İbrahim Güray AYTEKİN ÖZEL HABER ARAŞTIRMA 

Bektaşilik, şamanlıktan izler taşıması, ayrımcılık yapmaması, Anadolu halkının dilini kullanması, açık ilkelerden ziyade, her düşünce ve inançta olan insanların kendilerine göre anlamlar çıkarabileceği üstü kapalı inançlar geliştirmesi nedeniyle Anadolu'nun her yerinde hızla yayılmış bir inanç ve öğreti bütünüdür. Bektaşilik; bugün de Türkiye’de, Balkanlar’da, ABD’de dört kıtada tüm canlılığıyla yaşayan, Alevi Yolu’nun kopmaz bir parçası, bu öğretiye yeni ufuklar açan bir büyük koludur. Bir tarikat olarak da isimlendirilen Bektaşilik, sürekleriyle (farklı uygulamalarıyla, kollarıyla) birlikte bugün milyonlarca insanın inanç sistemi olmuştur.

Hacı Bektaş Menâkıbını anlatan Velayetnâme’ye göre Hacı Bektaş Horasan’dan gelmiş olup Babaî halifelerindendir. Bâtınî esaslara dayalı bir tarikat olan Bektaşîlikte Ahîlik ve Babaîliğin büyük etkisi vardır. Kuruluşu her ne kadar Hacı Bektaş Veli'ye dayandırılsa da, esas hareketleri daha sonraki dönemlere rastlar. Kendi varlığını âlemleri yaratan ve sonsuzluk nur kaynağı olan Tanrı’nın varlığı içinde eritebilen kâmil insan örneğinin en büyük temsilcilerinden birisi olarak ünü dört kıtaya yayılan Hünkâr Hacı Bektaş Veli; Mürşit olarak Hz. ... Ali'yi, pir olarak Hacı Bektaş Veli'yi tanıyan bu tarikat tamamen batınidir. Hacı Bektaş’ın vefâtı üzerine Balım Sultan halîfe olmuştur. 

Hacı Bektaş Veli, aldığı bir manevi işaret sonucunda bir çok ili gezerek, bugün Hacıbektaş ilçesi olan Suluca Karahöyük’e gelmiştir. Burada Makâlât, Şerh-ı Besmele, Şerh-ı Fatihai, Makalâtı Gaybiyye ve Kelimat-ı Ayniyye, Kitabü'l-Fevâid, Üssü'l-Hakîka ve Şathiyye gibi eserler vermiştir. Burada hayatını kaybeden Hacı Bektaş Veli, yine burada defnedilmiştir.

Nevşehir’de bulunan Hacı Bektaş Veli Türbesi sadece tarihsel bir yapı olarak değil, aynı zamanda etkisini günümüzde bile sürdüren Bektaşiliğin dünyaya yayılmaya başladığı merkez olması açısından da önem taşıyor. Türbe, dünyada da benimsenen bu inancın sembolleriyle şekillenmiş mimari tasarımıyla Unesco Dünya Mirasları Listesi’ne aday gösterilmiş.

Selçuklu Devleti’nin Moğol istilası sonucu siyasi hâkimiyetini yitirdiği dönemlerde halka birlik, beraberlik inancı aşılamıştır. Onun düşüncelerinden ve inançlarından doğan Bektaşilik tarikatının başına, on altıncı yüzyılda Balım Sultan geçmiş ve bugünkü şeklini almasına yardımcı olmuştur. Bektaşilik başlarda Yeniçeri Ocağı’ndan büyük yer edinmiş, ardından Osmanlı devletinin himayesine mahzar olmuştur. On yedinci yüzyıldan itibaren tarikatın ilerlemesi devam etmiş, Balkanlar, Tuna kıyısı ve Arnavutluk’ta da kendine birçok taraftar edinmiştir. 1826 yılında Yeniçeri Ocağı ile birlikte kapatılan Bektaşilik tarikatı, Sultan Abdülaziz zamanında eski haline getirilmeye çalışılsa da 1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılması kanunu ile faaliyeti tamamen sona ermiştir. Ama inancın etkileri günümüze kadar geleneksel olarak sürmüştür.

Anadolu’da Bektaşîliğin en koyu temsilcileri Alevîlerdir. En çok, Sivas, Tokat, Adana, İçel dolaylarında yaşayan nüfusun büyük bölümü tarafından sevilip, benimsenmektedir

Bektaşilikte ehli beyt sevgisi ve saygısı ön planda tutulmuştur. Bektaşilikte ‘ikrar’ ve ‘cem’ ismi verilen iki büyük dini ayin söz konusudur. İkrar ayini, Bektaşiliğe giriş merasimi olarak kabul edilir. Ayinler, kırk kapı kırk makam şeklinde ifade edilen tasavvufi anlayışa dayanır. Bu anlayış, Hacı Bektaş Veli’nin dört kapı on makam şeklinde ifade ettiği ve dini inancını belirtmek için kullandığı formülden gelir. 

