Beynimize ait sinir hücre (Nöron) sayısı 100 milyarın üzerinde. Her bir nöron 120 bin sinaps dediğimiz bağlantı oluşturabilir. Toplam bağlantı sayısı ise 10 rakamının önüne tam yirmi altı sıfır koyarsanız elde edeceğiniz büyüklük beynin kapasitesini verir. Rakamın büyüklüğünü açıklamak için beynimizin oluşturabileceği bağlantı sayılarını saymaya başlasak bize gerekli olan süre 37 milyon yıldır. Bilgisayar uzmanı ise bu durumu açıklarken “beyin bağlantı (sinaps) kapasitesini bir bilgisayarda aynen kopyalamaya çalışsak, en ufak cipleri bile kullansak oluşturulması gereken bilgisayar, dünyamızdan daha büyük olacaktır” diyor. Bu kapasite bilgisayarın(beynimizin) doğuştan getirdiği donanımıdır.

Beynimizin sol lobu matematik, analitik düşünme, muhakeme etme ile ilgiliyken sağ lob ise sanata ilişkindir. Çözdüğümüz bulmaca, oynadığımız satranç, akıldan yaptığımız matematik hesapları, yazdığımız okuduğumuz yazı sol lobumuzu güçlendirir. Dinlediğimiz veya yapmaya çalıştığımız müzik, seyrettiğimiz manzaranın farkına vararak etkilenmek,  çocuğu sevmek, hayvanları sevmek ruhumuzun gıdasıdır sağ beynimizi güçlendirir. Bazı insanların özellikle kadınların sağ, erkeklerinde genellikle sol beyinleri daha güçlüdür.  Matematik mühendisliklerde erkek, sanat resim ve ruh bilimlerinde daha çok kız öğrenci görürüz. İnsanların hangi yaşta olurlarsa olsunlar beyinlerinin her iki bölümünü de geliştirmeleri mümkündür.  Bilinmesi gereken en önemli ve de oldukça şaşırtıcı olan bilgi; beyinlerinin hem sağ hem sol lobu oldukça güçlenmiş kişilerin zihinsel güç artışı en az on misli olduğu kanıtlanmıştır.

A. Einstein, M. Kemal Atatürk, Napolyon gibi kişilerin yaşamları incelendiği zaman hem matematik analitik düşünme yetenekleri hem de sanata ilişkin  çabaları gözlerden kaçmaz
 

Tüm çocuklar deha adayıdır
Doğuştan getirdiği herhangi genetik sorun yoksa tüm çocuklar deha adayıdır.” diyebiliriz. Çocukluk döneminden başlayarak ne kadar çok şey öğrenir ne kadar çok konuda derinlik kazanırsak o kadar çok nöral ağa sahip oluruz. Öğrendiğimiz her konu bir nöral ağ oluşturur. Oluşan nöral ağların diğer ağlarla kurduğu bağlantıları oluşur. Öğrendiklerimizin  var olanlarla ilişkilendirilmesi sonunda yeni çıkarımlara, fikirlere ulaşmamız bize özgü olmaya başlar.  Çünkü hiç kimsenin nöral ağ yapısı diğer kişilere tam olarak uymaz benzerlikler görülür, kısmen aynı düşüncelere sahip olabiliriz.  Son dönemlerde sık kullanılan “algı operasyonları” insanların bir konuda aynı yoruma aynı düşünceye ulaşmasını sağlayıcı şekilde veri bombardımanına tutulmasıdır.

Deha dediklerimiz, bilim insanı dediklerimizin en çok nöral ağa sahiptirler.  Gelişmiş bir beyin sürekli araştıran öğrenen çıkarımlarda bulunan kişinin beynidir.  Beynin gelişmesinde öğrenmenin yanında beslenmenin  de önemi vardır. Beyin gelişimi anne karnında başlar 5 yaşına sürer. Entelektüel gelişimi ise yaşam boyu sürer. Doğumun ilk yılında beyin için lazım olan tüm besinler anne sütünde  vardır. Daha sonraki dönemlerde başta süt olmak üzere yumurta, et, balık, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, mevsim meyvelerini tüketmek gerekir. Beynimiz vücudumuza giren oksijen in %25 ini tüketir.  Temiz hava dinlemiş sağlıklı ve sakin yapı beynimizin en verimli anıdır. Egzersiz anında daha çok oksijen almamızdan dolayı spor beynimizin dostudur. Bu durum ABD de bir grup öğrenci sabahları çok da ağır olmayan egzersiz programına katılmalarıyla iki ayın sonunda zihinsel kapasitelerinde ki artış oranı %33 olduğu tespit edilmiştir.
 

Beyin gelişimi ve duygularımız
Beyin gelişiminde olumlu duygu durumunun etkisi oldukça fazladır. Sürekli olumsuz duygu durumda olmak ise stres  nedenidir. Stres altında kalan çocuklarda beyin gelişimi azalmakta onlarda “psikolojik cücelik sendromu’’ gibi kalıcı gelişme bozukluğuna sebep olmaktadır.  Olumsuz duygu durumları yoğun yaşandığı zamanlarda yani öfkeli üzüntülü kaygılı korku dolu anlarımızda sağlıklı düşünmemiz zihinsel kapasitemizi kullanmamız mümkün değildir.  Çok sinirli anımızda önümüze gelen bir konu için “şu an iyi değilim sakinleşmem lazım..vb” konuşmalarımız olur. Zihinsel kapasitemizin en verimli kullandığımız anlar en sakin dinlenmiş ve keyifli anlarımızdır. Yapılan araştırmalar göstermiştir  ki tüm patentli buluşlara imza atanlar en rahat sakin ve dinlenmiş anlarında buluşlarını gerçekleştirmişlerdir.