Benan Kepsutlu ile Arşivde Saklı Kalan İtiraflar Kitabı, Yazarlık ve Medya Üzerine  

Öncelikle Bize Kendinizden bahseder misiniz?

Yeditepe Üniversitesi Siyaset Bilimleri ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden mezun oldum. Yan dal olarak da aynı zamanda Radyo-televizyon ve sinema okudum. Yüksek Lisansımı Marmara Üniversitesi’nde Orta Doğu Ekonomi Politikası üzerine yaptım. Daha sonrasında Marmara Üniversitesinde Orta Doğu Araştırmaları Enstitüsü’nde Orta Doğu Siyasi Tarihi Uluslararası İlişkiler Bölümünde Doktora Programında  Özel öğrenci olarak bulundum. Mesleki hayatıma gazeteci olarak 2001 yılında TRT Ankara haber merkezinde başladım. Daha sonra TV8 haber kanalı olduğu dönemde orada staj yaptım. Sonra da Mehmet Ali Birand ile beraber Kanal D haber de profesyonel hayatıma haberci olarak başlamış oldum. Birand ile çalıştığım süre zarfında Londra da eğitim için BBC News’e kabul edildim ve BBC News’e gittim.2009 sonunda TRT Türk’ün ilk Erbil temsilcisi oldum ve Erbil temsilciliğini kurdum 2009’un sonuna doğru Haber Türk’ten teklif geldi Erbil’den döndüm haber spikeri olarak Habertürk’ e başladım. Hem haber spikerliği yapıyor hem özel haber dosyaları hazırlıyordum. Aynı zamanda 2009 Yılında Ajanda programına başladık . 2011 yılında AHaber’in kuruluş aşamasında yer aldım ve sabah kuşağını hazırlayıp sundum hafta içi yaklaşık 6 saatlik bir kuşaktı. Sonra kısa bir süre mesleğe ara verdim çünkü akademik anlamda daimi yüksek lisansımı tamamlamak için hem de ilk kitabımı hazırlamak içindi. Sonra tekrar Haber Türk’e döndüm. Hem haber spikeri olarak hem de Ajandayı tekrar ekrana taşıdık . Yaklaşık 1 yıl öncesinde de Haber Türk’ten ayrıldım ama bu arada görevlerim süresince uzunca bir süre Gazze’de kaldım 1 yıl Irak’ta kaldım Afganistan, Pakistan, Suriye, Mısır, Malezya, Kırgızistan, Yunanistan gibi 17’den fazla ülkede çalıştım pek çok devlet başkanı ile ve dünya lideri ile özel röportajlar yaptım. Mesut Barzani Celal Talabani, Mikhail Sahakaşvili , Esma Esat , Mahmud Ahmedinecat bunlardan sadece bir kaçıydı.

Şu anki son  çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

2016’dan beri Nato’nun Türkiye’deki tatbikatlarında tatbikatlar sırasında komuta kademesinde basın danışmanı olarak görev yapmaya başladım. 2018 yılı itibarı ile de CNK Global şirketinde Nato karargâhlarına danışmanlık yapmaya başladım şuanda bu yöndeki faaliyetlerim devam ediyor.  Bu sırada Bahçeşehir üniversitesinde hem Siyaset bilimi ve Uluslararası ilişkilerde hükümet ve liderlik programı altında hem de yeni medya bölümünde de 4 yıldan fazla dersler verdim. Bahçeşehir Üniversitesi ve Bausem’de eğitim programlarına katılıp ders vermeye devam ediyorum.  Yine  Başkent İletişimde Spikerlik ve sunuculuk dersleri veriyorum. 

Ajanda programı sizinle özdeşleşmiş durumda bu konu hakkında neler söylersiniz?

Evet Ajanda gerçekten benle özdeşleşen bir program oldu ajandanın içeriğinde verilen imkanlar doğrultusunda sahada yaptığımız haberleri ve haber dosyalarını stüdyoya taşımaya çalıştık günümüzde tartışma programları çok fazla bu açıdan biraz daha farklı bir formattı. Hem metin dili farklıydı hem de alt metin uygulaması yaptığımız bir formattı. Farklı bir bakış açısı ile ele almaya çalışıyorduk Ajanda’nın içerisinde farklı bölümler vardı. Dünya Ajandası, Türkiye’nin ajandası, Siyasilerin Ajandası, Magazin Ajandası, Dünya’da Türkiye, Türkiye’de Dünya gibi haftalık dosyalarla hazırladığımız reytingleri de son derece iyi olan bir programdı. Ajandayı farklı kılanda stüdyodaki tartışma programlarının dışına çıkıp sahada hazırladığımızı stüdyoya aktardığımız biraz daha farklı bir bakış açısı ile ele almaktı.

