BENİM ŞAİRLERİM

Abone Ol
Her biri diğerlerinden farklı özellikler gösteren eserleri ile hem zamanımızın sesi olmuş, hem de geçmişle bağlantımızı devam ettirmişlerdir.
Kimi Karacoğlanı, kimi Fuzuli’yi, kimi Yunus’u yad etmemizi temin eder.
Üstelik üslupları hatta bir bakıma da yolları farklı durmakla beraber, aynı noktada birleştiklerini görürüz.
Hâlâ kitapçı raflarında hiçbir zorlamaya, reklama ihtiyaç duymadan yerlerini alırlar.
Her evin kitaplığında yine en başta bu değerli şairlerimiz vardır.
Her biri zengin kelime hazneleriyle bezenmiş mısralarıyla, okuyucusunu kuşatır.
Yahya Kemal, daha çok ihtişamı vurgular şiirlerinde, üç kıtada hükümran olmuş Osmanlı Devletinin mimarisiyle, musîkısiyle, savaşları, zaferleri destanlaşan tarihinin hem geçmişini hem geleceğini temaşa halindedir.
Mehmet Akif, sessiz ve derinden bir çöküşün hüzünle destanını yüreğinde taşırken, yeniden varoluşun heyecanı içinde ümitvar olmayı aşılama gayreti içinde haykırmaktadır.
Faruk Nafiz, vatan sathını bir başka hüzünle gezinir, hayatın farklı renklerini yansıtarak moral, aşılama gayesi içindedir
Necip Fazıl, değişmez hakikati yansıtmak mücadelesiyle şuur, tefekkür ve köklü bir inkılap hamlesini gerçekleştirme mücadelesi vermektedir.
Âşık Veysel, sözünü sazına yükleyip aşkın hakikatini vicdanlara nakşetme, tevazu içinde sevdasını âşketme derdindedir.
Bir tarafta şiir sanatının sınırları içinde gezinirken Türkçenin bütün imkânlarını kullanarak duygularını dile getirmek, diğer taraftan da ma’şeri vicdanın sesi olarak varlıklarını devam ettirmektedirler.
Kelimelerin bu değerli şairlerimizin maharetleriyle zenginliğini fark ediyor,  bizi şiiri okumaya, anlamaya sevkediyor.
Hangi konu olursa olsun, bir şekilde onların mısralarıyla duygu ve düşüncelerimizi daha rahat ifade imkanı buluyoruz.
Ölüm, mevsimler, kahramanlık, hasret, aşkın her türlüsü, hasret, vuslat ve daha nice duygularımıza tercüman olduklarını müşahede ediyoruz.
Ayrıca zevkle dinlediğimiz pek çok şarkı ve türkünün güftelerine sahip olmaları sebebiyle de bir bakıma eğleniyor, hüznümüzü paylaşıyor veya hasretimizi hicranımızı onlarla seslendiriyoruz.
Biraz şiir sevgisi olup Kaldırımları, Süleymaniyede Bayram Sabahı’nı, Bülbül’ü, Han Duvarları’nı şiirlerini okumamış, Âşık Veysel’in sazı eşliğinde şiirlerini terennüm ederken dinlememiş kimse olabilir mi?
Pek çok şair adayına örnek teşkil eden bu değerli şairlerimizi unutulmaz kılan kanaatimce hayatın içinden, hayatın gerçeklerini yansıtmış olmalarından kaynaklanmaktadır. 
Onlarda benim gördüğüm sadelik, samimiyet ve bilhassa içinde bulundukları acı, sevinç, varlık, yokluk mücadelelerini, her birinin kemdi ruhunda hissederek kaleme almış olmalarından kaynaklanmaktadır. 
Ufukları geniş, gönülleri zengin, dağarcıkları dolu, duyarak, görerek gönüllerinde yoğurdukları şiirler elbette hep sevilecek okunacaktır.