiev’i ziyareti sırasında, beraberinde getirdiği seçilmiş basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Putin, işgalini başlattığı Ukrayna’nın zayıf, Batı’nın ise bölünmüş olduğunu düşündü. Bizden daha uzun dayanabileceğini sandı, ama fena yanıldı” demiş, Ukrayna’ya 500 milyon dolarlık ek askeri yardım yapacaklarını açıklamıştı.

Biden’ın, konuşmasını, “Komşularıyla barış içinde yaşamak isteyen milyonlarca Rus düşmanımız değil” diyerek bitirmesi Putin’in öfkelenmesine, ABD ile olan “Yeni START” nükleer rafa kaldırdığını ilan etmesine neden oldu. Putin, ABD başkanının komşu ülkeden yaptığı açıklamayla Rus halkını kendine karşı kışkırtmaya çalıştığını düşünmüş olmalı. Biden’in Rusya’yı değil de, Putin’i hedef alan bu sözleri dikkatlerin Kremlin’e odaklanmasına neden olmuştu.

“RUSYA’YI STRATEJİK YENİLGİYE UĞRATMAYA ÇALIŞIYORLAR”

Rusya Federal Meclisi’nde 1 saat 45 dakikalık bir Ulusa Sesleniş konuşması yapan Putin, Batı’nın Ukrayna krizini kullanarak Rusya’yı stratejik yenilgiye uğratmaya çalıştığını iddia ederken, Biden’ın mesajlarına da şu sözlerle karşılık veriyordu:

“Rusya açısından zorlu ve dönüm noktası olan bir zamanda, dünyada önemli değişikliklerin yaşandığı bir zaman diliminde konuşmamı yapıyorum. (…) Bir yıl önce biz değil, onlar Ukrayna vasıtasıyla üzerimize gelerek bize askeri harekât başlatmaktan başkaseçenek bırakmadı. Ukrayna’da yaşananların, binlerce can kaybı ve akıtılan kanın yegâne sorumlusu Batı ve Kiev’de bulunan kukla yönetimidir. (…) Rusya’yı bağımsız ve egemen bir devlet olarak ortadan kaldırmak istiyorlar. Buna elbette izin vermemiz mümkün değil. (…) ABD tarafı abes bir şekilde bize ‘Sizin nükleer silahlarınızı anlaşma gereğince denetlemek istiyoruz’ deme cüretinde bulunuyor. Bu böyle işlemez”

Putin’in, tek taraflı askıya aldıkları “Yeni START” nükleer anlaşmanın yeniden hayata geçirilebilmesi için, Fransa ve İngiltere gibi diğer Batılı nükleer güçlerin de masada olmasını isteyeceklerini özellikle vurgulaması, “ABD ile Rusya arasındaki gizli dayanışma, II. Yalta Anlaşması sona erdi” şeklinde değerlendiriliyor.

BOZUŞMANIN NEDENİ HİNDİSTAN MI?

Çin’in “Kuşak ve Yol” projesinin önüne Ukrayna’da set çekme konusunda ortak hareket eden iki küresel aktörün aralarının açılmasında, Rusya ile Hindistan ilişkilerinde yaşanan gelişmelerin neden olduğu konuşuluyor. Batı’nın yaptırım uyguladığı, Çin’in bile Rusya’ya uzak durduğu bir dönemde Hindistan Rusya’dan yaptığı ithalatı 4 kat artırması ABD’nin hiç hoşuna gitmemişti.

Bu arada, Biden’ın Ukrayna ziyareti öncesinde, 59. M   ünih Güvenlik Konferansı’nda konuşan Macar asıllı ABD’li finans spekülatörü George Soros, Hindistan Başbakanı Narendra Modi’yi, ülkenin en büyük şirketlerinden Adani Grup’la işbirliği yapmakla suçlamış, “Modi’nin 2024’te yapılacak seçimlerde hüsrana uğrayıp hesap vermek durumunda kalacağını, Hindistan’da demokrasinin canlanacağını, parlamentonun yönelteceği sorulardan kaçsa bile yabancı yatırımcılara hesap vermek zorunda kalacağını” söylemişti.