Şu Anda Odaklandığınız Yeni Bir Projeniz Var mı?

Tabi şu Anda odaklandığım iki tane konu var bunlardan bir tanesi yeni çıkan kitabım Nemesis Yayınlarından çıkan Arşivde Saklı Kalan İtiraflar bir yıl boyunca yaklaşık 9 ay boyunca emek verdiğim bir çalışma çünkü bununla birlikte biraz önce de belirttiğim gibi Türkiye’de yapılan Nato tatbikatlarının basın danışmanlığını da yaptığım için ve Nato karargahlarına danışmanlık yaptığım için şu anda buna yönelik faaliyetlerim devam ediyor.

Arşivde Saklı Kalan İtiraflar Kitabınızla ilgili biraz bilgi verir misiniz? Çıkma hikayesini bizimle paylaşır mısınız ?

Yaklaşık 1 yıl önce aslında Eylül 2018’de Nemesis Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Senem Kaleli’yi ziyaret etmeye gittiğimde Senem Hanım bana neden tekrar yazmıyorsun dedi çünkü ilk kitabımın yayın evi yönetmeniydi Senem Kaleli. ama o sırada çok yazmaya halimin olduğu bir dönem değildi yani kafamı toparlaya bildiğim bir süreç değildi ama ancak daha sonrasında Nemesis yayınlarının sahipleri sevgili Özgür Güvenç ve Ömer Yenice devreye girdiler ve cesaretlendirdiler teşvik ettiler onların verdiği teşvikle ve cesaretle beraber evet Benan dedim kağıda kaleme bürünmenin zamanı geldi pekiyi nasıl bir şey yapmamız gerekiyor diye düşündük aslında biraz bana bıraktılar çok fazla yazabileceğim şey olduğuna inandıkları için bende arşivimi açmaya karar verdim ve uzun süren çalışmalar ile birlikte birikimlerimi kitaplaştırdım. Bu anlamda hangi konuları yazacağımın bir kısmına beraber karar verdik. Şu ana kadar yayınlamadığım ve yayınlayamadığım detayların olması gerekiyordu. Benim açımdan yer ve isim konusunda zamanlama konusunda hata yapmamak içinde ilgili bölümlerle alakalı 640 saatlik arşivimi teker teker saniye saniye tekrar izledim ve bu şekli ile kafamda kurgulayarak yazdım.

Kitabınız içerisinde neler var? Okuyuculara neler anlatıyorsunuz?

