Kitap Dünyası

ELİF MUCUK’UN İLK KİTABI ÇIKTI: Derimi Soydum Ruhum Yırtıldı 

1982 Hatay doğumlu olan Elif MUCUK,  “Derimi Soydum Ruhum Yırtıldı” kitabını çıkardı. İlk kitabını çıkaran Mucuk,  okuyucularıyla buluştu. Evli ve bir çocuk annesi olan Elif MUCUK, pandemi döneminde çok zor bir süreçten geçerken kitap yazmaya karar vererek, Türkiye’nin kanayan yarası olan çocuk istismarını gündeme taşımak için bir roman kitabı yazdı. 

Daha çok şiir yazan yazar, kurgu romanla edebiyat dünyasına Panu Kitaptan çıkardığı “Derimi Soydum Ruhum Yırtıldı “ romanıyla  giriş yaptı.  Geçtiğimiz aylarda ilk imza günü ile kitap severlerle bir araya gelen Mucuk, ilk imza gününü Antalya Kepez Kitap Fuarında gerçekleştirdi. 

Derimi Soydum Ruhum Yırtıldı kitabının kısa özetini geçen Mucuk, imza gününde kitaba ilgi gösterenlere şu sözleri söyledi :

“Bir kadın, bir anne olarak çocuk istismarına değinmek benim için çok zordu. İtiraf etmeliyim ki romanı yazarken bazı satır aralarında acıdan, empati yapmaktan boğuldum. Maalesef ülkemizde önüne geçilmeyen çocuk istismarı günden güne artıyor. Fark ediyorsanız çocuklarımıza istismara bulunanların çoğu ise en yakınlarımızdan çıkıyor. Sosyal medyanın hayatımıza girmesi ile birlikte çocuk istismarını daha çok duyar olduk. İnsanlık adına büyük ayıbımız olan istismarların artık sessiz bir çığlık olmasına izin vermediğimiz, bu ayıpları duyurmaktan korkmayan,  ailelerin ve toplumun olması istismarcılar için büyük bir tehdit olmuştur. Benim bu kitabı yazmakta ki en büyük amacım çocuklarımızda ve ebeveynlerimizde farkındalık oluşturmak. Kimse başına böyle elzem kötü bir olayın gelmesini istemez tabii ama hayatın acı gerçeklerini ve üçüncü sayfa gazete haberlerini okuyunca bu farkındalığın çok daha yüksek olması için yazdığım romanla insanlık için bir adım atmak istedim. Acımasız ve ağır bir konuyu dile getirirken romanda okuyucuya, karakterleriyle aynı duyguları yaşatmayı amaçladım. Kitapta çocukluk travmaları ve zor süreçlerden geçen, sancılı çocukluk yaşayan insanların gelecekte hayatlarını ne yönde şekillendireceğini vurgulayarak aslında hiçbir şeyin çocuklukta kalmayacağını aksine istismara uğrayan çocukların önce kendileri sonra toplum için bilinmezliğe sürükleneceğine dikkat çekmek istedim. Psikolojik tahlillerinde yer aldığı roman dünyanızda farklı pencereler açmayı amaçlamıştır. ” 

Sen Cehennemlik Değilsin 

Yusuf Efe Göçer’in Sen Cehennemlik değilsin adlı kitabı Dolcevita Kitap’tan çıktı. Kitap tanıtım bülteninde şu ifadelerle aktarılıyor : “Ah be Yusuf Abi, sen olmasan ben nasıl yeniden başlardım? Bir haftadır intihar etmeyi planlıyordum, odamda oturup kara kara düşünürken masanın üzerinde duran kitabına ilişti gözüm. Yaralı gönüllere şifalı bir kaplıcasın. Ben seninle yeniden başlamadım, adeta yeniden doğdum.

-Okuyucu Yorumu

Yolun sonuna geldiğini sandığında aslında daha yeni başladığını görmek istemez misin? Sırf birileri sana hayatının bittiğini bazen dilleriyle, bazen gözleriyle anlattıklarında buna inanmayı mı tercih edeceksin yoksa buna karşı dimdik ayakta kalmayı mı seçeceksin?Hatalarının ardından kulağına “Sen artık cehennemliksin!” diye fısıldıyorlar mı?

