Amerika Demokrat Parti’sinin Başkan adayı Joe Biden’ın aylar önceki konuşmasında geçen Türkiye’yi  ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan sözleri gündem oldu. Biden ‘ın Türkiye’nin geleceği ve yönetimi hakkındaki cesaretli analizi ve söylemlerinin yanı sıra konuşma esnasındaki tavrı da dikkat çekiciydi.

“Şu an ona (Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a) çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım.

Bir yol haritamızın olduğunu açıkça göstermemiz lazım. Düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım, bedel ödemeli.”

Başka bir ülkenin iç işlerine karışma girişimi, ülkenin muhalefetine destek çıkarak kaos ve bedel ödetmeye yardım eli uzatılmasını, diplomasi skandalı olarak görebiliriz. Bu açıklama karşılığında siyasi mecrada hitap ettiği kesime karşı sorumluluğu olan muhalefet liderlerinin de bu yardım elini değerlendirebileceğini düşünmek dahi istemiyorum .

Joe Biden'ın Erdoğan videosunu 8 ay sonra kim ortaya çıkardı?

2019 yılında Biden, New York Times gazetesinin editörleriyle bir toplantı yaptığı konuşmanın Türkiye ile olan kısmını editleyip video olarak servis eden kişi Kuzey Irak’ta Barzani’ye yakın Kürt bir gazeteci olan Arif Zerevani olduğu iddia ediliyor. Gündeme düşen bu videonun, Türkiye’nin iç siyasetine ve partilerin güç savaşına malzeme olacak nitelikte görmemeliyiz. Sonuçta ülkemizin iç siyasetine karışmaya yeltenen potansiyel ABD Başkanı var karşımızda. Bunu farklı anlayıp veya iç siyasetin malzemesi haline getirirsek kendi içimizde kavgaya girer ve asıl yapılmak istenene yabancı oluruz. 

“Yani çok endişeliyim. Hava üslerimiz ve onlara erişimimize dair de çok endişeliyim. Bence bölgedeki müttefiklerimizle bir araya gelerek, onun bölgedeki faaliyetlerini nasıl izole edeceğimizle ilgilenmek bizim için son derece fazla iş olacak.

 Özellikle Doğu Akdeniz’de petrolle ilgili faaliyetleri ve görüşülmesi uzun sürecek olan çok sayıda başka şey. Ama cevabım ‘Evet, endişeliyim’.”

Hadsiz açıklamaların devamında Türkiye’nin son zamanlarda içinde bulunduğu hareketli diplomasinin, küreselciler tarafından “rahatsız edici” olduğunu da net bir şekilde görüyoruz. 

Amerika Birleşik Devletleri seçimlerinde her ülke gibi iç siyasette olduğu kadar, dünya siyaseti için de planları gündeme gelir. Seçim öncesinde adayların mesajlarındaki güvenilirliği ve garanti edici söylemleri bir sonraki aşama için zemin oluşturur. Geçmişe baktığımız zaman Trump’ın seçildiği dönemde arkasını Evangelistler’e yaslamış olduğunu biliyoruz. Ülkelerin dış siyasette izleyeceği yolun haritası seçmeni de ilgilendiriyor ve destekleme açısından oluşturulan gruplar bu doğrultuda ilerliyor. Biden ‘nın seçimleri kazanma kaygısını demek ki Türkiye’yi aleni bir şekilde tehdit etmesi oluşturuyor. Özellikle ülkemizi yaralayan ve izlerini yok etmek istediğimiz bir yerden “darbe” ‘den vurması şüphe uyandırıcı bir durum. Biden’ın seçimleri kazandığı zaman, dış politika gündemini Türkiye ile kuracağı ilişkiler doğrultusunda hedeflediğini ve bunun pek de normal bir ilişki olamayacağını söyleyebiliriz.

Peki Joe Biden aslında kim?

Biden’ın azılı bir Türkiye düşmanı olduğunu söylemek artık mümkün. Kendini ‘Yahudi olmayan bir Siyonist’ olarak tanımlıyor ve bu tanımlama ile de  “Hristiyan Siyonist” yani Evangelistler’e göz kırpıyor. Yahudi lobisine yakınlığı ile tanınan Joe Biden, Yahudi Lobisi’nin Henry Kissinger‘den sonra Amerika’daki en güçlü isimlerinden biri.

Joe Biden 2008 ABD başkanlık seçimlerinde Demokratik Parti’den başkanlığa adaylığını koydu ancak başarısızlığa uğraması nedeniyle adaylıktan çekildi. 23 Ağustos 2008 tarihinde Demokratik Parti’nin Başkan adayı Barack Obama tarafından Başkan Yardımcılığına aday gösterildi. 4 Kasım 2008 tarihinde yapılan başkanlık seçimlerini Demokratik Parti kazandı. Joe Biden 20 Ocak 2009 tarihinde devlet başkanlığına seçilen Obama’nın yanında ABD Başkan Yardımcısı olarak atandı.

Ayrıca Wikileaks’in sızdırdığı ABD’de gündeme gelen ve büyük yankı uyandıran pizza gate skandalında  Joe Biden’ın ismi de geçiyor. Çocuklara olan yaklaşımları örnek gösterilen Biden’in pedofili olduğu iddia ediliyor.

 Özetle; hedeflenen adımlar küreselcilerin ve ABD’deki derin devletin kişiliğine uyan nitelikte. Yaklaşan ABD seçimlerinde,  Türkiye’nin seçim kampanyası ürünü olarak ortaya atılmasının altında güçlü bir mesaj yatıyor. Bunu ülke olarak görebildiğimizi umuyor ve dış siyasetimizin aktörlerinin yanında bizlerin de öngörülü olmamızın gerektiğinin altını çiziyorum.

Mutlu günler dilerim.