Kitabın içerisinde 13 farklı gerçekte yaşanan olay var ve bu olaylarında günümüzü de etkileyen baş aktörleri var. O baş aktörlerin itirafları ile beraber benimde onların anlattığı süreçte yaşadıklarımı şu ana kadar haberler içerisinde de yayınlamadığım ya da yayınlayamadığım bölümleri aktarmaya çalıştım. Bu hikayeler hangileri bunlardan bir tanesi Saddam Hüseyin İdam edildiğinde ben Gazze’deydim ve beni de Amerikalı zannetmişlerdi orda yaşananlar ve bu  hikayenin içerisindeki önemli faktörlerin başından Filistinli binbaşı Enis geliyor. Enis’in hikayesi Mısırla Filistin arasındaki refah sınır kapısının da  tek sorumlusuydu. Aynı zamanda benim o bölgedeki mihmandarımdır. Ona ilişkin bir hikaye var terör elebaşı Abdullah Öcalan tutuklanana kadar ona refakat eden yunan istihbarat subayı Savvas Kalenderidis 2006’da benimle yaptığı röportajın tamamı var bu arada çok çarpıcı detaylar ve başlıklar var örgütün yapılanması ve Abdullah Öcalan’a ilişkin ve bir diğer hikayede 2007’yılında teslim olan bir Pkklı bir muhbirle röportaj yapmıştım ve bugünü de ilgilendiren terör örgütünün yapılanmasını yurt dışı stratejisini de ilgilendiren çok önemli başlıklar vermişti ve o röportajdan sonra öldürüldü. Hem onun hikayesi hem o röportajın tamamı var. Bir başka hikaye Türkmen kızı ile ilgili daha doğrusu bir aşk hikayesi bu arada bazı kişilerin gerçek isimlerini kullandım bazılarınınkini kullanamadım bu kullanamadıklarımdan biri. Gaye ve şahinin aşk hikayesi, Gaye 90’lı yıllarda Kuzey Irak’ta annesi Kızılay’a yardım ettiği için kaçırılıyor öldürülüyor ve öksüz kalıyor. Yıllar sonra hayata tutunmasını Şahin sağlıyor. Şahin kim? Şahin’de Türkmen Irak Türkmenlerinden ve 4 temmuz 2003 tarihinde kafasına çuval geçirilenlerden birisi ve onların kapılan kapılar ardında ki bu aşk hikâyesinin detayları var kitapta. 2007 ile sonrasındaki süreçte yani 2007 harekâtında yaşananları da aktarmaya çalıştım. Bir diğeri Celal Talabani’nin ve Mesud Barzani’nin gelemez dendiği  ve giremez dendiği bir dönemde haftalar öncesinde hangi diyaloglarla Celal Talabani’nin bizzat Süleymaniye’deki evinde Türkiye’ye geleceğini öğrendim buna ilişkin bir hikaye var. Ve barış gelini Pippa Bacca beyaz gelinliği ile dünyayı dolaşıp barış mesajları vermek istiyordu ancak Türkiye’ye geldiğinde tecavüz edilerek öldürüldü bizler o dönemde Türkiye olarak çok yanında bulunduk Bacca ailesinin ancak sonrasında süreçte hukuksal anlamda biraz farklı işledi süreç ve Pippa’nın annesinin Elana’nın ağzından onun hikayesini okuyacaksınız. Birde İtalya demişken bir porno yıldızı ile röportaj yapmıştım İtalya’da Milly D’abbraccio bir kadın kendi vücudunu kullanarak daha doğrusu neden siyasete girerek kendi vücudunu kullanma yoluna başvurmak durumunda kalır onu okuyacaksınız çünkü Berlusconi’ye kafa tutmuştu Milly D’abbraccio ve Mehmet Ali Ağca’nın Papa Suikastından sonra kaçışını engelleyen bir rahibe vardı Luccia Duchi onu İtalya’da şehir şehir sokak sokak nasıl arayıp bulduğumuzu o rahibenin anlattıklarını okuyacaksınız. ve kitap baskıya girmeden yaklaşık 1 ay öncesinde Mehmet Ali  Ağca ile de karşı karşıya gelme fırsatım oldum ona ilişkin detaylarıda aktardım. Türkmen Cephesi Başkanı sayın Erşat Salihi’nin hikayesini de okuyacaksınız Türkmen davasında neden kızını ve eşini öldürmek ister bir lider buna ilişkin çarpıcı detaylar var. Biz bu günlerde Suriye’yi konuşurken bu arada tabi Golan’da konuşup tartışılmış 1967 savaşlarında orda eşyaların torunları ile beraber Golan’a gidip Golan’ın eteklerine sinatra orayı dosyalaştırmıştık.  Golan’ın detaylarına ilişkin başka bir hikaye var ve Kırgızistan’ın önde gelen siyasilerinden birinin kızı Dinara’nın hikayesi küçük yaşında kaçırılarak evlendirildi Dinara aslında da Türkiye’de de benzer şeylerle karşılaşıyoruz eğitimli bir aile kızı olmasına rağmen bu süreci nasıl işleri onun hikayesi var.

Kitabın Kapağı Nasıl Ortaya Çıktı?

Kapakta benim fotoğrafımın olmasını Genel Yayın Yönetmenimiz Senem Kaleli istedi. Renginin siyah-beyaz olmasını da aslında o da onun fikriydi. Daha sonrasında kapağın fotoğrafları çekildi değerli arkadaşım Hakkı Sözen fotoğrafları çekti ismine de karar verdikten sonra benimde ufak dokunuşlarım oldu ve kapak bu halini aldı.