Hayır,

Sen cehennemlik değilsin!

Tut elimi,

Yeniden başlıyoruz.

Yusuf Efe Göçer’in yeni kitabı “Sen Cehennemlik Değilsin” tüm kitapçılarda.

Yazar Yusuf Efe Göçer Kimdir?

16 Temmuz, Mersin doğumlu. Liseden, bilgisayar programcılığı bölümünden mezun oldu. Mahallede top oynayan bir çocukken bile sinema, televizyon, edebiyat merakı vardı. Bu tutkusunun peşinden gidip 2013 yılında sosyal medyaya ilk adımını attı. Sosyal medyadaki hesaplarıyla yüz binlerce takipçiye ulaştı. Paylaşımları, videoları milyonlarca izlenme sayısına ulaştı. 2017 yılında ilk kitabını yayınladı. Genç topluluklara konferanslar verdi. Birçok sosyal sorumluluk projesine katıldı. Mersin Üniversitesi ingilizce işletme bölümü mezunu. Okuyor, yazıyor, sürekli çalışıyor, durmak nedir bilmiyor.

Beni Kendimle Bırak 

Selin Sunal’ın Beni Kendimle Bırak adlı eseri Beyaz Fil Yayınlarından çıktı. Kitap tanıtım bülteninde şu cümlelerle aktarılıyor : “ Kırklı yaşlarının başında, kariyeri ve özel hayatını dengede tutmayı başarmış, geleceği parlak yönetici Beril'in başa çıkmakta zorlandığı bir sorunu vardır: Yıllardır peşini bırakmayan bir düş. Tarihe gömdüğü, adını anmayı bile yasak ettiği geçmişi ansızın karşısına çıktığında rüyaların altüst ettiği özel hayatıyla birlikte ilmek ilmek işlediği kariyeri de sarsıntıya uğrar. Bu karşılaşmayla birlikte Beril kendini yol ayrımında bulur. Ya kaçıp her şeyi bir kez daha geride bırakacak ya da cesaretini toplayıp yüzleşecek, hesap soracak ve huzura ulaşacaktır.

Beril, önce uzaklaşıp içine kapansa da, hayatından geçen her ânı yeniden hatırlayıp hüzne boğulsa da sonunda yüzleşmeyi, zor olanı yapmayı seçer. Ancak söz konusu hesaplaşma sırasında her şeyin göründüğü gibi olmadığını fark eder. Üstelik hayatını karartan düş, sıradan bir kâbus değil, benzer yollardan geçmiş talihsizlerin Beril'in hayatına yansımasıdır.

Rüyanın sırrını çözebilmek için duygularını bir kenara itip geçmişinin hayaletiyle yollara düşer. Artık sadece kendi hayatındaki boşlukları değil, başkalarının yarım kalmış hikâyelerini de tamamlayacaktır.” Bu başarılı kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.

Tuna Nehri Biliyordu

Osman Çelik’in Tuna Nehri Biliyordu , Odessa Yayınevi’nden çıktı. Kitap tanıtım bülteninde şu cümlelerle aktarılıyor : “ Düşlerimi kuşatan bir perde var. O perdeyi aralayıp ardındaki manzaraya bakmak gibi seni düşlemek. Bazen o perdenin varlığını unutuyorum. Güneşin sıcaklığının ve tertemiz havanın ruhuma dolduğunu hissediyorum. Sana kavuşmak için adım attığımda ise o perde tekrar ortaya çıkıyor. Adeta perdenin arkasındaki manzara cenneti keşfetmek gibi. The Beatles’ı ilk kez dinlediğim zamanı hatırlıyorum. Çok gençtim. O notaları duyduğum ilk an son derece huzurlu hissetmiştim. Senin gözlerinin içine bakana kadar dünyanın en güzel müziğini ilk kez dinlediğim andaki o görkemli huzuru başka hiçbir şeyde hissetmemiştim. Kadere inanmıyorum ama dünyada izleyeceğim yol gerçekten ayarlanmış. Bir yaz günü Balkanlardan geçmek zorundaymışım. Kalbimin büyük bir parçasını ve aklımın neredeyse tamamını Balkanlarda bırakıp Ege’ye geri dönmekmiş kaderim. Kadere inanmamak bir tercih ve özgür iradeye inanma isteği bu tercihi bertaraf edebiliyor. Düşlerimde seni yaşattığım sürece; bir gün gerçekten kendi hayallerimi öldürmüş olacağım. Hayatımın en kötü seçimi ama yapmak zorunda olduğum bir seçim uzaklaşmak. Sessizliğin içinde senin yüzünle yaşayabildiğim kadar yaşayacağım. Eskiden olduğum kişi olmayana dek.” 

