Beşiktaş, sezon başından beri hem oyun olarak hem de mental ve fiziksel anlamda ilk defa bir takım gibi oynadı. Uzun bir aradan sonra oyuncuların, teknik heyetin, tribünlerin ve yönetimin oluşturduğu bütünlük tam anlamıyla 90 dakika sahaya yansıdı diyebiliriz. Maçın ilk 30 dakikası 1. bölgede hiç zorlanmayan, merkezde iyi üreten fakat ileri uçta bir türlü hedefe gidemeyen bir Beşiktaş izledik. Beşiktaş'ın sezon başından beri yaşadığı santrafor eksikliği, Galatasaray'ı uzun süre maça ortak etti desek abartmış olmayız.

4-4-2 sistemiyle maça başlayan siyah beyazlılarda orta sahanın üretkenliği çok fazla olmasına rağmen, istenilen gol ilk yarı bir türlü gelmeyince Abdullah Avcı'nın ikinci yarı yaptığı Lens-Adem Ljajic değişikliği merkezden ileriye topu taşımada Beşiktaş adına etkili oldu. Nitekim bu hareketlilik sayesinde Umut Nayir 69. dakikada Caner'in ortasına vurduğu kafayla Muslera'yı avlamayı başardı. 

Galatasaray'da Muslera yine takımın en iyileri arasındaydı. Fakat diğer oyuncular için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Maç boyunca istekli ve coşkulu olan taraf ev sahibi ekibiydi. Galatasaray bu coşku karşısında yeterince etkili pozisyon üretemedi.

Öte yandan Beşiktaş'ta Umut Nayir'in topsuz alan koşuları, mücadeleden vazgeçmemesi, doğru yerde doğru zamanda olması takımı adına büyük bir şans ve alkışı hakediyor. Beşiktaş, maçın 2/3 lik kısmında hiç durmadan coşkuyla ve dikine oynadı, rakibinin ise Beşiktaş'ın aksine daha çok yan toplarla oynaması maçın kaderini belirleyen en önemli unsur. Haftalardır sıkıntılı günler geçiren Beşiktaş, kadrosunda birçok eksikle maça mutlak galibiyet parolasıyla çıkarken, ezeli rakibi Galatasaray, daha çok beraberliği düşenen taraf olarak sahaya yansıdı. Bir deplasman takımı için oldukça açıklanabilir bir neden fakat böylesine maliyetli bir kadroya sahipken bunu düşünmek taraftarı adına üzücü bir durum. 

Abdullah hocanın bu maç özelinde sonuç getirmeyen pas oyunundan çok hücuma yönelik bir oyun ve kadro kurması Beşiktaş'a galibiyeti getirdi. İlk kez 11 de çıkmalarına rağmen, maç boyunca sol geride Rebocho, savunmanın merkezinde Roco ve ileride Umut Nayir inanılmaz bir performans sergilediler. Önümüzdeki haftalarda Burak Yılmaz'ın da takıma katılmasıyla birlikte Beşiktaş'ın daha iyi bir hücum hattı olacağı kesin. 

Transfer döneminde yapılan plansızlık, sezon başından beri ödenmeyen paralar, üst üste gelen sakatlıklar ve cezalar nedeniyle hayli zor günler geçiren Beşiktaş, tüm kötü koşullara rağmen derbi galibiyetiyle moral ve özgüven buldu. Bu tip büyük maçlarda alınan galibiyetler takımı zihinsel olarak kendine getirir. Sonuçta Beşiktaş takımı, taraftarının önünde almış olduğu bu galibiyetle yalnızca 3 puan değil aynı zamanda güvende kazanmış oldu.

Özetle sahada sergiledikleri bu futbolla Beşiktaşlı oyuncular taraftarına dedi ki; biz Beşiktaş'ız biz de Umut tükenmez!