HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PKK'nın silah bırakmasıyla ilgili bir soruya "Bizim çağrımıza kalmış olsa sabah kalkar akşama kadar çağrı yaparım. Ama benim çağrım çözüm değil ki..." diye konuşmuş. Haksız sayılmaz çünkü, HDP kendi başına karar alabilen bağımsız bir karar merkezi değil, Kandil'in ve küresel güçlerin baskısı altında.
Yabancı devletlerin istihbarat örgütleri  Kürtler üzerinden Türkiye ile örtülü bir savaş yürütüyor ama Kürtler acaba bunun ne kadar farkında!!!
ABD, Rusya, İsrail ve AB ülkelerinin menfaatlerine bağlı olarak desteklediği örgüt, İran, Suriye, Irak gibi bölge devletlerinin ve Yunanistan gibi bir çok  ülkenin düşmanımın düşmanı dostumdur hesabıyla dahil olduğu bir oyun sürüp gidiyor.
Bölücü teröristlerin ve onların destekçilerinin fırsat buldukça Türkiye’ye dayatmalarında dile getirilenler bize yeterince ışık tutuyor. Kısaca hatıralayacak olursak;
- Bebek katili teröristbaşı Öcalan’ın serbest bırakılması,
- Eyalet sistemine geçilmesi,
- Anadilde eğitim,
- TMK’nın kaldırılması
- Andımızın kaldırılması,
- Yeni bir anayasa yapımı
- Türk Milleti, “Ne Mutlu Türküm Diyene”, gibi sözlerin kullanılmaması, “Akil Adamlar” raporuna bile geçmişti. Bu uğurda Milli Bayramların kutlamasına engel olunmuş, okullardan ATATÜRK köşeleri kaldırılmıştı. Hatta bayrağımız bile, “tahrik unsuru” olduğu gerekçesiyle polis tarafından kaldırılmıştı. Geçen yıl yüzlerce okul ve Atatürk büstü tahrip edilmiş, şantiyeler ve iş makinaları yakılmıştı. Bölgede görev yapmakta olan bazı askerler ve köy korucuları infaz edilmiş, şehirler savaş meydanına döndürülmüştü.
Şimdi de baraj ve karakol inşaatlarının durdurulmasını, bebek katiline özgür yaşam ve çalışma koşulları sağlanmasını şart koşmaktalar. Sözde “şehit cenazesi gelmeyecek” aldatmacası ile halkı uyuttukları çözüm sürecine rağmen askeri karakollara ve sivil minübüslere bile saldırılar yapmakta, masum insanların öldürerek kan dökmekteler.
HDP Eş Genel Başkanı, “benim çağrım çözüm değil ki...” diyerek çözüm için teröristbaşını adres gösterirken, Terör örgütünün dağdaki bir yöneticisi “Apo yoksa ateşkes de yok” demektedir.
1974 yılında, Marksizm-Leninizm ideolojisi üzerine kurulan PKK'nın başlangıçtaki amacı; Kürtlerin de yaşadığı, Türkiye'nin doğu ve güneydoğusu, Irak'ın kuzeyi, Suriye'nin kuzeydoğusu ve İran'ın kuzeybatısındaki bölgede, bağımsız sosyalist bir Kürt devleti kurmaktı.
1984 senesiyle PKK yeni bir yapıya bürünerek kendisine Mao'nun Halk devrimi yöntemini seçmiş ve Suriye'nin desteklemesiyle Güneydoğu Anadolu'da gerilla metotlarını uygulamaya başlamıştır. Bir dönem Yunanistan ve Suriye İstihbarat servislerinin her türlü eğitim, öğrenim ve lojistik destek kolaylıklarından yararlanmışlardı. Eylemlerinin finansmanının büyük bir kısmının yurt dışından sağlandığı herkesin bildiği bir gerçektir.
31 yıldır bunca dış destek ve silahla başaramadıklarını, bugün; Teröristbaşının “ÇÖZÜM İÇİN TÜRKİYE MODELİ”adlı yol haritasında belirttiği mantığa göre “GÜNEYDOĞU BİZİM, TÜRKİYE HEPİMİZİN”  şeklinde özetlenecek çözüm öngörmekteler...
TBMM’nin yeni dönem  açılışında İstiklal marşımızı (Milli Marşı) bile söylemediniz, size nasıl inanalım. Milleti millet yapan ortak değerlerimize karşı bu düşmanca davranışlar son bulmazsa huzuru, barışı ve kardeşliği nasıl inşa edeceğiz?
Verilen tavizlerin sonucu değiştirmeye yetmediği bunca tecrübeyle sabitken, bazılarımız anayasa değiştirmekten, Cumhuriyetin kuruluş değerlerinden, Ulus devlet ve Türk’lükten  vazgeçmekten, bahsediyor. Öte yandan Irak’la başlayan, Libya ve Yemen’de devam eden Suriye’de IŞİD vs. bahanesiyle güneyimizi kuşatan iç savaş fırtınasına karşı çok uyanık olmak zorundayız.
Biz her kesimden insanımızla, ATATÜRK’ün ilke ve inkılapları çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğuna, birlik ve bereberliğimizin bozmak isteyenlerin tuzağına düşmeyeceğimize inanıyoruz. Bu vesileyle Bayramınızı kutlar sağlık , huzur ve mutluluklar dilerim.