HİNDİSTAN VE ABD BORSASI

CIA’in çeşitli ülkelerde düzenlediği renkli devrimlerin parasal destekçisi Soros’un Münih’teki bu konuşmasının öncesinde de, CIA bağlantılı olduğu söylenen ABD’li yatırım ve araştırma şirketi Hindenburg Resech, Hintli işadamı Gautam Adani’nin sahibi olduğu holdingin uzun zamandır borsada manipülasyon yapmakla suçlayan bir rapor yayınlamıştı. Adani Holding yöneticileri de, yaptıkları 413 sayfalık yazılı açıklamada, “Hindenburg’un söz konusu raporunun kendilerine yönelik bir saldırı olmadığını, doğrudan Hindistan’ın büyüme hikayesini hedef alan bir saldırı olduğunu” savunmuşlardı. Bu arada, Adani Holding’in hisse senetlerinde 120 milyar dolarlık bir kayıp yaşanmıştı.

OTOKRAT VE DEMOKRATLAR

Soros, ABD’nin Modi’yi hedef almasının nedenini, “Otokrat ve demokrat rejimler arasında, küresel hakimiyet için küresel çapta yaşanmakta olan savaş” olarak açıklıyor. Soros’un bu cümlesini analiz ettiğimizde, karşımıza, Çin’in AB ülkeleriyle elele vererek hayata geçirmeye çalıştığı ve 65 ülke ile üç kıtayı birbirine bağlamayı hedefleyen “Kuşak ve Yol” projesi bağlamında yaşanan gelişmeler çıkıyor.

“Kuşak ve Yol”un önünün kesilmesi konusunda ABD ve Rusya aynı kaygıları paylaşıyorlardı. Bu projeye hayata geçirildiğinde Çin küresel ekonominin lideri olacaktı. Böyle bir sonucu ABD’nin de Rusya’nın da kabul etmesi mümkün değildi. Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgal etmesiyle başlayan savaş, ülkeyi harabeye dönüştürmüştü, ama aynı zamanda “Kuşak ve Yol”un önünde bir Çin Seddi oluşturmuştu.

RUSYA’YA UYGULANAN YAPTIRIMLAR NEDEN ETKİSİZ KALIYOR?

Rus sopasıyla AB ülkelerini korkutmayı, eski Varşova Paktı üyesi ülkeleriyle birlikte NATO şemsiyesi altında toplamaya ilişkin hedefleri nedeniyle Rusya’nın Ukrayna’da ilerlemesini bir yere kadar görmezden gelen ABD, Batılı dostlarıyla birlikte Rusya’ya uyguladığı yaptırımları giderek ağırlaştırmaya başlayınca, gizli ortakların arasına kara kedi giriverdi. Rusya, bazı yaptırımları Türkiye üzerinden aşarken, Hindistan ile geliştirdiği ilişkiler sayesinde, en önemli gelir kaynağı olan petrolü yaptırım engeline takılmadan pazarlamayı başarıyordu.

Ukrayna’nın işgali dolaysıyla uygulanan yaptırımlara rağmen Rusya ile Hindistan ilişkilerinin giderek gelişmesi ABD’yi rahatsız etmeye başlamıştı. Bu rahatsızlık, Ukrayna’ya yaptığı silah yardımlarını artırmasına neden oldu. Artan silah yardımları Rusya’nın Ukrayna sahasında ilerlemesini engellese de, Hindistan ile olan ticari ilişkilerini geliştirmesini engelleyemiyordu.

Çin’in “Kuşak ve Yol” projesinin önüne Ukrayna’da set çekme konusunda ortak hareket eden iki küresel aktörün aralarının açılmasına, Rusya ile Hindistan ilişkilerinde yaşanan gelişmelerin neden olduğu artık herkesin bildiği bir sır. Batı’nın yaptırım uyguladığı, Çin’in bile Rusya’ya uzak durduğu bir dönemde Hindistan Rusya’dan yaptığı ithalatı 4 kat artırması ABD’nin hiç hoşuna gitmiyor.