Düş ve Gün

Osman Çelik’in Düş ve Gün adlı eseri Odessa Yayınevi’nden çıktı. Kitap tanıtım bülteninde şu ifadelerle aktarılıyor : “ İlkler güzeldir. İlk aşk, ilk öpücük, ilk iş, ilk heyecan.Zihnimi kuşatan evrende aklımdan geçenler ve yüreğimden dökülenler bazen bir kaçış noktası, bazen bir sevinç durağıydı. O noktalar ve duraklar sayesinde şimdi en güzel ilklerime bir yenisi dahil oluyor. İlk kitabım, ilk öyküm. Kalbinize dokunup hayatınıza bir şeyler katabilmesi umuduyla.”

Medya Dünyası 

Halil Demirkıran 

15 Mayıs 1990’da İstanbul Güngören’de doğdu. 14 yıldır oyunculuk ve modellik yapmaktadır. Aynı zaman da model ve podyum eğitmenidir. MEB şöhret tiyatro okulundan mezun. 2017 de bir güzellik yarışmasında 1.cilik aldı organizasyonla ilgili birtakım nedenlerden dolayı duyurulmadı. Oyunculuğa Avrupa Yakası dizisinde başladı sonra kavak yelleri sonrasında Küçük Ağa dizisinde Metin Karlı karakteriyle devam etti. Operasyon41 programında Kanal D de finale kadar gidip çok iyi bir performans sergileyip tekrar ön plana çıktı.  Son olarak Leyla ile Mecnunda Ogeday karakteriyle 3.sezonda yer aldı. Bu yıl bir sinema filmi projesinde yer alacak Halil Demirkıran yeni sezonda bir diziye de başlayacaktır. Tekrar operasyon programında kampa giderek haftanın 3 günü fox tv ekranlarında da olacaktır. Halil Demirkıran 2022 Model Of Models Yarışmasında da 2.olmuştur ve Türkiye’nin best catwalk’u ( En iyi podyum yürüyüşü ) seçilmiştir. Kasım Ayında Tobago’da Türkiye’yi temsil edecektir. Modellik ve oyunculuğa dair çok yönlü çalışmalarını sürdüren Halil Demirkıran bu alanlardaki yeteneği , çalışkanlığı , kendine özgü oyunculuğu gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi ve karizmasıyla dikkat çekmektedir. Halil Demirkıran tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.