Buna göre şeriat, tarikat, marifet ve hakikat şeklinde dört kapı vardır. Her kapının da on adet makamı vardır;

Şeriat Makamları: 1. İman, 2. İslâm, 3. İlim, 4. İhsan, 5. Evlenmek, 6. Helalinden yemek ve giyinmek, 7. Ehl-i sünnet ve'l-cemaatten olmak, 8. Şefkat ve merhamet, 9. Helal kazanmak ve faizi haram bilmek, 10. İyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak.

Tarikat Makamları: 1. Tövbe etmek, 2. Şeyhe (bir mürşide) bağlanmak, 3. Başı tıraş etmek ve tarikat elbisesi giymek, 4. Korku ile ümit arasında olmak, 5. Hizmet, 6. Nefse hakim olmak, 7. Allah'tan başkasını terk etmek, 8. Hırka, makas, seccade, icazet, ibret ve hidayet, 9. Cemaat sahibi, nasihat sahibi, bütün yaratılmışlara sevgi sahibi olmak, 10. Aşk, şevk ve kanaat.

Marifet Makamları: 1. Edep, 2. Allah korkusu, 3. Nefis terbiyesi, 4. İkrar ve tasdik, 5. Haya / utanmak, 6. Cömertlik, 7. İlim, 8. Sükunet ve miskinlik, 9. Gönül adamı olmak, 10. Kendini bilmek.

Hakikat Makamları: 1. Toprak gibi alçak gönüllü olmak, 2. Bütün yaratılmışlara aynı gözle bakmak, 3. Allah'ın kendisine verdiği gibi başkalarına ikramda bulunmak, 4. Ölmeden önce nefsini yok etmek, 5. Hiçbir yaratığa zarar vermemek, 6. Konuştuğu zaman sadece hakkı / doğruyu söylemek, 7. İyi ve olgun insanların yoluna girmek, 8. Kerametlerini gizlemek, 9. Sabırlı olmak ve Allah'a dua etmek, 10. İlm-i ledünniyi öğrenmek.

Bektaşiliğe göre insan ancak bu kapıları ve kapılardaki on makamı geçerek Hakka ulaşabilir.

Bektaşîlik diğer tarikatlar gibi İran etkisinde değildir. Edebiyatı ve kültürüyle Türklere mahsus bir tarikattır.

Bektaşîlik iki ana kola ayrılır: Çelebiler kolu ve Babagân kolu. Her ikisinde de iki çeşit âyîn vardır. Âyin-i Cem ve âyini ikrâr.

Bektaşîliğe göre tevhîdin üç mertebesi vardır:

İlki telkîndir. Burada sâlik şeriat kapısından tarikata girmiş olur.

İkincisi libâstır. Burada sâlik mârifet libâslarını giymiş olur.

Sonuncusu ise ahâdiyyet mertebesidir. Burası fenâ-fi’l-hâdiyet’tir. Sâlik için tarikata girmenin çeşitli merasimleri vardır.

Bektaşîlik, yeniçerilerin resmî tarikatı olduktan sonra Türk kültüründe köklü bir yer edinmiş ve zamanla bozularak özelliklerini yitirmiştir. Hatta sonunda Bektaşî kelimesi “kayıtsız, pervasız, rind, laübâlî meşrep” mânâlarına gelmiştir. 

Bektaşîlik 5 kademede gerçekleşir:
1. Muhib: Kefâletle tarikata yeni giren kişi.
2. Derviş: Muhiblerin ikrâr vermesi.
3. Halifelik: Liyâkati görülen baba veya dede diye de bilinen sarık kullanma yetkisine sahip olanlar.
4. Mücerretlik: Hacı Bektaş’ın yaptığı gibi hiç evlenmeyen liyakatli dede veya babalar bu mertebeye getirilir. Bunların sağ kulakları delinir, küpe takılır, kendilerini tarikata adamışlardır.
5. Halîfelik: Tarîkatin en üst derecesi olup, çırağ, tuğ, alem ve sofra sahibi olurlar. Âyin-i cemlerde 40 kurban kesilerek başlarına siyah sarık sararlar, icâzetli kabûl edilirler ve muhib yetiştirirlerdi.

Bektaşîlik, Alevîlikte olduğu gibi 12 imama saygı gösterir. Bazılarına göre şeriat hükümleri zâhir ehline göre olup, namaz kılmaz ve oruç tutmazlar.

Cem ayini de genellikle perşembeyi cumaya bağlayan gecelerde yapılan, kul hakkı yememişlerin katıldığı, saz eşliğinde deyişlerin okunduğu bir ritüeldir. Bektaşilerin şeyhi ve manevi lideri sayılan zata ‘dede’ denir. ‘Dede’den sonra ikinci sırada ‘baba’ vardır. Babalık makamı, tekke başkanlığıdır. Babalar arasında ‘dede’yi temsil eden halifeler seçilir. Her zaviyede ‘canlar’ diye anılan dervişler  vardır. Tarikat adaylarına ‘talip’, tarikata henüz girmeyenlere ise ‘âşık’ denir.