ABD’nin bu konudaki rahatsızlığını dile getiren Soros, “Hindistan, ilginç bir demokrasi örneği. Başbakan Modi, hem açık hem de kapalı toplumlarla yakın ilişkiler sürdürüyor. Hindistan, (Avustralya, ABD ve Japonya ile birlikte) Quad’ın bir üyesi, ama aynı zamanda Rusya’dan çok büyük indirimle çok fazla petrol alıyor ve bunun üzerinden çok para kazanıyor” diyor.

Soros bu konuda gerçekleri dile getiriyor. Hindistan’ın en büyük şirketlerinden Reliance Industries Ltd, yaptırımlar nedeniyle oldukça indirimli olarak aldığı Rus petrolünü Jamnagar’daki dev rafinelerinde işleyerek Avrupa ülkelerine satıyor. Böylece Batılı ülkelerin Rusya’ya uyguladıkları yaptırımlar geçersiz kılınıyor.

Çin’in önünü kesmeyi, Avrupa Birliği’ni dağıtıp, Varşova Paktı üyesi ülkelerle birlikte yeniden yörüngesine almayı hedefleyen ABD, beklenmedik hızla gelişen Rusya Hindistan dostluğunu engelleyebilmek amacıyla, bir taraftan Ukrayna’ya cömertçe verdiği silahlarla Rusya’yı, özellikle de Putin’i, yolsuzluk suçlamalarıyla da Hindistan Başbakanı zorlamaya çalışıyor.

ÇİN NEDEN RAHATSIZ?

Rusya’dan sağladığı ucuz petrol sayesinde enerji sorununu halleden Hindistan, Çin’e alternatif bir üretim merkezi olma yolunda hızla ilerliyor. Çin de Hindistan’ın bu yükselişinden rahatsız olmuş olacak ki, Dışişleri Bakanı Wang Li geçtiğimiz gün Moskova’ya sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. Çinli Bakan Li, “Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya ile birlikte ileride de, çok kutuplu, demokratik ve adaletli dünya için çalışmaya devam edecek” diyordu.

ÜRKÜTÜCÜ GELİŞMELER

Geçen gün, 59. Münih Güvenlik Konferansı’nda da bir konuşma yapan Çin Dışişleri Bakanı Wang Li, birkaç gün sonra Çin’in Ukrayna savaşına ilişkin bir plan açıklayacağını söylemişti. Çinli bakanın Moskova’yı ziyareti, “Rusya’nın Batı ile ihtilafında Pekin Rusya’nın yanında duracağını açıkladı” şeklinde değerlendiriliyor.

Putin, ABD ile olan “Yeni START” nükleer anlaşmasını askıya alarak restini çekti. Soros tarafından yolsuzluk suçlamalarıyla köşeye sıkıştırılmaya çalışılan Adani Holding’in sahibi Hintli milyarer Gautam Adani de, Hindistan Başbakanı Narendra Modi’ye verdiği desteği artırarak sürdürüyor.

Hindistan, Rusya’dan sudan ucuza aldığı petrol sayesinde enerji ihtiyacını büyük ölçüde çözmüş oldu. Hindistan’ın enerji konusunda Rusya’ya bağımlı, Çin’e alternatif bir üretim üssü olarak yükselmesi, ABD’yi olduğu kadar Çin’i de rahatsız ediyor. Rusya, Türkistan coğrafyasındaki ülkelerle Avrasya Birliği oluşturma çabasında.

Küresel barışı ve ülkemizi yakından ilgilendiren çok önemli sonuçlar üretebilecek gelişmeler yaşamaktayız. Küresel aktörler arasındaki paylaşım mücadelesinin giderek derinleştiği bir dönemde küresel barışın güvende olduğu söylenebilir mi?