Ayşe Gün 

Ayşe Gün 2 Ocak 1998 yılarında Sarıkamış/ Kars’ta doğdu. Asıl meslek aşkı küçük yaşlarda başladı. Sürekli babaannesinin fotoğraf makinasıyla uğraşıyordu . İşte hikayesinin başlangıcı da buradan başladı . İlköğretim ve liseyi Bursa’da tamamladı . Bu süreç içerisinde sürekli haber spikerleri ve muhabirleri dinlerdi . Özellikle Akşam haberleri oldu mu televizyonun önünde kalkmazdı. O yıllarda çok sevdiği ve mesleği iyice kendisine sevdiren Star tv spikeri Uğur Dündar oldu. Onun gibi başarılı bir spiker olmak istedi . Gazetecilik mesleğini okumaya karar verdi . 2015 yıllında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümü kazandı. 2016 yıllarında İletişim fakültesinde “ bütlü ve bütsüz” programını ekip arkadaşlarıyla birlikte sunuyordu. Bir yandan da Vizyon 58 muhabirlik alanında staj yaptı.2017- 2019 yılları arasında Sivas Radyo Televizyonda muhabirlik alanında staj yaptı. Bir yandan okurken bir yandan da mesleğimi uygulamalı olarak yapmaya başladı. Yaz aylarında ise Bursa da bulunan Olay tv’de staj yapma fırsatı oldu. Son senesinde ise “Sivas’ı Tanıyorum Üniversitemi Seviyorum “ yarışmasında 52 fakülte arasında 2. lik Elde etti. Mezun olduğu okulda ise 3.21 ortalama ile dört yıllık fakülteyi tamamladı. Bursa’ya döner dönmez iş başvurusunda bulundu . Bursa Tv, B gazete ve Bursa Uludağ Tv staj yapma fırsatı oldu. Herkesin bir hedefi vardır . Ayşe Gün’ünde hedefi spikerlikti. Bu alanda eğitimlere başladı. İlk önce Tayyare kültür merkezinde oyunculuk eğitimi aldı . Daha sonra Hakan Öztürk Medya Koçluğu merkezinden Spikerlik Eğitimi aldı . Bu süreçte Bursa ve İstanbul’a günü birlik gidip geldi . Bir buçuk ay boyunca eğitimi sürdü. Verdiği eğitimlerle spikerlik alanında büyük bir gelişim sağladı Ayşe Gün kendisini şu şekilde ifade ediyor :” Hayata ki felsefem şu söz . Eğer bir yerde başarısız olduğuna inanıyorsan yerini değiştir.” Bu sözle de bağlantılı Bursa’dan Kuşadası’na taşınmaya karar verdi . Kuşadası Yeni Haber ve Kuşadası Olay Gazetesinde muhabirlik ve spikerlik yapmaktadır . Burada büyük bir başarı elde ettiğine inanan Ayşe Gün’ün asıl hedefi büyük bir kanalda Ana haber spikeri olmak . Onun İçin son sürat çalışmalarını sürdürmektedir. Ayşe Gün hikayesinin daha  yeni başladığını ifade ediyor. Ayşe Gün bu mesleğe dair yeteneği , aldığı eğitimleri , çalışkanlığı , kendine özgü sunum tarzı gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi , ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkat çekmektedir. Tüm bu nitelikleriyle Ayşe Gün gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir

ERBİL KORU

1988 yılında Konya’da doğdu. Selçuk Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Fakültesi ve Eskişehir Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Erbil Koru, potansiyeli doğrultusunda oyunculuk alanındaki yeteneklerini geliştirmek için İstanbul’a gelerek Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde usta isimlerden eğitimler aldı. Vatani görevini tamamladıktan sonra Konya Şehir Tiyatrosu’nda profesyonel sahne hayatına adım attı. Amak-ı Hayal, Vuslat Dinle Neyden, Tek Gecelik Aşk, Deve Kuşu Kabare (Kolaj) vb. tiyatro oyunlarında seyirciyle buluştu. Pandemi sürecinde tiyatro sahnelerinin perdelerini kapatması sebebiyle Koru, oyunculuk faaliyetlerini televizyon sektöründe sürdürmeye devam etti. Profesyonel çalışma hayatı devam ederken kendisini oyunculuk alanında daha ileri seviyeye taşımak için Başkent İletişim Akademisi’nde diksiyon, beden dili, kamera önü oyunculuk eğitimi aldı. Yeteneğini aldığı eğitimler ve tecrübelerle pekiştiren Koru, birçok reklam ve dizide başarılı projelere imza attı. Tiyatro sahneleriyle de bağını koparmayan oyuncu, Murat Sarı’nın yönettiği El Yapımı Aşk isimli oyunda Yosi Mizrahi ve Çisil Oral’la birlikte seyirciyle buluşmaya devam etti. Erbil Koru, ekranlarda ve sahnelerde gelecek vaat eden bir oyuncu olarak kariyer yolculuğunu sürdürmektedir.