Yayın Dünyasını nasıl buluyorsunuz? Kitap dünyasına dair neler söylersiniz ?  

Evet ikinci kitabım ancak şunu söyleyeyim ben yazmaya odaklanıyorum yazdığım şeye odaklanıyorum yani işin arka tarafı ve o camiaya yani geniş bir bilgiye sahip değilim fakat çalıştığınız yayın evi kesinlikle çok önem taşıyor o yayın evinin size olan inancı ve ekip ruhu çok önem taşıyor yayın evi sizi desteklediği zaman siz daha şevkle çalışıyorsunuz ve sizde elinizden geleni yapıyorsunuz kitabın içeriği ile ilgili kitabın tanıtımı ile ilgili yani bu bir ekip işi yani bu bir yayın evi faktörü çok önemli. Çok iyi yayın evleri var keza benim yayın evimde çok daha iyi 6 tane yayın evi barındırıyor sahipleri kendi bünyelerinde ama yani bir yayın evi düşünün yüzlerce yazarı var ve yetişemiyorlar ilgilenemiyorlar ama Nemessis’de ben çok başka bir yaklaşımda karşılaştığıma ifade edebilirim bu anlamda yayın evi kesinlikle çok önemli.

Spikerlik ve sunuculuk kursları ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Tabi ki bu kursu almak son derece önemli diğer taraftan kişinin kendisini nasıl geliştirdiğini ve kişisel gelişimine de bakıyor yani ben kursu aldım tamam hemen çıktım spiker olabilirim gibi bir şey değil biraz zor kişinin bireysel olarak çabası ile bağlantılı.

Medya dünyasından bir isim olarak medya ile aranız nasıl? Sosyal Medyayı nasıl kullanıyorsunuz ?

Bir medyacı ve bir basın mensubu olarak tabiki aram iyi yani televizyonda izliyorum internette kullanıyorum gazetede okuyorum dergide okuyorum sosyal medya ile de aram iyi özelliklede sosyal medya da İnstagramı yoğun bir şekilde kullanıyorum keza facebook ve twitter’da kullanıyorum dolasıyla bir medyacı olarak iyi olmak zorundayım

Sizce iyi bir spiker iyi bir muhabir nasıl olmalı nelere dikkat etmeli? Sizin dönemizle bu dönem arasındaki fark nedir ?

Her ikisinin de tabi çalışma şartları farklı ve her ikisinin de zorlukları var spikerlikte bir kere son dakikalar bir spikerin fark yaratmasına yardımcı oluyor diye düşünüyorum o son dakikalarda ne kadar biz ona top çevirmek deriz ne kadar top çevirdiğiniz olayı anlattığınız aktardığınız önem taşıyor muhabirlik ise yani tabi şuandaki muhabirlik kavramı eskisine olduğundan biraz daha farklı neden eskiden bizlerin daha çok araştırma şansı vardı bir haberin peşine düşme izini sürme şansı vardı çünkü maddi imkanlar genişti kadrolar genişti o yüzden biz bir haberin muhabiri olarak peşine günlerce düşebildiğimiz zamanlar olabiliyordu şu anda ise televizyon muhabirliği için söylüyorum yani televizyon habercileri için söylüyorum bütçelerde kısıldığı için kadrolarda daraldığı için artık muhabir arkadaşlarım yayından yayına koşmak zorunda kalıyorlar ve canlı yayın yapmak muhabirlik olarak algılanmaya başlandı hayır muhabirlik doğru metinleri yazmak ile de son derece paraleldir. Olayın kurgusu anlatımı manşet çıkarma doğru kj yazma yani bu aslında muhabirin işidir editör sonradan devreye girer o yüzden şu anki şartlarla olması gereken bu durum arasında yani bize öğretilen ile arada büyük fark var.

Spikerlik ve muhabirlik zor ve stresli bir meslek olarak kabul ediliyor. Siz buna katılıyor musunuz?