Özellikle yeniçeri şâirleri Bektaşîlikten fazlaca söz ederler. Osmanlı Sultanları ile halk tarafından da sevildi ve hürmet gördü. Osmanlı Ordusunda yeniçeriler Bektaşîlik kurallarına göre yetiştirilirdi. Bu nedenle Yeniçerilere tarihte Hacı Bektâş Velî çocukları da denirdi. Ocağın banisi Hacı Bektâş Velî olarak kabul edilirdi. Seferlere giderken yanlarında daimâ Bektaşî dede ve babaları eşlik ederlerdi. Bugün Balkanların her köşesine Bektaşîliği yeniçeriler taşımıştır. Hacı Bektâş Velî'nin sohbetlerini takip ederek onun tarikâtına bağlananlara ise "Bektaşî" adı verildi.

Çoğalıp meygedenin kallâşı
Oldu hep halk-ı cihan Bektaşi (Yenişehirli Avnî)

Nerm olur kalbin senin zâhid eger bek taş ise
Secde-gah et âsitân-ı ravza-i Bektâşımı (Aşkî)

1948 tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile örtüşen insan, evren ve Tanrı sevgisine ve hoşgörüye dayalı öğretileri bugün yalnızca Anadolu’da değil Balkanlar ve Orta Doğu’da da varlığını sürdüren Bektaşilik tarikatının temellerini oluşturmaktadır. Bektaşiler tarafından bu tarikatın öğretilerinin ortaya çıktığı ve tüm Dünyaya yayıldığı merkez olarak kabul gören Hacı Bektaşi Veli Türbesi, uluslararası önem taşıyan bu inanç sistemiyle doğrudan ilgili olması ve bu inanç sisteminin ritüel ve sembollerinin türbe mimarisi ve iç tasarımında kullanılması nedeniyle Dünya Miras Listesi’ne aday olarak gösterilmiştir.

Türbedeki özellikle dikkatleri üzerine çekmekte olan, Feyzi Baba Çeşmesi olarak da anılan Üçler Çeşmesi vardır. Bu anıtsal çeşmeyi 1902 yılında Sadrazam Halil Paşa’nın zevcesi Fatma Nuriye Hanım yaptırmış. Renkli taşlarıyla göze çarpan çeşmenin üzerinde ise Arapça kitabeyle birlikte bir de altıgen yıldız şeklindeki Mühr-ü Süleyman motifi bulunmakta.  Mühr-ü Süleyman motifi Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kılıçlarda, sancaklarda, mezar taşlarında ve cami duvarlarında kullanılmakta olup, gücü ve bereketi simgelemektedir

"Hiç bir milleti ve insanı ayıplamayınız!" diyen Hacı Bektaşi Veli; Anadolu’nun sosyal, siyasal, ekonomik, etnik ve dinsel yapısını dikkate alarak, sevgi ve hoşgörü kültürünün temellerini atmıştır. Uygarlıklar beşiği Anadolu’nun zengin kültür mozaiğini bozmadan; parçalamadan; farklılıklarıyla; sevgi ve hoşgörü temelinde bir araya getirerek ve tasavvufla yoğurarak, Bektaşiliğin oluşumuna öncülük etmiştir. Farklı dillerden, farklı kökenlerden ve kültürlerden gelen insanları bir bilen; ceylanla arslanı dost olarak kucaklayan bu anlayıştır. Bu anlayışın, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinde ifade edilen düşüncelerin temeli olduğu; günümüz insanının, hala bu anlayışa ulaşma çabası içinde olduğu bir gerçektir. 

Bektâşîlik, Hümanist esaslı bir öğretidir. Öğretinin odağında "insan" vardır. Amacı, İnsan-ı kâmil olarak tanımlanan olgun, yetkin insana ulaşmaktır. Bu ise belirli bir eğitim sürecini gerekli kılar. Hacı Bektaş-ı Velî’nin Türk dünyasının felsefesine çok büyük katkıları olmuş olup hâlen yaygın olarak kullanılan birçok özlü sözü bulunmaktadır. Öncelik yol kurallarındadır. Onlar "Hatır kalsın, yol kalmasın" diyerek bunu açıklarlar.

Hacı Bektaşi veli ve Bektaşilik tüm Türk dünyasında Anadolu erenlerinin Allah sevgisi anlayışını tüm dünyaya taşımıştır. Yurtta ve Dünya’da bir çok yerleşkede dergahlar kurulmuş insanlar tarafından rağbet görmüştür adına posta pulları okullar parklar cami ve üniversiteler yapılmış bir çok cadde ve bulvara adı verilmiştir anıtları ve heykelleri dikilmiştir. Hacı Bektaşi Veli Unutulmaz Türk Büyüklerimizden biri olarak Şanlı tarihimizin ser levhaları içindeki hak ettiği yeri almıştır.