Evet bence de öyle çünkü insanların kaçmaya çalıştığı yere çıkmaya çalıştığı yere siz girmeye çalışıyorsunuz özellikle muhabirlikte çünkü haber orda birde sıcağı takip ediyorsunuz o yüzden ne muhabirliği yaptığınız da önem taşıyor diyeceğim ama burada zaman stresi yaşıyorsunuz yayına yetişme yetiştirme hazırladığınız haberin yayına yetiştirme stresini yaşıyorsunuz. Spikerlik de ise yanlış yani canlı yayın ise insanız sonuçta herkesin hatta yapma payı fakat muhabirler içinde geçerli bu yaptığınız hatanın boyutu sizi mesleki anlamda başka bir yere götürebilir ve hatta mesleğinizin sona ermesine de neden olabilir. Sorumluluk yüksek hele ki spikerlik koskoca bir kurumun ekrandaki tek yüzüsünüz ve o kurumu temsil eden tek kişisiniz o anda o yüzden nerde ise hatta yapma şansınız yok hem muhabir olarak hem spiker olarak oraya donanımlı şekilde oturmanız gerekiyor.

Yeni medyanın ve dijital platformların geleneksel medyanın yerini alacağı konusu çok konuşuluyor sizce bu olabilir mi?

Zaman içerisinde geleneksel medyanın yerini alacağı aşikâr bugün televizyonlardaki yani ulusal kanallardaki dizilere ve filmlere alternatif netfilix, blu tv var.  Bugün maalesef ben üzülerek söylüyorum ama öğrencilerime gazete ve haberleri okuyor musun diye sorduğumda evet okuyorum nerden twitter’dan yani sosyal medya’da olunca ilgileri çektikleri şeylere tıklıyorlar o yüzden ama bunun önü kesilemez bir şey evet yeni medya geleneksel medyanın yerini almaya başladı.

İyi haber spikerleri muhabir kökenli mi olmalıdır bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

Genelde ekranda gördüğümüz arkadaşlar muhabir kökenli pek çoğu çünkü stüdyodayken sahada olan arkadaşlarınıza bağlandığımızda ya da bir görüntü üzerinden olay aktarmaya çalıştığınızda bir muhabir gözü ile yaklaşmaya çalışıyorsunuz ve sahada olan muhabirle empati kuruyorsunuz sorularınız o yönde soruyorsunuz o yüzden bence de evet önem taşıyor

İyi bir yazarı nasıl tarif edersiniz?

İyi yazarlığı nasıl tarif ederim şöyle evet bu ikinci kitabım evet iki kitap da bir birinden farklı türdeydi bir anlamda da haddimi bilmem lazım bilmek lazım pek çok kitabı olan çok usta yazarlar var  Burada okuyucu gözü ile yorumladığımda tabi her yazarın kalemi farklı her yazarın ayrı bir tarzı var o yüzden yazar şöyle olmalı yazar böyle olmalı gibi her bir yazarında bir alıcısı var öyle böyle

Boş zamanlarınızda neler yaparsınız ?

Boş zamanlarımda ailemle vakit geçiriyorum arkadaşlarımla vakit geçirmeye çalışıyorum sosyalleşiyorum hayatı yavaşlatmaya çalışıyorum aslında aynı anda uğraştığım farklı işlerimde var zaman zaman hiç boş zamanımın olmadığı dönemi de yaşıyorum bazen de kendime vakit ayırabildiğim zamanlar oluyor enderde olsa evde televizyon netfilix gibi kanalları izlemeye çalışıyorum, Kitap okuyorum spor yapıyorum bu arada haftada 3 gün düzenli olarak spor yapıyorum bu şekilde

Hayatımın kitabı diyebileceğiniz bir kitap ya da  hayatımın filmi diyebileceğiniz bir film var mı?

Evet homeland dizisini çok beğenirim keza öğrencilerime de ödev olarak verdiğim yapımlardan birisidir homeland

Kırmızı Türk hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Kırmızı Türk’e başarılar diliyorum röportajlarınızı ve haberleriniz okuyorum ve keyif alıyorum inşallah bu şekliyle yeni ve güzel projelere imza atmaya devam edesiniz.

Son olarak gelecekle ilgili planlarınız nelerdir?

Gelecek planlarım tekrar medyanın bir yerinde olacağım tekrar döneceğim dönmek istiyorum ama nerde ne şekilde olacağını kestiremiyorum şuanda doğru zaman doğru proje doğru iş doğru kanal buna dair tabi kafamda bazı projeler var ve tabi yeni bir kitap yazmaya başladım yani iki yeni kitap projesi daha var .

Röportaj : Cengizhan KAYA